Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri İran.
Orta Doğu’daki çatışma bir haftadır tırmanıyor. İsrail doğrudan İran’a saldırdı. Küresel sonuçları olan yeni bir savaş korkusu büyüyor. Ancak benzin istasyonlarındaki durum sakinliğini koruyor. Avrupa piyasalarında benzin ve dizel fiyatları pompada sadece birkaç sent arttı. Fiyatlardaki bu stabilite son kullanıcıyı memnun etse de, pekçokları şaşkın. Her savaşta fırlayan petrol fiyatları bu sefer, taraflardan birisi dünyanın önde gelen petrol üreticilerinden İran olmasına rağmen neden artmıyor?
İsrail’in saldırısının hemen ardından uluslararası petrol borsalarında ham petrol fiyatı yüzde 13 yükselse de bu artış kıs sürdü. Ardından tekrar savaştan önceki seviyelere geriledi. Bu artış sürecinde dahi başta Avrupa olmak üzere tüketici fiyatları sabit kaldı. Ham petrol fiyatlarındaki değişiklik göz önüne alındığında, pompalarda biraz daha fazla aktivite beklentisi vardı. Uzmanlara göre bunun temel nedeni, İran’ın artık Batı için önemli bir petrol tedarikçisi olmaması. Uzun yıllardan beri devam eden ambargolar nedeniyle Batılı ülkeler, İran’ı tedarik sepetlerinden çıkardılar.
Bu nedenle Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını izleyen petrol şokunun benzeri yaşanmadı. İran, Avrupa’nın tükettiği petrolün yalnızca küçük bir kısmını tedarik ediyor. Ayrıca, bu süreçte bazı OPEC ülkeleri de üretimlerini artırarak, piyasaya güvence verdi ve bu durum da Avrupa’da tüketici fiyatlarının sabit kalmasına yardım etti. Hatta uzmanlara göre İran üretici olarak ortadan kalksa bile, diğer OPEC ülkeleri ortaya çıkacak açığı kolaylıkla karşılayabilir. İran’ın sattığı ham petrolün ve doğalgazın yüzde 80’ini Çin alıyor. Diğe önemli alıcılar ise Malezya, Irak ve Türkiye.
Petrol fiyatları kısa vadede stabil görünse de, uzun vadede Avrupa piyasaları tarihin en pahalı benzinini kullanıyor. Şu günlerde mesela Almanya’da bir litre Süper benzinin ortalama fiyatı 1,70 Euro civarında. Bu birçok kişiye normal bir fiyat gibi görünüyor. Ancak bu izlenim yanıltıcı. Halihazırda Alman tüketiciler, tüm zamanların en pahalı dördüncü yılına doğru gidiyor. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, Ukrayna’daki savaştan önce, fiyat genellikle 1,20 Euro civarındaydı. Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra, neredeyse 2,20 Euro’ya fırladı. Yani mevcut fiyat savaşa rağmen artmasa da, eskisinden önemli ölçüde daha pahalı.
Her ne kadar savaşın başlamasının üzerinden geçen bir haftaya rağmen fiyatlarda belirgin bir değişiklik olmasa da, dünyanın en önemli petrol geçiş güzergahı olan Hürmüz Boğazı’nın abluka altına alınmasıyla ilgili endişeler sürüyor. Basra Körfezi ile Umman Körfezi arasındaki bu boğaz, dünyanın en önemli petrol taşıma rotalarından birisi. Sadece İran değil, dünyanın en önemli petrol ve gaz üreticileri olan Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikler Irak da bu rota üzerinden ihracat ve sevkiyat yapıyor. Daha açık bir ifade ile küresel petrol ticaretinin yaklaşık beşte biri buradan geçiyor. İran bu rotayı kapatırsa, tedarik sorunları kaçınılmaz olur.
İsrail-İran krizi dünya piyasalarını etkiledi. (Fotoğraf: Behrouz MEHRI / AFP)
Ancak, böyle bir abluka İran için de riskler taşıyor. Bu sadece diğer ülkelerin petrol akışını bozmakla kalmayacak, aynı zamanda Tahran’ın kendisine de zarar verir. Zira İran her gün boğazdan yaklaşık bir buçuk milyon varil petrol taşıyor. Bu geliri neredeyse tek geliri petrole dayalı İran bütçesini finanse etmek için olmazsa olmaz. Ayrıca, bir abluka İran’ın bölge ülkeleri ile ilişkilerini de kopma noktasına getirir. Diplomatik açıdan böyle sıkıntılı bir zaman diliminde komşularla ilişkileri zorlayabilir. İran’ın henüz yeni yeni yakınlaşmaya başladı Suudi Arabistan ile temasları yeniden kopma noktasına gelebilir. Daha da önemlisi İran petrolünün en büyük alıcılarından olan Çin bu duruma büyük tepki gösterecektir. Pekin yönetiminin petrol ihtiyacının büyük bir kısmını Körfez bölgesinden tedarik etmesi, Çin’de sanayinin çarklarını durdurabilir. Çin de öfkeyle tepki verebilir ve İran bu ortaklıkları tehlikeye atmayı göze alamaz.
İran bir abluka kararı alsa bile uzun yıllardır Tahran yönetimi ile yıldızı barışmayan Suudi Arabistan, bu durumda üretimini artırıp vanaları açmayı planlıyor. Riyad dışındaki diğer petrol üreten ülkeler de kara yolları üzerinden teslimatlarını artırmak için şimdiden çalışmalara başlamış durumdalar. Bu, tüm kesintileri telafi etmese de, kötüleşmesini önleyecektir.