Bir baykuşun rüyası ya da yaralı gezegenimiz

Who the Bær’e sormak isterdim acaba daha çok insana ulaşmak mı daha önemli yoksa ‘happy few’ yani mutlu azınlığa ulaşmak mı?

Simon Fujiwara, Once Upon a Who?, Kurulum Sanat Eseri, Berlin, 2022, Fotoğraf: Andrea Rossetti

Almanya’nın önde gelen modern sanat müzelerinden olan Kunsthalle Bielefeld, bugünlerde sıra dışı bir sergiye ev sahipliği yapıyor.  Müze koleksiyonundan seçmelerin yer aldığı serginin en dikkat çekici sanat eseri, Hans Jean Arp’ın soyut bronz heykeli Baykuşun Rüyası. Heykel, 1938 yılında tamamlandı ve yuvarlağımsı kıvrımlarıyla dikkat çekiyor.

Hans Jean Arp, Songe de hibou (Eulentraum), 1937/38, Bronz, Fotoğraf: Ingo Bustorf

Peki bir baykuşun rüyası ne olabilir? Huzur mu? Sessizlik mi? Bereketli av mevsimleri mi? Bugünün bakışı ile Baykuşun Rüyası heykeli ‘yaralı gezegenimiz’ dünyayı konu alıyor. Heykel, insanın eserlerini sorguluyor. Tabi onlara ‘eser’ demek ne kadar doğruysa. Hadi o zaman insanın yıkımları diyelim…

İnsan eseri olan yıkımlar, topluca iklim krizine yol açtı ve yaşlı gezegenimizi yaraladı. “İklim krizi karşısında herkes dünyaya olan bakışını değiştirmeli” diyor, Kunsthalle Bielefeld direktörü Christina Végh. Sergide ayrıca konu edilen sorular sanatın ve müzelerin iklim krizindeki rolü. Sanat eserleri dünya ile olan ilişkimizi değiştirmede yardımcı olabilir mi? Yoksa sanat eserleri sadece yaralı gezegenimizin ve doğanın o güzel geçmişini mi hatırlatacak? Sanat dünyasının en sevilen çizgi roman kahramanı ‘Who the Bær’ bazılarına göre ‘Comic Sokrates’ unvanına layık. Londra doğumlu ama Berlin’de yaşayan Simon Fujiwara’nın çizgi kahramanı ‘Who the Bær’ en çok sorduğu sorularla akılda kalıyor.
Şirin çizgi kahraman, ‘Hello Who?’ kolajında kimliğini konu ediyor. Kolajdan öğrendiklerimiz: Bu çizgi kahramanının cinsiyeti ve etnik kökeni yok. Sorduğu soruların tarzı kısa ama çarpıcı: ‘Kim buzulların erimesini engelleyecek? Kim kimin tarihini yazdı? Kim özgür yaşıyor?’

Georg Baselitz, isimsiz, suluboya çizim, 1983, Fotoğraf: Philipp Ottendörfer

Düşünen adam heykeline iliştirilmiş ‘Who the Bær‘ sorduğu onca sorudan yorulmuş gibi. ‘Who is the Thinker’ isimli bu heykel düşünen adamında yorulabileceğini gösteriyor gibi. ‘Who the Bær‘ ve düşünen adamdan oluşan ikili konuşabilse kitapları dolduran diyalogları ortaya çıkabilir. Ama kime ulaşabilirler? Kolaja geri dönersek — velev ki sergiyi beraber geziyoruz sayın — kolajda Who the Bær ‘kim kirasını ödeyemiyor’ diye soruyor. Kirasını ödeyemeyen bir kişinin, bu sergiyi ziyaret etmesi çok düşük ihtimal. Çünkü o kişi muhtemelen kirasını tamamlamanın yollarını arıyordur.

‘Who the Bær‘ ne kadar toplumsal sorunları işaret etse de herkese ulaşması ütopik bir beklenti olur. Bu noktada ‘sanat toplum için ne yapabilir’ sorusuna döndük. Belki sanat kirasını ödemekte sıkıntı çekenlere ulaşmamış olsa bile asıl amacına ulaşmış olabilir. Mesela kiraları toplayanlara ulaşarak.

Theo Ortmann, Liebespaar mit Gasmasken (Gaz maskeli çift), Fotoğraf: Philipp Ottendörfer

Who the Bær’e sormak isterdim acaba daha çok insana ulaşmak mı daha önemli yoksa ‘happy few’ yani mutlu azınlığa ulaşmak mı?

‘Baykuşun rüyası, ‘Who the Bær’ ve Yaralı Gezegen’ (Träume einer Eule, Who the Bær und der verwundete Planet) sergisi 23. Şubata kadar ziyarete açık. Sergide toplam 200 eser sergileniyor. Gösterilen eserler koleksiyonun sadece yüzde 4’ü. Kunsthalle Bielefeld koleksiyonunda 5.000’i aşkın eser bulunuyor.

Kunsthalle Bielefeld, Almanya’nın Bielefeld kentinde bulunan modern ve çağdaş bir sanat müzesi. 1968’de Philip Johnson tarafından tasarlandı. Müzenin sponsorluğunu iş insanı ve sanatsever Rudolf August Oetker üstlendi.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com