Mülteci kadınların entegrasyon süreçleri Londra’da tartışıldı

İngiltere'de, HRS ve King’s College London tarafından mülteci kadınların entegrasyon süreçleri ile ilgili bir panel düzenledi.

  • ü
  • 27 Şubat 2025
  • ü
  • Dünya

İngiltere’de faaliyet gösteren insan hakları vakfı Human Rihts Solidarity (HRS) ve ülkenin prestijli üniversitelerinden King’s College London, mülteci kadınların entegrasyon süreçleri ile ilgili bir panel düzenledi. Panelde, Gülen cemaati gönüllüsü kadınlar arasında yapılan ‘entegrasyon ölçme anketi’nin sonuçları da değerlendirildi. Anket sonuçlarına göre, Gülen cemaati gönüllüsü kadınların entegrasyon süreçlerinin, diğer mülteci topluluklara kıyasla ciddi farklılıklar gösterdiği ve daha pozitif olduğu öne sürüldü.

King’s College London’dan Dr. Aqeel Abdulla’nın yönettiği panelde, Oxford Ünivesitesi’nden Dr. Nuni Jorgensen, HRS’den Kerim Balcı ve Mülteci İstihdam Edilebilirlik Programı isimli vakıftan Monique Garforth 20’şer dakikalık sunumlar yaptı. HRS Kadın Hakları Komitesi üyelerinden Asiye Betül Akyüz ‘kadın entegrasyon anketi’nin özetini aktarırken, Sevgi Ünal panelin yapıldığı salonda eş zamanlı düzenlenen ‘göç ve mülteciler’ konulu karikatür sergisini tanıttı. Panel, üniversite ve yüksek lisans öğrencilerinin yanı sıra, Türk ve çeşitli mülteci topluluklarından gelen 100’den fazla dinleyici tarafından takip edildi.

TRAVMALARLA NASIL BAŞA ÇIKILABİLİR?

Panel başlarken kısa bir açıklama yapan moderator Dr. Aqeel Abdulla, kendisinin de Suriyeli bir mülteci (şu anda İngiliz vatandaşı) olduğunu hatırlatarak, ülkesinde 13 yıl süren iç savaşın yol açtığı travmalara atıfta bulundu. Daha ağır şartlara maruz kalan sığınmacılara nazaran şanslı olduğunu ifade eden Abdulla, “Bu yüzden kendimizi rahatsız edici senaryoların içine atarız; örneğin, kalp kırıklığı ve kayba tanık olmak ya da insanların acı dolu deneyimlerini dinlemek gibi. Bu durum bizde tetikleyicidir çünkü bu travmayı üretken ve faydalı bir şekilde hafifletmemiz gerekir. Bu, kendimize yüklediğimiz baskıdır ve aynı zamanda sığınma ve mülteci hakları için kampanya yürütmemizin sebebidir.” dedi.

MÜLTECİ POLİTİKALARI, CİNSİYET KALIPLARINDAN ARINTIRILMALI

Oxford Üniversitesi Göç Gözlemevi’nde çalışmalar yapan Dr. Nuni Jorgensen, mülteci politikalarının uzun yıllar erkekleri ‘norm’, kadınları ise ‘istisna’ olarak gördüğünü belirterek bu yaklaşımın kadınlar için büyük zorluklar oluşturduğunu vurgadı. Jorgensen’in açıklamalarına göre, kadınlar özellikle cinsiyete dayalı şiddet mağduru olduklarını kanıtlamakta güçlük çekerken, erkekler genellikle şüpheyle karşılanıyor, hatta ‘ekonomik göçmen’ olarak görüldükleri için iltica başvurularında red alabiliyorlar.

Birleşik Krallık’ta 2009’da yüzde 63 olan erkek sığınmacı oranı 2022’de yüzde 80’e yükseldi ve bu durum siyasi tartışmalara yol açtı; fakat veriler, erkek ve kadın sığınmacıların aynı oranda (yüzde 76) kabul edildiğini gösterdi. Jorgensen, “Mülteci politikaları cinsiyet temelli kalıplardan arındırılmalı, erkek ve kadınların farklı göç deneyimleri göz önünde tutularak yeniden ele alınmalı.” Ifadelerini kullandı.

‘ENTEGRASYONA DAHA AÇIK’

HRS bünyesinde mülteci hakları konusunda eğitimler veren Kerim Balcı, sunumunda Gülen cemaati gönüllüsü kadınların entegrasyon süreçleri ile başka toplulukların tecrübelerini karşılaştırdı. HRS’nin anket sonuçlarına göre, Gülen cemaati gönüllüsü kadınların diğer topluluklardan farklı, daha pozitif bir tablo ortaya koyduğunu ifade eden Balcı, çarpıcı örnekler verdi.

Ankete katılanların yuzde 91’inin evli olduğunu, ancak ‘hayatlarında istedikleri iyileştirmeler’ hakkındaki açık uçlu sorularda, hiç kimsenin aile içi şiddeti bir ‘endişe’ olarak bildirmediğini hatırlattı. Bunun, İngiltere’deki mülteci konseyleri tarafından yürütülen çalışmalardaki bulgularla çeliştiğini, zira diğer mülteci topluluklarda ‘aile içi şiddetin’ yaygın bir sorun olarak vurgulandığını belirtti.

EN BÜYÜK ZORLUK DİL ENGELİ VE EVSİZLİK

Uzun süredir, mültecilerin istihdamı konusuna odaklanan bir vakıfta çalışan Monique Garforth, kadınların karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin ‘dil yeterliliği’ olduğunu söyledi. Garforth, dil engeli sebebiyle ‘aile hekimine kayıt yaptırmak’ gibi rutin görevlerin bile bunaltıcı bir mücadele haline geldiğini anlattı.

Garforth, bir diğer kritik sorun olarak ‘evsizliği’ gösterdi ve konut yoksa, İngiltere’de hayata uyum sağlamanın neredeyse imkansız olduğunu belirtti: “Evsizler için eğitim, öğretim veya istihdamla ilgili endişeler ikincildir. Acil ihtiyaç bir yuvadır. Bu nedenle, programımızda zamanımızın önemli bir bölümünü mültecilerin evsizlikle başa çıkmalarına yardımcı olmaya ayırıyoruz.”

Birçok mülteci kadının yüksek eğitimli olmasına rağmen denklik engelleri veya sistemsel dışlanma gibi sebeplerle düşük ücretli işlerde sıkışıp kaldıklarını söyleyen Garforth, “Kadın mülteciler hem erkek mültecilerden hem de genel nüfustan önemli ölçüde daha yüksek işsizlik oranlarıyla karşı karşıyadır.” dedi. Garforth, çoğu mültecinin sosyal güvenlik yardımlarına güvenmek istemediğini, aksine çalışmak, hayatlarını kurmak ve çocuklarının başarılı olmasını hedeflediğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: “Hizmetlerimiz, onların topluma entegre olmalarına, eğitime erişmelerine ve istihdam fırsatları bulmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu çabalar gerçek bir etki oluşturur.”

KARİKATÜR SERGİSİ İLGİ GÖRDÜ

Panelin ardından, dinleyiciler HRS tarafından açılan İnsanlık Karikatürleri (Humanity Cartoons) sergisini gezdi. Sergide, ‘göç ve mültecilik’ konulu uluslararası karikatür yarışmasında dereceye giren eserler sergilendi. Karikatürleri dikkatle inceleyenler, sığınmacıların yaşadığı sıkıntıların çizgilerle çok iyi anlatıldığını ve mültecilerle ilgili bakışının etkilendiğini dile getirdi.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com