Avrupa Birliği liderlerinin, gelecek haftaki zirvede Türkiye'yle yakınlaşmaya yeşil ışık yakabileceği iddia edildi.
Avrupa Birliği (AB) liderleri, gelecek hafta yapılacak zirvede Türkiye’yle temkinli olarak yakınlaşmaya yeşil ışık yakmaya hazırlanıyor.
T24’ün gördüğü AB Konseyi zirvesi taslak sonuç bildirgesine göre AB liderleri, Türkiye ile Brüksel hattında ilişkilerin “aşamalı, orantılı ve geri çevrilebilir şekilde Avrupa Konseyi’nin daha önce aldığı kararlar çerçevesinde ilerletilmesini” talep edecek.
Taslak metinde yer alan “geri çevrilebilir şekilde” ifadesi, AB’nin süreç sırasında Türkiye’nin attığı bir adımı “yanlış” bulmaları durumunda gümrük birliği modernizasyonu ve vize kolaylığı gibi konularda alınacak kararları iptal edebileceğine işaret ediyor. Benzer ifadeler, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonu tarafından hazırlandığı için “Borrell raporu” olarak da anılan AB-Türkiye ilişkilerine dair Komisyon raporunda da kullanılmıştı.
Taslak metnin 9. maddesinde Türkiye ile ilgili şu karar bulunuyor:
“Avrupa Konseyi; Yüksek Temsilci ve Komisyon’un AB-Türkiye siyasi, ekonomik ve ticari ilişkileri konusunda değerlendirmelerini göz önünde bulundurarak AB-Türkiye ilişkileri hakkında bir stratejik müzakere yaptı. Avrupa Konseyi, önceki Konsey kararları doğrultusunda ve gerektiğinde AB Konseyi’nin ilave yönlendirmesine tabi olarak aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir şekilde ortak bildirime ilişkin çalışmaların ilerletilmesini talep eder.”
Taslak metinde bunun yanı sıra Kıbrıs sorununa da özellikle vurgu yapıldı. Sonuç bildirgesi kabul edilirse AB, bir kez daha Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler’in belirlediği çerçevede ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun bir şekilde çözülmesini talep edecek. AB’nin sorun boyunca değişmeyen bu görüşü, Komisyon ve Borrell raporunda da vurgulanmış, AB-Türkiye ilişkilerinin ilerlemesi için aşılması gereken zorluklardan biri olarak tanımlanmıştı.
BM çerçevesi ve BMGK kararları, adanın federasyon şeklinde tekrar uluslararası toplum tarafından bir devlet olarak tek bayrak altında, hükümette orantılı temsiliyetle tekrar birleşmesini öngörüyor. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise mevcut şartlarda adada eşit ve uluslararası tanınırlığa sahip iki devlet olmasını savunuyor. 2004’te Annan Planı’nın Rum kesimi tarafından reddedilmesinin ardından AB üyesi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, AB içinde tüm adayı temsil ediyor ve Türkiye’yle ilgili konularda sıklıkla bunu bir koz olarak kullanıyor. 2017’de Crans Montana görüşmelerinin çökmesinden bu yana Kıbrıs barış sürecinde ciddi bir ilerleme kaydedilmedi.
AB liderleri taslak metinde Maria Angela Holguin Cuéllar’ın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Şahsi Kıbrıs Temsilcisi olarak atanmasından da memnuniyetlerini dile getirmeye hazırlanıyor. Cuéllar göreve geldikten sonra hem Türk, hem de Rum tarafıyla görüşmelere hemen başlamıştı.
Taslak metinde şu ifadeler de yer alıyor:
“AB, elindeki uygun tüm araçlarla BM liderliğindeki süreci desteklemek için aktif bir rol oynamaya hazırdır. AB, Kıbrıs çözüm sürecinin tekrar başlatılmasına ve ilerleme kaydedilmesine kayda değer bir önem veriyor. Bu AB-Türkiye işbirliğine de önemli katkı sağlayabilir”.
Taslak metinde Türkiye’nin donmuş üyelik müzakereleri ile ilgili bir vurgu bulunmuyor, sadece ilişkilerin geliştirilmesine dair ifadeler yer alıyor.
AB’nin siyasi yönünü belirlemekle yükümlü olan ve üye ülkelerin başbakan/ devlet başkanlarından oluşan Avrupa Konseyi, 17-18 Nisan’da toplanacak.
Komisyon raporunda neler vardı?
AB-Türkiye ilişkilerine dair Komisyon raporu, AB-Türkiye ilişkilerinin “hem Ankara’nın hem de Brüksel’in çıkarına olacak adımlarla” güçlendirilmesini öneriyordu. AB, son yıllarda Türkiye ile ilişkilerin üyelik müzakerelerinin gölgesinden çıkararak, bağımsız olarak değerlendirilmesinin yollarını arıyordu.
Raporda öne çıkan maddelerden biri uzun yıllardır konuşulan ‘gümrük birliği modenizasyonu’ konusu oldu. Raporda, “Mevcut Gümrük Birliği’nin sınırları göz önüne alındığında, yalnızca etkili bir anlaşmazlık çözümü mekanizması ve güvenceler de eklenmek üzere kapsamlı modernizasyon, AB-Türkiye ekonomik ilişkisinin tüm potansiyelinden yararlanılmasına olanak tanıyacaktır” denildi.
Borrell, raporla ilgili basın toplantısında Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun gerçekleşmesi için Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki istikrarı sağlamaya ve Karadeniz’de Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmemesi için gerekli adımları atması ve Brüksel’le iletişimde kalması gerekeceğini ifade etti.
Komisyon raporunda üye devletlere belli Türk vatandaşlarının vize başvurularını kolaylaştırmak için atılabilecek adımları araştırma önerisi yapıldı. Bu grupta iş insanları, öğrenciler, aile fertleri Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları bulunması önerildi. Raporun ilgili kısmında, “Bu aynı zamanda, uzun geçerliliğe sahip çok girişli vizelerin verilmesine olanak sağlamak amacıyla Vize Kanununun esnekliklerinden tam olarak faydalanmayı da içermelidir” denildi.
Raporda vize serbestisinin ise Türkiye’nin gerekli bütün kıstasları karşılamasına bağlı olduğu tekrar vurgulandı. Türkiye’nin vize serbestisi için karşılaması gereken 6 kıstas arasında en çok öne çıkan Terörler Mücadele Kanunu’nun güncellenmesi konusunda taraflar arasındaki fikir ayrılığı.
Borrell ve Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Oliver Varhelyi, ayrıca ilişkilerin yakınlaşması için 2019’dan beri görüşmeyen Türkiye-AB Ortaklık Konseyi’nin tekrar toplanmasını ve üst düzey temasların artmasını önerdi.
İkili ayrıca Avrupa Yatırım Bankası’na Türkiye’de tüm sektörlerde yatırıma tekrar başlamalarını önerdiklerini ifade etti.
Basın toplantısında, “Göç konusunda 2016 Göç Mutabakatı’nın daha güçlü ve iki tarafın da faydasına olacak şekilde uygulanmasını öneriyoruz. Yunan adalarından tekrar alımlar başlamalı, sınır güvenliği artırılmalı” denildi.