Maydonoz Döner’e yönelik operasyonu haberini verirken Karar Gazetesi’nin kullandığı üslûp, kendi yazarları tarafından eleştirildi. Antalya merkezli, 7 ülede iştirakleri olan 400 şubeli şirkete yapılan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın duyurduğu operasyonu, “Hükümet uyur FETÖ uyumaz” başlığı ile manşetinden yayımlayan Karar’ı kendi yazarları Elif Çakır ve Yıldıray Oğur, “Bu olmadı” ifadeleriyle eleştiri yağmuruna tuttu.
Karar gazetesinde, Maydonoz Döner’e yönelik operasyon “‘Maydonoz Döner’ operasyonu FETÖ’nün uyumadığını gösterdi. 2018’de kurulan, 400 şubeli firmanın 7 ayrı ülkedeki iştirakleri üzerinden örgüte para aktardığı belirlendi. Ali Yerlikaya’nın bakanlığa gelmesinin ardından başlatılan soruşturma, şirketin ‘tamamen kendi içinde dönen bir FETÖ çarkı’ olduğunu ortaya koydu” ifadeleriyle haberleştirildi.
Karar’ın YouTube kanalındaki “Bi’ Karar Ver” programında, Karar’ın haber dilini değerlendiren Elif Çakır ve Yıldıray Oğur, rahatsızlıklarını dile getirdi. Yazar Elif Çakır, “Kendimiz de eleştiriden münezzeh değiliz. Bizim dünkü gazetemizin manşeti maalesef gazetemize de bizlere de olmadı” dedi.
Son dönemdeki soruşturmaları, polis baskınlarını, gözaltıları ve kayyım uygulamalarını eleştiren Yıldıray Oğur da, “Türkiye’deki eğer haksızlık ve hukuksuzlukları birbirine ayırmaya başlarsak, bu hiç kimseye güven vermez. Mesela TÜSİAD’çıların gözaltına alınması, -gözaltı olmayan gözaltı diye düzeltelim yoksa biz de dezenformasyona girmeyelim- ya da İmamoğlu’na yönelik davalar. Kayyumlar, Beşiktaş Belediyesi’ne yönelik operasyon falan. Bunları mesela tabii ki eleştirmek gerekiyor. Bunları eleştirmek doğru. Hukuk devletinden yana olan insanların bunlara eleştirel bakması gerekiyor. Fakat sadece Türkiye’de bunlar olmuyor. KHK meselesi, ‘FETÖ’ davaları. Bütün yargı İmamoğlu’yla ilgili kararlarda ya da TÜSİAD’la ilgili kararlarda ya da Halk TV yazarları ile ilgili kararlarda çok kötü olan yargı ‘FETÖ’ davalarında çok iyi olmuyor.”
Gazeteci ve yazar Yıldıray Oğur sözlerini şöyle sürdürdü:
“HDP diye Halkların Demokratik Kongresi diye binlerce insanı böyle hep çoğunu tanıdığımız insanlar terör listelerine konuyor. Onlarla ilgili terör örgütü üyeliğinden, PKK’dan hiç bir alâkası olmuyor. Hani bir kere bir Zoom toplantısına bile katılmış olmaktan insanlar bir takım iddianameleri konuluyorlar. Bunlar zaten şüpheli insanlar. Bunlar zaten böyle solcular. İşte zaten bunlar hep Kürtlere yakınlar. O yüzden yapmışlardır. Mesela o böyle bizi hoplatmıyorsa… İşte bunlar zaten ‘FETÖ’cü. Bunlar zaten ne varsa bunlara her şey müstehaktır. ‘Yapmışlardır bir şeyler’ diyorsak. O zaman bu güven vermiyor. Genel olarak Türkiye’deki muhalefetin zaten sorunu bu. Yani o tamam muhalefet baskı altında iktidar çok kaba saba yöntemlerle muhalefeti baskı yapıyor. Fakat sadece seçmece yaparsan o zaman sen bir hukuk devleti vaat etmiyorsun şimdi. Maydanoz Döner denen şeyde ne var? MASAK raporuna dayalı bir şey mi bu? Diyorlar ki, bu döner franchisinglerle büyümüş bir zincir bu. Baya yurt dışlarında da şey olmuş. İşte bunların sahipleri KHK’lı. İşte ‘FETÖ’ davalarında yargılanmışlar. İşte çalışanlarda da şu kadarı ‘FETÖ’ davalarında yargılanmış, şu kadarı KHK’lı.”
Gülen cemaatine yönelik davalardan 1,5-2 milyon insanın soruşturma geçirdiği hatırlatılan YouTube yayınında Oğur, KHK’lıların Türkiye’de yaşamaya devam ettiğini, hayatlarını idame ettirmek için çalışmalarının zorunlu olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de yaşamaya devam ediyor bu insanlar. Yani bir kişi KHK’lı oldu diye ‘FETÖ’ davasında yargılandı, bırakıldı. Ya da cezasını çekti, çıktı. Bu insanlar kamuda çalışamıyorlar. Bu insanlar ‘FETÖ’ damgasını yemişler, KHK’lı damgasını yemişler, eski mahkûm damgasını yemişler. Herhangi bir özel sektörde de çalışamıyorlar. Meselâ, diyelim ki sen başka bir döner, ne bileyim, ‘Karar Döner’ diye bir şey kurdun. Bir tane KHK’lı birisi de geldi, döner, eski bir hâkim. Ama diyor ki ben eski hâkimim ama iş bulamıyorum, burada döner kesmek istiyorum. işe alıyorsun, diyelim normal işe alabilirsin fakat sen eğer bir problem varsa, birisi seni ihbar ederse, KHK’lı ‘FETÖ’cü birini çalıştırıyor diye hakkında işlem yapılabilir. Bu Maydanoz Döner hiçbir yerde iş bulamamış hiçbir yerde çalışamamış insanların bir araya gelerek kurdukları bir şey yani bir grup kuruyor önce. Sonra buradaki franchise linkleri de böyle insanlara veriyorlar daha çok. Orada çalışan insanlar var.”
Elif Çakır’ın Maydonoz Döner girişiminin başarılı bir iş olduğunu hatırlatması ve “Güzel işler yapmışlar.” sözleri üzerine Oğur, “Dönercilik yapıyorlar. Bunun ‘FETÖ’ye finansman sağladığını nasıl söyleyebilirsin? Yani eski ‘FETÖ’ üyelerine ya da davalardan yargılanmış insanlara ya da KHK’lılara iş vermek ‘FETÖ’ örgütüne -ki o kelimeyi de artık kullanmak istemiyorum- desteğe nasıl giriyor? Bu insanlar ne yapsın yani? Çalışmalara izin vermiyorsun. Devlete çalışmalara izin vermiyorsun. Özel sektör çalışan insanlar korkuyor bunları işvermeye. Ancak sigortasız çalışıyorlar. Bir de kendileri bir girişim yapmışlar. İş kurmuşlar. Dönercilik yapıyorlar. Hâkimler, polisler, askerler dönercilik yapıyor. Ona da izin vermiyorsun. Ne istiyorsun bu insanlar? Ne yapsınlar o zaman? Yani o zaman pasaportlarını ver. Çıksınlar Türkiye’den. Ona da izin vermiyorlar” karşılığını verdi.
Oğur’un, “Onu da vermiyorsun. Şimdi bunu haber yapıyorlar. İşte yakalandı. ‘300 kişi yakalandı’ diye haber yapıyorlar bunu. Yakalananlar nedir yani? Suçları ne? Eski ‘FETÖ’ sanığı olmak. Ya da KHK’lı olmak. Bu insanların sen o zaman öldür hepsini ya da hepsini hapiste tut. Dışarıda çalışacaklar değil mi yerde?” ifadeleri üzerine söz alan Elif Çakır ise, “İktidarın acımasız yani devletin merhametsiz yaklaşımı tam olarak böyle. İktidar medyası da bunlara işte ekmek verilmesin, su verilmesin diyordu. Rahmetli Kadir Topbaş, onun çok büyük yani evet çok severdim fakat en büyük ayıplarından birisidir. O da işte hani dedi ya ne mezarlık bir şey mezarlık olsun falan diye.(Hainler mezarlığı)” diyerek şöyle konuştu:
“En radikal çıkışları yapıldı. Yani Akıl baştan gidince herkes böyle kendisinde varsa bir açık bir şey bunu kapatmak için bir şeyler yapıldı. Şimdi iktidarın böyle bir yaklaşımı var. Bu insanların OHAL komisyonunu bizim gazetemiz kaç kez haber yaptı. Yani OHAL komisyonu ne bekliyorsunuz? Oradan çıkan, az buçuk çıkan böyle kararlar beraat kararı aldı ama işe giremiyor. Bu insanlar gerçekten acından mı ölecekler? İşlerini iyi yapmışlar. Bir tane çıkmış, birisi de CİMER’e yazmış. Bu gazeteden yarın bir gün birisi de çıkıp CİMER’e başka bir şey yazabilir. Ortakların arasında bir sorun çıkmış, ihbar etmiş. Çünkü ‘FETÖ…’ O kadar kullanışlı, o kadar böyle eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun, ‘FETÖ diye İngiliz anahtarı gibi kimin şeyine yapardı, o kadar kullanışlı ki.’ ifadesi vardı. Bir de birisi birisine ‘FETÖ’ dediği zaman, ‘FETÖ’cü dediğinde bunun arkasında suçlu mudur, suçsuz mudur hiç kimse bakmıyor. Bu hale geldi. Şimdi hal böyleyken üzerinden bu kadar yıl geçmiş. İktidarda sıkıştıkça bu tür operasyonları yaptığında bir bakmak, bir şey yapmak gerekiyor. Dolayısıyla bu olmadı. Yani insanlar iş yapar, başarılı olur. Başarılı bir iş yapıyorsan da… Mahkûm olabilirsin eski.
Şöyle, başarılı iş yaptı. Dinliyor ki, ‘efendim bir anda böyle yayılmış.’ Ya başarılı bir iş yapıyorsan… temiz, birazcık da fiyata uygun bir şey yapıyorsan, sen çoğalırsın, daha fazla insana ulaşabilirsin. Yani başarının üstünü ‘FETÖ’yle örtmek nedir? Yani bu doğru değil. Biz zaten bunu eleştirmiyor muyuz? Yani biz ne zaman mevzunun yargıcı, hâkimi, savcısı olduk? Olmaz yani bu yönüyle olmadı. Şimdi bir de şöyle bir şey var. Devlet bize bir şey getiriyor. Eğer biz burada masan ya da bir devletten gelen sunduğu, devletin sunduğu, iktidarın sunduğu belgeleri kabul edeceksek o zaman TÜİK’in belgelerini de kabul edeceğiz. Doğrudur. O zaman işte Ayşe Barım’la alakalı Osman Kavala orada da… Çünkü devlet, iktidarın yargısı, iktidarın savcıları bize haklı gerekçeler sunuyorlar. O zaman Osman Kavala’yı da kabul edeceğiz kardeşim. Gezi’yi de kabul edeceğiz. Ondan sonra İmamoğlu’nun diplomasını da çünkü diyor ki haklı gerekçe diyor. Eğer bu kabul edilecekse o zaman biz her şeyi kabul etmemiz lazım. Hiçbir şeye itiraz etmememiz gerekiyor. Çünkü iktidarın yargısının her daim haklı gerekçeleri var. Bir şey sunuyor ve bunu da yasal zeminde sunuyor. Dolayısıyla bu olmaz. Şüpheyle bakmak gerekiyor.”
Karar yazarları Karar’ın o manşetini eleştirdi:
🔻Elif Çakır: Dünkü manşet olmadı; ne istiyorsunuz bu insanlardan, acından mı ölsünler?
🔻Yıldıray Oğur: Hakimler, polisler, askerler dönercilik yapıyor. Ona da izin vermiyorsun. Ne yapsınlar, ölsünler mi?https://t.co/jZPyViNIfu… https://t.co/1GAY3tp88Z pic.twitter.com/XUKu5w3J9J— velev (@velev_news) February 24, 2025
Karar’ın manşetini eleştiren Karar yazarı Elif Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu olmaz. Dolayısıyla bize olmadı bu. Yani bu manşet, bu haber bize olmadı. Çünkü iktidar, toplumu baskılamak isteyen iktidar, benim bunu yazacağım da Yıldıray. İktidarın elinde dört gerekçe var. Otokrat bir yönetime doğru giderken bir toplum baskılanmaya çalışılıyor. Dün AK Parti kongresinde Erdoğan dedi ki alışacaksınız. Ben alışmayacağım kardeşim. Açık ve net. Yani bu baskı, bu istihbarat düzenine alışmayacağım. Alışmamamız gerekiyor. TÜSİAD’da örnek gösterdi. İşte dedi ki, yeni Türkiye. Ben bu yeni Türkiye’yi asla kabul etmiyorum. Eğer eski Türkiye’den daha yeni sunuluyorsa, ben eski Türkiye’yi özlüyorum. Çünkü eski Türkiye’de kısmen de olsa hukuk vardı, adalet vardı, medya özgürlüğü vardı eski dönem. Açık ve net yani. Vardı, hayır şimdi böyle bir şey sunuluyor ya. Şunu söyleyeyim, şimdi mesela iktidarın elinde şöyle bir şey var. Dindar Mütedeyyin kesime ‘FETÖ’ sopası çıkıyor. Orada hukuk, çünkü hukuki değil çoğu şeyler.
Onu şöyle yapıyor diyor ki, irtibat iltisak diyor. Yani hukuk yani suç bulamadığı zaman irtibat iltisaka sarılıyor. Medyaya etki ajanlığını getirdi. Diyor ki gerçek olmayan haberleri yaymaktan medyayı susturuyor. ‘FETÖ’ böyle, medya böyle. Siyasetçiler için iktidar, iktidarın yargısı iktidar beraber, hep beraber oturdular. Dediler ki işte adil yargılanmaya etkilenmek ipine sarılıyorlar. Bir de Gezi var. Burada da işte sanatçılar, ondan sonra toplumun entelektüel, diğer muhalif, seküler kesimini topluyorlar. Bu olmaması lazım. Ne diyorsun dünkü kongre şeyine? Ben kabul etmiyorum. Yeni Türkiye’yi kabullenmeyeceğim. Yeni Türkiye 100 yılını diyorum ama.”