Suriye’de Beşar Esad rejiminin hapishanelerindeki işkence ve cinayetlerini gösteren 55 bin fotoğrafı sızdıran ‘Sezar’ mahlaslı askeri fotoğrafçı, ilk kez gerçek yüzü ve adıyla ortaya çıktı. Al Jazeera’da yayınlanan Lil-Kıssa Bakıyye (Hikâyenin Geri Kalanı) adlı programa konuk olan Şam’daki askeri polis teşkilatında adli delil kayıt bölümünün başında bulunan Ferid el Mezhan, Esad rejiminin hapishanelerinde yaşanan zulmü ve bu zulmü tüm dünyaya duyurma serüvenini anlattı.
Suriye ordusunda görev yapan ve iç savaş boyunca askeri hastanelere getirilen cesetleri kayıt altına almakla sorumlu “Sezar” kod adlı el Mezhan, Mayıs 2011 ve Ağustos 2013 tarihleri arasında işkence ve insanlık dışı yöntemlerle öldürüldüğü belirlenen, yaşları 20 ile 40 arasında değişen yaklaşık 11 bin kişiye ait 50 bin fotoğrafı Suriye’den kaçırıp, 2014’de yayınlamıştı.
AA’nın aktardığına göre; Fotoğraf arşivinden binlerce kayıp insanın akıbeti belirlenmişti. 2019 yılında Trump yönetimi Suriye rejimine karşı açıkladığı yaptırımlara Sezar Yasası adını vermişti.
Sezar lakaplı askeri polis Mezhan, verdiği röportajda “günlük olarak öldürülen 10 ila 15 kişinin fotoğrafını çektiğini daha sonra bu sayının giderek arttığını ve 50’yi aştığını” söyledi.
Delilleri ve verileri bir araya getirme ve Suriye’nin dışına sızdırma yolculuğunu anlatan Mezhan, devrimden önce görevinin, askerlerin karıştığı ölümcül kazaları fotoğraflamak olduğunu kaydetti.
“Rejim tarafından binlerce tutuklunun ailesine yönelik sistematik şantaj operasyonları yürütüldüğünü ancak hiçbir bilgi edinilemediğini” aktaran Mezhan, şöyle konuştu:
“İşkencelerle öldürülen insanları fotoğrafladım. Devrimin başından beri firar etme kararım vardı ama mümkün olduğunca çok fotoğraf ve kanıt toplayabilmek için erteledim. Ben güvenlik noktalarında aranma korkusuyla görüntü iletim araçlarını elbiselerimin, bir somun ekmeğin ve vücudumun içine saklıyordum. Şam’daki iş yerimle Tel şehrindeki ikametgâhım arasında gidip gelmemi sağlayan resmi bir askeri kimliğim ve sahte bir sivil kimliğim vardı. Şam’daki iş yerimden evime fotoğraf kaçırma süreci neredeyse her gün gerçekleştiriliyordu. Fotoğrafların kaçırılma süreci yaklaşık 3 yıl boyunca neredeyse her gün gerçekleşti.”
Yaşlıların, kadınların, gençlerin ve hatta çocukların öldürüldüğünü, tutukluların isimlerinin olmadığını, hapishanede rakamlarla çağırıldığını söyleyen Mezhan, “öldürüldükten sonra kişilere 3 numara verildiğini bunların ilkinin ceset rakamı, ikincisinin işlemi yapan güvenlik birimi rakamı, üçüncüsünün ise tıbbi kategori rakamı olduğunu kaydederek, “Rejime bağlı doktorlar, öldürülenlerin ölüm nedenini kalp ve solunum durması olarak yazıyordu.” dedi.
Yaşlılar ve gençlerin ahlaksız ve insanlık dışı olarak gece ve gündüz öldürüldüğünü ifade eden Mezhan, insanlık vahşeti yaşandığını ve insanların bedenleri üzerinde işkence izlerinin görüldüğünü söyleyerek, “Hangi yönetim kendi halkına böyle bir vahşeti nasıl reva görür?” dedi.
Akrabalarının ve komşularının öldürüldüğünü ve tutukluların öleceğini bildiğini söyleyen Mezhan, “Allah’ın ve insanlığın önünde sorumluydum ve sorumluluğumu yerine getirmiş olduğumu temenni ediyorum.” diye konuştu.
“Ürdün üzerinden Katar’a gittiğini ve orada bir hukuk bürosunun, Suriye rejiminin hesap vermesine hazırlık için gerekli dosyayı hazırladığını” anlatan Mezhan, Suriye’nin yeni hükümetinden savaş suçlularını yargılamak ve onlardan hesap sormak için ulusal mahkemelerde davalar açmasını ümit ettiğini dile getirdi.