İsrail gizli servisi Mossad’ın başkanının, İsrail Başbakanı Netanyahu hakkında tutuklama kararı verilmesini isteyen Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin savcılarından Fatou Bensouda’yu tehdit ettiği ortayan çıktı. İsrail’de yayın yapan +972 dergisinin çok sayıda kaynağa doğrulattığı habere göre, Bensouda’ya ailesiyle ilgili baskılar da yapılmış.
İngiliz The Guardian gazetesi Mossad Başkanı Yossi Cohen’in, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) savcılarından Fatou Bensouda’ya Filistin soruşturmasını düşürmesi için baskı yapılmasına yönelik gizli bir plan yürüttüğünü yazdı. Plana göre Mossad’ın eski başkanı, bir dizi gizli görüşmede uluslararası ceza mahkemesi başsavcısını tehdit ederek savaş suçları soruşturmasından vazgeçmesi için baskı yaptığını ortaya çıktı. Guardian gazetesi haberini, İsrail’de yayın yapan +972 dergisinin yaptığı araştırmaya dayandırdı.
2016-2021 yılları arasında görev yapan Yossi Cohen’in UCM’nin o zamanki savcısı Gambiyalı Fatou Bensouda ile gizli temasları, işgal altındaki Filistin topraklarında işlendiği iddia edilen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili resmi bir soruşturma açma kararından önceki yıllarda gerçekleşti. 2021’de başlatılan bu soruşturma, geçen hafta Bensouda’nın halefi Karim Khan’ın İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hakkında, ülkenin Gazze savaşındaki tutumu nedeniyle tutuklama emri çıkarılmasını talep ettiğini açıklamasıyla doruğa ulaştı. Savcı Khan’ın, Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın yanı sıra üç Hamas lideri hakkında tutuklama emri çıkarılması için UCM’nin ön yargılama dairesine başvurma kararı, İsrail askeri ve siyasi kurumlarının uzun zamandır endişe ettiği bir gelişmeydi.
Yossi Cohen’in UCM’ye yönelik operasyona kişisel katılımı Mossad başkanı olduğu dönemde gerçekleşti. Üst düzey bir İsrailli yetkiliye göre Cohen’in baskı faaliyetleri, mahkemenin yüksek düzeyde yetkilendirilmiş olması ve soruşturmanın askeri personele karşı tehdit oluşturduğu gerekçesiyle meşrulaştırılmıştı. Bensouda’ya yönelik operasyon hakkında bilgi sahibi olan bir başka İsrailli kaynak ise verdiği bilgide Mossad’ın amacının savcıyı İsrail’in talepleriyle ilgili işbirliğine zorlamak olduğunu söyledi. Operasyon hakkında bilgi sahibi üçüncü bir kaynak ise Cohen’in Netanyahu’nun “gayri resmi elçisi” olarak hareket ettiğini söyledi.
O dönemde Netanyahu’nun en yakın müttefiklerinden biri olan ve İsrail’de kişisel olarak siyasi bir güç olarak ortaya çıkan Cohen, Mossad’ın uluslararası mahkemenin altını oymak için neredeyse on yıldır yürüttüğü kampanyaya bizzat liderlik etti. Dört farklı kaynak, Bensouda’nın UCM’nin üst düzey yetkililerinden oluşan küçük bir gruba Cohen’in kendisini etkilemeye yönelik girişimleri hakkında bilgi verdiğini doğruladı. Kaynaklar, Cohen’in davranışlarının giderek daha ısrarcı ve tehditkar bir hal almasından dolayı Bensouda’nın endişe duyduğunu da teyit etti.
Cohen’in korkutma amaçlı faaliyetleriyle ilgili haberin, İsrail’de yayın yapan +972 adlı dergi tarafından ortaya çıkarıldı. Dergiya konuşan ve Bensouda’nın konuyla ilgili olarak UCM’ye yaptığı resmi açıklamalardan haberdar olduklarını belirten kaynaklar, Gambiyalı hukukçunun, Cohen’in UCM’nin Filistin davasında cezai soruşturmaya devam etmemesi için çeşitli vesilelerle baskı yaptığını söylediler. UCM yetkilileriyle paylaşılan ifadelere göre Cohen, “Bize yardım etmelisin ve bırak biz seninle ilgilenelim. Kendinin ya da ailenin güvenliğini tehlikeye atacak işlere bulaşmak istemezsin.” ifadelerini kullanmış.
Cohen’in faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olan bir kişi, Cohen’in Bensouda’yı korkutmak ve etkilemek için sonuçta başarısız olduğunu ve sonrasında ona karşı “aşağılık taktikler” kullandığını söyledi. Konuyla ilgili doğrudan bilgi sahibi iki kaynağa göre Mossad ayrıca Bensouda’nın aile üyeleriyle de yakından ilgilendi ve kocasına ait gizli kayıtların dökümlerini elde etti. İsrailli yetkililer daha sonra bu kayıtları savcının itibarını sarsmak için kullanmaya çalıştılar.
Cohen’in operasyonuyla ilgili ifşaatlar, önümüzdeki günlerde İsrail’de yayınlanan +972 dergisi ve İbranice yayın yapan Local Call tarafından yayınlanacak. İki yayın organı uzun zamandır İsrail’in birçok istihbarat kurumunun on yıldan beri UCM’ye karşı nasıl “gizli bir savaş” yürüttüğünü ortaya koyan bir araştırma yürütüyordu. Guardian’ın ulaştığı İsrail başbakanlık ofisinden bir sözcü kon hakkındaki sorular karşısında, “Bize iletilen sorular, İsrail devletine zarar vermeyi amaçlayan birçok yanlış ve asılsız iddiayla doludur.” cevabını verdi. Hakkında tehdit suçlamaları bulunan Cohen yorum talebine cevap vermedi. Tehdit edilen Gambiyalı hukukçu Bensouda ise yorum yapmayı reddetti.
Mossad’ın Bensouda’yı etkileme çabalarında İsrail beklenmedik bir müttefikten destek aldı: Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin eski başkanı Joseph Kabila tehdit operasyonunda destekleyici bir rol oynadı.
Mossad’ın Bensouda’yı etkileme çabalarına ilişkin ifşaatlar, mevcut başsavcı Khan’ın geçtiğimiz günlerde UCM yetkililerini “engelleme, sindirme ya da uygunsuz şekilde etkileme girişimlerini” kovuşturmakta tereddüt etmeyeceği uyarısında bulunmasıyla ortaya çıktı. Hukuk uzmanları Mossad’ın Bensouda’yı tehdit etme ya da baskı altına alma çabalarının, mahkemeyi kuran anlaşma olan Roma statüsünün 70. maddesi uyarınca adaletin idaresine karşı işlenmiş suçlar anlamına geliyor. UCM sözcüsü, şimdiki savcı Khan’ın “faaliyetlerini haksız yere etkilemeye yönelik girişimler olarak görülebilecek çeşitli tehdit ve iletişim biçimlerine” maruz kaldığını söyledi.
Khan’ın geçen hafta Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarması, mahkemenin ABD ve Avrupa ile yakın müttefik olan bir ülkenin liderlerine karşı ilk kez harekete geçmesi anlamına geliyordu. Ancak UCM davası, Bensouda’nın Filistin’deki durumla ilgili bir ön inceleme başlatmaya karar verdiği 2015 yılına dayanıyor. Bensouda’nın girişimi, vatandaşlarının Filistin topraklarındaki operasyonlar nedeniyle yargılanabileceklerinden korkan İsrail’I endişelendirdi. Uzun zamandır UCM’ye karşı olduğunu açıkça ifade eden İsrail, bu girişimden sonra mahkemeye yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı, hatta bazı bakanlar hatta mahkemeyi ortadan kaldırmak için çalışmalara başladı.
Ön incelemenin başlamasından kısa bir süre sonra Bensouda ve incelemede görev alan diğer savcılar, İsrail istihbaratının çalışmalarıyla yakından ilgilendiğine dair uyarılar almaya başladılar. İddialara göre, İsrail mahkemenin savcılık ofisi olarak bilinen kovuşturma bölümü içine kaynaklar yetiştirdiğine dair şüpheler vardı. Konuyu yakından bilen bazı isimler bazı gelişmelerin Mossad’ın “imzasını bırakmamış” olmasına rağmen, bazı faaliyetlerin arkasında bu teşkilatın bulunduğunu gösterdiğini söyledi.
Netanyahu’nun sadık ve güçlü bir müttefiki olan Cohen, birkaç yıl başbakanın ulusal güvenlik danışmanı olarak çalıştıktan sonra 2016 yılında Mossad başkanlığına atanmıştı. İddialara göre Cohen’in Bensouda ile ilk etkileşimi 2017 yılında Münih’te düzenlenen güvenlik konferansında olmuş. Cohen kendisini savcıya tanıttığı bu görüşmeden sonra Bensouda’yı Manhattan’daki bir otelde tuhaf bir şekilde “pusuya düşürmüş”. Bensouda 2018 yılında resmi bir ziyaret için New York’taydı. O dönem Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı olan Kabila ile otelinde görüşüyordu. İkili, UCM’nin Kabila’nın ülkesinde işlendiği iddia edilen suçlarla ilgili devam eden soruşturması kapsamında daha önce de birkaç kez bir araya gelmişti. Ancak bu buluşmanın bir tuzak olduğu sonradan anlaşıldı. Bensouda’nın personelinden odadan çıkmaları istendikten sonra içeriye Cohen girdi. Bu sürpriz gelişme, Bensouda ve onunla birlikte seyahat eden bir grup UCM yetkilisini telaşlandırdı.
Kabila’nın Cohen’e neden yardım ettiği bilinmiyor. Ancak iki adam arasındaki güçlü bağlar Mossad başkanının 2019 yılı boyunca Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne üstüste yaptığı bir dizi gizli geziyi haberleştiren İsrailli yayın TheMarker tarafından 2022 yılında ortaya çıkarıldı. Buna göre Cohen, “İsrail’i ilgilendiren bir konuda’ Kabila’dan tavsiye istemişti. Netanyahu tarafından onaylanan geziler son derece olağandışıydı ve istihbarat camiasındaki üst düzey isimleri şaşırtmıştı. 2022’de Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde yapılan toplantıları haberleştiren İsrailli yayın kuruluşu Kan 11, Cohen’in gezilerinin “son derece tartışmalı bir planla” ilgili olduğunu söyledi. Bir kaynak görüşmeleri, “İsrail’in en hassas sırlarından biri” olarak tanımladı.
Guardian’a konuşan kaynaklar Kabila ve Bensouda ile New York’ta yapılan sürpriz görüşmenin ardından Cohen’in defalarca başsavcıyı aradığını ve onunla görüşmek istediğini hatırlattı. Bir görüşmede Bensouda Cohen’e telefon numarasını nasıl elde ettiğini sormuş, Cohen de ona şu cevabı vermiş: “Ne iş yaptığımı unuttun mu?” Kaynaklar, başlangıçta istihbarat şefinin savcıyla “ilişki kurmaya çalıştığını” ve onu etkilemek için “iyi polisi” oynadığını açıkladı. İlk hedefin Bensouda’yı İsrail’le işbirliği yapmaya ikna etmek olduğu anlaşılıyor.
Ancak zaman içinde Cohen’in temaslarının tonu değişti. Cohen, “”tehdit ve manipülasyon” da dahil olmak üzere bir dizi taktik kullanmaya başladı. Bu durum Bensouda’nın UCM’nin üst düzey yetkililerinden oluşan küçük bir grubu Cohen’in davranışları hakkında bilgilendirmesine yol açtı. Aralık 201’da Bensouda, Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki savaş suçları iddialarına yönelik tam bir cezai soruşturma başlatmak için gerekçeleri olduğunu açıkladı. Ancak, önce UCM’nin Filistin üzerinde gerçekten yargı yetkisine sahip olduğunu teyit edecek bir karar talep ederek, soruşturmayı başlatmaktan vazgeçti.
Kaynaklar, bu aşamada, Cohen’in Bensouda’yı soruşturma açmaması için ikna etme girişimlerini artırdığını söyledi. 2019’un sonları ile 2021’in başı arasında Cohen ile Bensouda arasında en az üç görüşme oldu. Bunların hepsi de Cohen tarafından talep edilince UCM yetkilileri giderek daha fazla endişelenmeye başladı. Son görüşmede Cohen, Bensouda’ya kendisinin ve ailesinin güvenliğine ilişkin sorular sordu. Bu sorular karşısında Bensouda tehdit edildiğini anladı. Cohen Bensouda’ya kocasıyla Londra’ya yaptıkları bir ziyaretin gizlice çekilmiş fotoğraflarını gösterdi. Bir başka olayda ise Cohen savcıya, soruşturma açılması kararının kariyerine zarar vereceğini öne sürdü. Birçok başka diplomatik kanal da, Bensouda ve UCM yetkililerini, Mossad’ın çifti izlediği konusunda bilgilendirdi. Buna göre Mossad, Bensouda’nın kocasını karalamak için uydurulmuş dosyalar hazırladı. Diplomatik kaynaklar yapılanları Bensouda’ya karşı başarısız bir “karalama kampanyasının” parçası olarak tanımladı. Kaynaklar, “Fatou’nun peşine düştüler ancak bunun savcının çalışmaları üzerinde hiçbir etkisi” dedi.
İsrail’in diplomatik çabaları arasında ABD’nin mahkeme üzerindeki etkisini kullanmak da vardı. Buna göre Donald Trump hükümetinden savcı üzerinde kamuoyu ve özel baskı kurması istendi. Böylece Trump yönetimi 2019 ve 2020 yılları arasında daha önce benzeri görülmemiş bir kararla başsavcıya vize kısıtlamaları ve yaptırımlar uyguladı. Bu hamle, Bensouda’nın Afganistan’da Taliban, Afgan ve ABD askeri personeli tarafından işlendiği iddia edilen savaş suçlarıyla ilgili ayrı bir soruşturma yürütmesine misilleme olarak görülse de, arka planda başka etkenler de vardı.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo açıkça yaptırım paketini Filistin davasıyla ilişkilendirdi. Pompeo, “UCM’nin İsrail’i sadece siyasi amaçlarla hedef tahtasına koyduğu çok açık” dedi. Aylar sonra da herhangi bir kanıt göstermeden Bensouda’yı “kişisel çıkarları için yolsuzluk yapmakla” suçladı. Başkan Joe Biden Beyaz Saray’a girdikten sonra ABD yaptırımları iptal edildi.
Şubat 2021’de UCM, işgal altındaki Filistin topraklarında yargı yetkisine sahip olduğunu teyit eden bir karar yayınladı. Ertesi ay Bensouda cezai soruşturmanın açıldığını duyurdu. O dönemde Bensouda, “Nihayetinde, temel kaygımız, tüm taraflarda derin acı ve umutsuzluğa neden olan uzun şiddet ve güvensizlik döngüsünden kaynaklanan hem Filistinli hem de İsrailli suçların mağdurları olmalıdır” demişti.
Bensouda UCM’deki dokuz yıllık görev süresini üç ay sonra tamamlayarak soruşturmayı yürütme görevini halefi Khan’a bıraktı. Ancak 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırıları ve ardından Gazze’ye yönelik savaşın ardından UCM’nin soruşturması yeniden aciliyet kazandı ve geçen hafta Netanyahu ve Hamas liderleri hakkında tutuklama emri talebiyle sonuçlandı. Bu, İsrail’in siyasi, askeri ve istihbarat kurumlarının korktuğu bir sonuçtu. Cohen’in operasyonu hakkında bilgi sahibi bir kaynak, “Mossad başkanının, Netahyahu’nun Bensouda’ya gayri resmi elçisi olarak seçilmesi, gözdağı vermek içindi ve başarısız oldu” dedi.