Schengen 40 yaşında: Açık sınırlar hayalinin sonu mu?

Schengen Anlaşması 40. yılını kutlarken, beraberinde birçok soru işareti ve belirsizlik getiriyor. Üye ülkelerin neredeyse yarısı, iç sınırlarında geçici kontrolleri yeniden başlattı. Peki, bu durum Avrupa içinde açık sınırlar vizyonunun sonu anlamına mı geliyor?

  • ü
  • 24 Temmuz 2025
  • ü
  • Dünya

Almanya sınır geçişlerindeki kontrolleri artırdı.

Avrupa Birliği ülkeleri arasında serbest dolaşımı getiren Schengen Anlaşması 40. yılını kutlarken, beraberinde birçok soru işareti ve belirsizlik getiriyor. Üye ülkelerin neredeyse yarısı, iç sınırlarında geçici kontrolleri yeniden başlattı. Peki, bu durum Avrupa içinde açık sınırlar vizyonunun sonu anlamına mı geliyor?

Euronews, Schengen anlaşmasında 40 yılda gelinen noktayı araştırdı.

Schengen konusunda yaşanan mevcut ikilemlerin iyi bir örneği, Almanya’nın Görlitz ve Polonya’nın Zgorzelec şehirlerinin yalnızca Lusatian Neisse Nehri ile ayrıldığı sınır hattında görülüyor.

2023 yılında Almanya, yasadışı göçle mücadele gerekçesiyle bu sınır dahil tüm Polonya sınırında geçici kontroller başlattı. Buna karşılık, Polonya da 7 Temmuz 2025 itibarıyla geçici kontroller uygulamaya başladı. Her iki taraftaki yerel halk ise bu uygulamaların sonuçlarını yaşıyor: uzun trafik kuyrukları gibi.

Bu sınır kasabasında Alman tarafında yaşayan ve çalışan, ancak Polonya tarafında doğmuş olan 37 yaşındaki veri analisti Jakub Wolinski, sınır ötesi sık geçiş yapan biri olarak yeni gerçekliğin tam ortasında yer alıyor.

Wolinski, “Burada sınırı yasa dışı şekilde geçen insan hareketinde bir artış yok. Bu, nehrin karşısındaki komşulara duyulan gereksiz bir güvensizlik ifadesi,” diyor.

Almanya’da yaşayan Polonya vatandaşı Jakub Woliński, Alman yetkililere dava açtı

Özellikle hafta sonları ve tatil günlerinde Almanya’nın kontrolleri, Polonya tarafında sokakları felç ediyor. Kontrol noktasına yakın bir dondurmacının İtalyan sahibi bile durumdan memnun değil.

“Şehir tamamen tıkanıyor. Arabayla gelmek imkânsız hale geliyor, bu yüzden yakında yaşamayan müşteriler uğramıyor,” diyor Antonio Scaramozzino.

Polonya tarafındaki sakinler, Avrupa Komisyonu’na sunulmak üzere bir protesto dilekçesi için imza topluyor. Jakub ise daha ileri giderek Alman hükümetine dava açtı.

Jakub, “Alman makamlarının kararlarının, sınır bölgelerinde hareket özgürlüğümü kısıtladığına inanıyorum. Alman hükümeti yetkilileriyle konuşabilseydim, onlara tüm bu maliyetlerin gerçekten faydayla orantılı olup olmadığını sorardım” diyor.

Bu soruyu Alman Federal Polisine yönelttik. Etkileri en aza indirmek için çaba gösterdiklerini söylüyorlar. Ancak yasal bir görevleri olduğunu ve bu uygulamanın etkili sonuçlar verdiğini belirtiyorlar.

Alman Federal Polis Sözcüsü Michael Engler, “Bu yıl mayıs ayında birimimizde 175 kişinin ikamet hakkını ihlal ettiğini rapor ettik. Ayrıca 141 kişiyi başka suçlar nedeniyle bildirdik” diyor.

Ancak bu istatistiklere rağmen Jakub, açtığı davanın Schengen üyeleri ve AB kurumları için bir uyarı niteliğinde olduğunu düşünüyor. “Eğer biz yurttaşlar meseleye sahip çıkmaz, hükümetlerimize bunun uğruna mücadele edilmesi gereken önemli bir konu olduğunu göstermezsek, Schengen bölgesinin çökeceğinden korkuyorum,” diyor.

AÇIK SINIRLAR HAYALİNİN SONU GELDİ Mİ?

Devletler, gerçekten de sıkı koşullar altında geçici kontrolleri yeniden uygulamaya koyabiliyor. Ancak Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde AB program koordinatörü olan ve AB göç politikaları uzmanı Jolanta Szymanska’ya göre asıl hukuki ve sembolik mesele bu kararın alınması değil, gerekçesi ve süresi.

Szymanska, “Tüm kontroller belirli bir zaman aralığına bağlı olmalı. Zaten adı da ‘geçici uygulama.’ Bu, kalıcı bir durum haline gelmemeli. Ama bazı ülkelerde on yılı bulan sınır kontrolleri görüyoruz” diye özetliyor.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER