Devlet Bahçeli, DEM parti heyetinin PKK lideri Abdullah Öcalan'la yapması beklenen ikinci görüşme için, "DEM heyeti ile İmralı arasında yapılacak ikinci görüşmenin ithamında PKK’nın örgütsel varlığının bittiğini, terörle bir sonuç alınamadığı, bu kanlı sayfanın birçok bedel ödenerek kapandığı hiçbir şart ileri sürmeksizin açıklanmalıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında yeni bir İmralı çağrısında bulundu. DEM parti heyetinin nümüzdeki günlerde PKK lideri Abdullah Öcalan’la yapması beklenen ikinci görüşmesinde hiçbir şart ileri sürmeden PKK’ya “silah bırakma” çağrısı yapılması gerektiğini söyledi.
Konuşmasında, “Neye inanıyorsak onu söylüyor, söylediğimizin arkasında da mertçe duruyoruz” diyen Bahçeli, “Öteden beri bizi Kürt kardeşlerimize kötülediler. Aramıza çomak sokmak insani İslami ve milli irtibatlarımızı sabote etmek amacıyla her yalanı tedavüle yürürlüğe soktular. En vandal dedikoduları milli bünyemize serpiştirip servis ettiler. Zehri zemzem diye yutturmaya kalkıştılar. Milliyetçi Hareket Partisi ile Kürtleri düşman göstermek amacıyla iç ve dış menşeili hain bir propagandayı devamlı güncelleyip körüklediler. İtiraf edeyim ki ne yaptıysak ne söylediysek kendimizi bir türlü anlatamadık. Belli ki muhabbet ve hürmetimizi layık olduğu şekilde gösteremedik. Hâlbuki Kürt kardeşlerimize hiçbir zaman şaşı bakmadık, onları hiçbir zaman öteki ve sorun görmedik. Hep birlikte Türk milleti olduğumuzu yüreklice savunduk” şeklinde konuştu.
Bahçeli sözlerinin devamında, “Şuna da kesinlikle inanın Washington’dakiler sizi benden daha fazla sevemez, Erbil’deki peşmerge sizi benden daha fazla sahiplenemez. Kürt ile Türk’ün alın yazısı bir yazılmıştı. Biz bu görüşten hiçbir şekilde taviz vermedik. TC devleti hepimizin dahası hepimiz Türk milletiyiz” dedi.
Devlet Bahçeli, DEM Parti heyetinin Öcalan’la yapacağı ikinci görüşmeye ilişkin ise “DEM heyetinin yaptığı ziyaretler bizim nezdimizde müspet seyir ve serencam halinde gerçekleşmiştir. Usul ve üslup olgunluğunun örneklerine şahit olmak memnuniyet vericidir. Bu kapsamda terörsüz Türkiye’nin yanında pozisyon alan, duruş gösteren, mesaj veren bu uğurda dürüst ve önyargısız hareket eden herkes değerli bir çabanın tarafıdır. Vakit gecikmeksizin yediğimiz ekmeğin içtiğimiz suyun üzerinde gezdiğimiz toprağın, mensubiyetinden iftihar ettiğimiz milletin hak ve hukukunu ortaklaşa müdafaa etmenin vakti gelmiştir” çağrısında bulundu.
Bahçeli, şöyle devam etti: “Terör örgütü için son gelmiş deniz bitmiş tutunacağı hiçbir dal kalmamıştır. DEM heyeti ile İmralı arasında yapılacak ikinci görüşmenin ithamında PKK’nın örgütsel varlığının bittiğini, terörle bir sonuç alınamadığı, bu kanlı sayfanın birçok bedel ödenerek kapandığı hiçbir şart ileri sürmeksizin açıklanmalıdır. PKK’lı teröristler ya silahlarını gömmeli ya da silahları ile birlikte teslim olmalı veya kaçınılmaz sonları ile karşılaşmalıdır. Terörle pazarlık olmaz, müzakere yapılmaz. Barışın kaybedeni, savaşın kazananı olmaz, o halde barışla herkesin kazanması için hazırız ve buradayız.”
Başta İYİ parti olmak üzere milliyetçi çevrelerden kendisine gelen eleştirilere yanıt veren Devlet Bahçeli, şunları söyledi:
“Bazı döneklerin iki devletin, iki bayrağın isteneceğini duyurmaları sadece hamaset tiyatrosudur. Kılıç hakkının ne olduğunu bilmeden bu hakkı diline dolayanların esas dert ettiği hakkın cukka hakkı olduğunu bilmeyen mi vardır?
Biz hala olduğumuz yerdeyiz. 56 yıldır ne diyorsak oyuz. Çizgimizden ve ilkelerimizden ödün verecek kadar şuursuz hiç değiliz. Türk milliyetçiliğinden en ufak sapma göstermek fikri namusumuzu tartışmaya açmaktır ki bu bizim için kıyametin kopuşudur. Türklük varlığımızın şeref nişanesidir. Bin yıllık kardeşlik üzerinde titrediğimiz bu muazzam emanetimizdir.
Bize vatanseverlik, milliyetçilik ahkamı kesmenin iştahında olan doymaz kursaklar, duymaz kulaklar, gelsinler virüs kapmış siyasi hal ve zihniyetlerini biraz da külahımıza anlatsınlar. Biz kardeşlik dedikçe kuduruyorlar. Varsın kudursunlar. Elbette aşıyı vuracak birisi çıkacaktır. Herkesin bir derdi var, kimi anlatır dilini yorar, kimi susar yüreğini yakar. Yüreğimiz yansa da dilimizi artık bunlara karşı yormayacağız.”