Çin’in, dünyayı korkutan en güçlü silahı: Nadir toprak elementleri

Çin'in, akıllı telefonlardan askerî teknolojilere birçok alanda kritik öneme sahip nadir elementler üzerindeki hâkimiyeti Batı ekonomilerini sarsıyor. Pekin, Batı'nın stratejik sanayileri üzerinde büyük bir güce sahip.

  • ü
  • 21 Ekim 2025
  • ü
  • Dünya

Çin’in elektronik, otomotiv ve savunma sistemleri için vazgeçilmez olan nadir toprak elementleri üzerindeki hâkimiyeti, süregelen ticaret görüşmeleri sırasında ABD karşısında Pekin’e önemli bir koz sağlıyor.

Küresel üretimin yaklaşık yüzde 60’ını, rafinasyonun ise neredeyse yüzde 90’ını kontrol eden Pekin, nadir hammaddeler ve kalıcı mıknatısların ihracatına kısıtlamalar getirerek bu alandaki gücünü daha da pekiştiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Çin ürünlerine uyguladığı yüksek gümrük vergilerine karşı alınan bazı önlemler sonradan gevşetilmiş, böylece Washington ile müzakerelerin sürmesi sağlanmıştı. Ancak şimdi Çin, stratejik elementlere ilişkin geniş kapsamlı yeni ihracat kontrolleri açıkladı; işleme teknolojilerinin yurt dışına satışına yönelik kısıtlamaları genişletti ve özellikle savunma sanayisi ile yarı iletken sektörüne yönelik ihracatı sınırladı.

ABD EKONOMİSİ BU ALANDA ÇOK KIRILGAN

Bu adım, yerli rafinasyon kapasitesinden yoksun olan ABD’nin stratejik bir madenin temini konusunda ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Pekin’in bu adımı, Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in beklenen yüz yüze görüşmesinden sadece birkaç hafta önce geldi.

Berlin merkezli Çin araştırma kuruluşu Sinolytics’in yöneticilerinden Jost Wübbeke, DW’ye şu değerlendirmeyi yaptı:

“Dünya ekonomisi büyük ölçüde Çin’den gelen bu mıknatıslara bağımlı. Eğer ihracat durursa, bunun etkisi küresel ölçekte hissedilir.”

Daha önceki kısıtlamalardan kaynaklanan tedarik zinciri aksaklıkları ABD sanayisini zaten zor durumda bırakmıştı. ABD’li otomobil üreticisi Ford, mayıs ayında Chicago’daki SUV üretimini hammadde sıkıntısı nedeniyle azaltmak zorunda kaldığını açıkladı. Oto parça tedarikçileri Aptiv ve BorgWarner ise arz sıkıntılarına karşı nadir elementlere daha az gereksinimi olan veya hiç ihtiyaç duymayan motorlar geliştirdiklerini duyurdu. Ancak bu yeni teknolojiler henüz yaygın olarak kullanılmıyor.

ABD’Lİ ŞİRKETLERİN STOKLARI TÜKENMEK ÜZERE

Amerikan Ticaret Odası’nın Çin’de mayıs ayında yaptığı bir ankete göre, ABD’li şirketlerin yüzde 75’i stratejik element stoklarının birkaç ay içinde tükeneceğini öngörüyor. ABD’li üreticiler Washington yönetimine, ihracat kısıtlamalarının kaldırılması için müzakereleri hızlandırma çağrısı yaptı.

Haziran ayında Londra’da yürütülen görüşmeler sırasında Çin, ihracat lisanslarının onay süreçlerini hızlandırma sözü verdi ancak büyük bir birikmiş dosya hâlâ beklemede. Pekin’in son kısıtlamaları, bu alandaki sınırlı rahatlamayı tersine çevirme tehlikesi taşıyor.

Çin’in nadir hammaddeleri jeopolitik bir kaldıraç olarak kullanması yeni bir durum değil. Pekin, 2010 yılında Japonya ile yaşadığı bir sınır anlaşmazlığı sırasında iki ay boyunca ihracatı tamamen durdurmuştu. Bu adım fiyatların hızla artmasına ve tedarik risklerinin belirginleşmesine yol açmıştı.

New York merkezli danışmanlık firması Teneo’nun yöneticilerinden Gabriel Wildau, Çin’in ihracat lisans sisteminin Trump’ın tarifelerine geçici bir tepki değil, kalıcı bir politika olduğunu vurguluyor. “Arz kesintileri daimi bir tehdit unsuru olmaya devam edecek” diyen Teneo, Pekin’in Washington üzerindeki baskısını sürdürmeye niyetli olduğuna işaret ediyor.

AVRUPA SANAYİSİ DE ETKİLENİYOR

Stratejik elementlerdeki kıtlık, yalnızca ABD ekonomisini etkilemiyor. Avrupa Birliği, otomotiv parçaları, savaş uçakları ve tıbbî görüntüleme cihazları için gerekli nadir hammaddelerin yüzde 98’inde Çin’e bağımlı durumda.

Avrupa Otomotiv Tedarikçileri Birliği, haziran ayında yayımladığı bildiride, sektörün “Çin’in ihracat kısıtlamaları nedeniyle ciddi şekilde sarsıldığını” belirterek, “Avrupa genelinde üretim hatlarının durduğu, stokların azalmasıyla önümüzdeki haftalarda etkilerin daha da artacağı” uyarısında bulundu.

İtalyan Uluslararası Siyasi Araştırmalar Enstitüsü (ISPI) araştırmacısı Alberto Prina Cerai, DW’ye yaptığı değerlendirmede, Brüksel’in zaman kazanmak için acil önlemler alması gerektiği görüşünde:

“Ölçek açısından Çin’i yakalamamız mümkün değil. Madenlerden mıknatıs üretimine uzanan entegre bir tedarik zincirine sahipler ve bu modeli kopyalamak neredeyse imkânsız. Kısa vadede Çin’den tamamen kopmak da düşünülemez; ancak Avrupa, bu karşılıklı bağımlılığı tutarlı bir sanayi stratejisiyle yönetmeli.”

Avrupa Komisyonu, Kritik Hammaddeler Yasası kapsamında 2030 yılına kadar AB içinde yılda 7 bin ton mıknatıs üretmeyi hedefliyor. Bu amaçla birçok madencilik, rafinasyon ve geri dönüşüm projesi yürütülüyor. Bu yıl Estonya’da büyük bir nadir toprak elementleri işleme tesisi açıldı; güneybatı Fransa’daki bir diğer tesisin ise 2026’da devreye girmesi planlanıyor.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER