Gazeteci Bilici, ABD Kongresi'nde gerçekleşen oturumda, ABD'nin Türkiye’nin demokrasiye geri dönmesine yardımcı olabileceğine inandığını söyledi.
Gazeteci Abdülhamit Bilici, ABD Kongresi'ndeki oturumda konuştu.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kongresi’nin İnsan Hakları Komisyonu’nda gerçekleştirilen “Ulus ötesi baskılar ve ABD’nin cevabı” başlıklı oturumda, Türkiye’deki hak ihlalleri ile basın ve ifade hürriyetinin önündeki engeller konuşuldu. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni ve Tr724 yazarı Abdülhamit Bilici, Kongrede yaptığı konuşmada, “Demokrasinin gerilemesi küresel bir salgındır ve bu trajik bir durumdur. Ancak bir NATO ülkesi ulusal ve ulus ötesi baskının önde gelen aktörleri arasında yer alamaz.” dedi.
Gazeteci olarak hem ulusal hem de ulus ötesi baskıları bizzat yaşadığını söyleyen Bilici, “Erdoğan hükümeti darbe girişiminden beş ay önce Mart 2016’da gazeteme acımasızca baskın düzenledi ve darbe girişiminden sonra 200 eleştirel medya kuruluşuyla birlikte gazeteyi kapattı.” ifadelerini kullandı.
Bilici, Türk hükümetinin son 8 yılda 100’den fazla Türk vatandaşını zorla Türkiye’ye getirmek için diğer otoriter devletlerle daha fazla koordinasyon kurduğunu ve 40’tan fazla kişinin kaçırma, teslim etme ve zorla geri gönderme yoluyla hapse atıldığını söyledi.
Türkiye dışında yaşamak zorunda kalan gazetecilerin taciz ve saldırıya uğradıklarını da sözlerine ekleyen Abdülhamit Bilici, “En çok sürgün edilen Türk gazetecilerin fotoğrafları şu anda Türkiye İçişleri Bakanlığı’nın “Arananlar Teröristler Listesi”nde yer alıyor. İdeolojik olarak iki farklı gazetenin genel yayın yönetmeni olmamıza rağmen, ben ve Almanya’da sürgünde olan Can Dündar, şimdi aynı arananlar listesindeyiz. Erdoğan başımıza ödül vaat ediyor.” şeklinde konuştu.
Bilici, ABD’nin Küresel Magnitsky İnsan Hakları Sorumluluk Yasası’nı hatırlatarak, “Bazı tedbirlerin Türkiye’nin demokrasiye geri dönmesine yardımcı olabileceğine ve otoriter ülkeler kulübüne daha fazla kaymasını önleyebileceğine inanıyorum. Öyle olmalı, çünkü Çin, İran ya da Küba’dan değil, NATO üyesi Türkiye’den bahsediyoruz. Demokrasinin gerilemesi küresel bir salgındır ve bu trajik bir durumdur. Ancak bir NATO ülkesi ulusal ve ulus ötesi baskının önde gelen aktörleri arasında yer alamaz.” diyerek sözlerini tamamladı.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
