Stockholm Sendromu’nun kaynağı Clark Olofsson hayatını kaybetti

1973’te İsveç’te yaşanan bir banka soygunu ve rehine krizinin merkezindeki suçlu Clark Olofsson hayatını kaybetti. Olay, psikoloji literatürüne “Stockholm Sendromu” olarak geçen nadir bir travma tepkisinin tanımlanmasına yol açmıştı.

  • ü
  • 28 Haziran 2025
  • ü
  • Dünya

Görüntüler: AFP

İsveç’in başkenti Stockholm’de 1973 yılında yaşanan rehine kriziyle dünya çapında tanınan ve “Stockholm Sendromu” kavramına ilham kaynağı olan Clark Olofsson, 78 yaşında hayatını kaybetti. BBC Türkçe’nin haberine göre ailesi, uzun süredir hastalıkla mücadele eden Olofsson’un yaşamını hastanede yitirdiğini açıkladı.

Olofsson, sabıkalı suçlu Jan-Erik Olsson’un rehine aldığı dört banka çalışanı arasına dâhil edilmesiyle bu olayın parçası haline gelmişti. Olsson, 23 Ağustos 1973’te Stockholm’deki Kreditbanken adlı bankaya silahlı bir şekilde girerek soygun girişiminde bulunmuş, üçü kadın dört kişiyi rehin almıştı. Olsson, taleplerinden biri olarak cezaevindeki eski hücre arkadaşı Clark Olofsson’un olay yerine getirilmesini istemiş, yetkililer bu talebi kabul etmişti.

REHİNELER SOYGUNCULARLA EMPATİ KURDU

Altı gün süren kuşatma boyunca rehineler, soyguncularla yakınlık kurmuş, dışarıdaki güvenlik güçlerine karşı ise endişe ve tepki geliştirmişti. Rehinelerden Kristin Enmark, dönemin Başbakanı Olof Palme ile telefonla görüşerek, soyguncuların kendilerine iyi davrandığını savunmuş ve onlara güven duyduklarını ifade etmişti. Enmark, “İnanması zor ama burada gerçekten iyi vakit geçirdik” sözleriyle dünya basınında geniş yer bulmuştu.

Polis kuşatması, binaya çatıdan girilerek yapılan göz yaşartıcı gazlı operasyonla sona erdi. Rehineler, operasyonun ardından soyguncuların aleyhine ifade vermeyi reddetti. Bu olağandışı durum, İsveçli kriminolog ve psikiyatrist Nils Bejerot tarafından “Stockholm Sendromu” olarak tanımlandı.

STOCKHOLM SENDROMU NEDİR?

“Stockholm Sendromu”, rehin alınan kişilerin kendilerini esir alan kişilere karşı zamanla sempati, bağlılık ya da empati gibi olumlu duygular geliştirmesiyle tanımlanıyor. Psikiyatrist Dr. Frank Ochberg’e göre bu durumun temelinde ölüm korkusu, tam bağımlılık hali ve hayatta kalmayı sağlayan küçük jestlere karşı duyulan ilkel minnettarlık yatıyor. Rehinelerin saldırganlarını bir tehdit olarak değil, yaşamlarını sürdürebilmenin anahtarı olarak görmesi sendromun en belirgin özelliği kabul ediliyor.

Stockholm Sendromu, 1970’ler sonrasında yüksek profilli pek çok rehine ve kaçırılma vakasında gündeme geldi. Özellikle ABD’li medya varisi Patty Hearst’ün kaçırıldıktan sonra örgüt üyeleriyle banka soygununa katılması, kavramın dünya çapında bilinmesini sağladı. Hearst’ün avukatları savunmalarını bu sendrom üzerine kurmuştu.

OLOFSSON’UN SUÇ KARİYERİ DEVAM ETTİ

Clark Olofsson, rehine krizinden sonra suç kariyerine devam etti ve yaşamının büyük kısmını cezaevlerinde geçirdi. Belçika’da bir uyuşturucu kaçakçılığı davasından yargılandı ve hapis cezası aldı. 2018 yılında serbest bırakılan Olofsson, o zamandan bu yana sessiz bir yaşam sürüyordu.

Bertil Ericsson, 1973 yılında Kreditbanken’deki rehine krizini haber yapan bir fotoğrafçıydı. 18 Ağustos 2023’te Stockholm’de çekilen bir fotoğraf.

Olofsson’un ölümünün ardından Stockholm Sendromu ve bu tür krizlerin psikolojik etkileri bir kez daha tartışma konusu haline geldi.

Psikologlar, sendromun medyada sıkça yer bulmasına karşın aslında nadir görüldüğünü ve her rehine olayında ortaya çıkmadığını vurguluyor.

Olofsson’un suç ortağı Jan-Erik Olsson ise olay sonrası başka bir suç işlemeyerek Tayland’da uzun yıllar yaşadı. İsveç’e döndükten sonra oto tamirciliği yaptı ve daha sonra emekli oldu.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com