Oscar ödüllü filmi Parazit ile sinema dünyasında büyük yankı uyandıran Güney Koreli yönetmen Bong Joon-ho, Mickey 17 ile bilimkurgu türüne adım attı. Edward Ashton’ın Mickey 7 (İthaki Yayınları, Çev.: Burcu Denizci) adlı romanından uyarlanan film, felsefi derinliği ve sürükleyici anlatımıyla dikkat çeken bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Başrolde Robert Pattinson’ın yer adlığı film, sadece bilimkurgu türünün değil, sinema sanatının sınırlarını da zorlayan bir hikâye sunuyor. Filmde Pattinson’a Naomi Ackie ve Steven Yeun eşlik ediyor.
Ölümün sınırlarını zorlayan bir hikâye
Mickey 17, insanlığın yeni bir gezegeni kolonize etme çabasını anlatırken, tehlikeli görevler için özel olarak seçilen bir “Harcanabilir”in hikâyesine odaklanıyor. Mickey 17, ölümün kalıcı olmadığı bir dünyada yaşıyor; her öldüğünde, hafızasının büyük kısmını koruyarak yeni bir bedenle hayata geri dönüyor. Ancak beklenmedik bir olay yaşanıyor: Öldüğü sanılan Mickey 17, koloni üssüne geri döndüğünde yerine Mickey 18’in geçtiğini öğreniyor. Bu durum, sadece onun değil, tüm koloninin kaderini belirleyecek tehlikeli bir dizi olayın fitilini ateşliyor.
Gezegenin zorlu atmosfer koşulları, yiyecek sıkıntısı ve gizemli yerli yaşam formları, insan kolonisinin hayatta kalmasını her geçen gün daha da zorlaştırırken, Mickey 7 kendi varoluşunun anlamını sorgulamak zorunda kalıyor. Film, bilimin ve etik değerlerin iç içe geçtiği bu evrende izleyiciyi sürükleyici bir yolculuğa çıkarıyor.
Distopik ama modern bir bilimkurgu
Bong Joon-ho’nun anlatım dili ve detaylara verdiği önemi izleyici Parazit’ten biliyor. Yönetmenin bu yaklaşımı filmi klasik bilimkurgu yapımlarından biraz ayırıyor. Joon-ho, distopik bir dünyayı incelikle işlerken, karakter odaklı anlatımıyla izleyicinin duygusal bağ kurmasını sağlıyor. Alacakaranlık, Tenet ve The Batman (Yön.: Matt Reeves, 2022) filminden tanıdığımız İngiliz oyuncu Robert Pattinson ise yine kendini zorlayan bir performans sergiliyor. Bilimkurgu türünde yetkinliğini kanıtlayan oyuncu, bu kez çok daha felsefi bir karakterle karşımıza çıkıyor.
Mickey 17, sadece görsel efektleriyle değil, aynı zamanda içerdiği etik ve felsefi sorularla da izleyiciyi içine çekecek gibi. Bilimkurgu severler için hem düşündürücü hem de aksiyon dolu bir deneyim vaat eden film, bu yönüyle modern bilimkurgu sinemasına güçlü bir katkı sunmaya aday. Özellikle bilimkurgu meraklıları için haftanın es geçilmemesi gereken filmi Mickey 17.
Bu hafta Mickey 17 dahil altısı yabancı ikisi yerli olmak üzere toplam sekiz yeni film seyirciyle buluşuyor… İşte haftanın diğer filmleri:
Guillermo Carbonell’in yönettiği Bu Gece Uyku Yok’ta (You Shall Not Sleep Tonight) Milo Burgess Webb, Agustin Olcese, Bruno Giacobbe ve Dan Bronchinson gibi isimler rol alıyor. Milo, geceleri dolabın içine saklanan kötü bir ruhun tehdidi altındadır. Rüyalarında bu varlık tarafından korkutulan küçük çocuğun babası ona korkularıyla yüzleşmesi için yardımcı olur. Ancak küç ük Milo, bu hayaletlerin gerçek doğasını zamanla sorgulamaya başlar. Milo, babasının kaderi ve onu yok etmekle tehdit eden kötü gücün gerçeğiyle yüzleşmek zorundadır.
Çeşitli dünya festivallerinden ödüllerle dönen ve dünya prömiyerini İskoçya’nın Glasgow kentinde gerçekleştiren Kurtuluş Baştimar imzalı Çiğdem, taşradan satranç şampiyonluğuna uzanan azim ve başarı hikâyesi. Hilal Baştimar, Mustafa Türkan, Yusuf Akar ve Hasan Köse’nin oynadığı filmin konusu şöyle: Terk edilmiş bir köy okulu etrafında kenetlenen öğrenciler, okullarına öğretmen getirebilmek için dilekçeler yazıp seslerinin Ankara’dan duyulmasını beklerken, köye yolunu kaybeden bir belgesel yapımcısının gelmesi ile her şey değişir.
Tim Harper’in yönettiği Ozi: Doğanın Koruyucusu (Ozi: Voice of the Forest) adlı animasyonda, bir olay yüzünden ailesinden ayrı düşen ve ormanda yabani hayatı koruyan gönüllüler tarafından bakılan küçük Ozi’nin macerası anlatılıyor. Bir gün hediye gelen tablet sayesinde ailesinin yaşadığını fark eder ve onları bulmak için ormanda büyük bir maceraya atılır. Ozi’nin ailesine kavuşmak için çıktığı bu cesur ve eğlenceli maceraya dostları maymun ile gergedan da katılır.
Haftanın bir diğer animasyon filmi David Bisbano’nun yönettiği Dalya ve Kırmızı Kitap (Dalia y el Libro Rojo). Dalya’nın başından geçenler anlatılıyor. Dalya daha henüz küçük bir kızken, babası yazdığı romana ona bir övgü olsun diye yeni bir karakter ekler: Bir keçi. Yıllar sonra, babası kitabı yarım bırakarak vefat edince, Dalya kitabın ana karakterleri tarafından kaçırılır ve bir portal aracılığıyla onu kurgu dünyasına sokarlar. Karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmek için orada sahip olduğu tek gerçek arkadaşı sadık keçisidir.
Jesse V. Johnson imzalı Boudica (Boudica: Queen of War) adlıl filmde Olga Kurylenko, Tim Barber, Andy Beckwith ve Tom Bennett rol alıyor. Bir Kelt savaşçısı olarak eğitim almış Boudica kocası Prasutagus ile birlikte Kuzey Britanya’da yaşayan Iceni kabilesini yönetmektedir. Kocasının ölümü üzerine tahtta oturacak bir erkek varis kalmadığı için, Romalı’lar Boudica’nın tüm mal varlığına ve topraklarına el koyarlar. Boudica, çılgınlığın eşiğinde intikam almaya yemin eder. Etrafında toplanan İngiliz ve Kelt kabileleri ile güçlerini birleştirerek Roma İmparatorluğu’na karşı savaş açarlar.
Haftanın yabancı korku filmi kategorisinde Aggy Umbara’nın yönettiği Vina: Kötü Ruh (Vina: Sebelum 7 hari) var. Delia Husein, Yusuf Mahardika, Lydia Kandou gibi isimlerin kadrosunda yer aldığı filde; Cirebon’da bir motosiklet çetesinin vahşetinin kurbanı olan Vina, ölümünün bir kaza olarak etiketlenmesini kabul etmeyi reddetmektedir. Ruhu, olayın ardındaki gerçeği araştırmak ve ortaya çıkarmak için olaydan önceki yedi gün içinde araya girer.
Natiq Novruzov’un yönettiği Lanetli Kitap, bir kazıda buldukları kitabı alan Fatih ile Samet’in, kitabın lanetli olduğunu keşfetmeleriyle yaşanan olayları anlatıyor. Fatih, Azerbaycan’a gelmiş bir Türk ailesinin ferdidir. Tarihçi olan Fatih, arkeolog dostu Samet ile yaptıkları kazıda kâinatın sırlarını barındıran bir kitap bulur. Ancak Samet, kitabı çalıp sakladıktan sonra akıl sağlığını kaybetmeye başlar. Yıllar sonra Fatih, Samet’i bulmayı başarır, ancak Samet artık ne yaptığını bilmeden yaşayan biridir. Lânetli kitabı bulup ait olduğu yere koymak üzere yola çıkarlar. Filmde Şeyda Aydın, Elçin Memmedov ve Halil İbrahim Kalaycıoğlu oynuyor.