Gaziantep Islahiye'de yaşananlar "Devletin çivisi çıkmış" dedirtti. Fevzipaşa Jandarma Karakol Komutanı H.U. ve sekiz jandarma, yan yana çalıştıkları üç korucuya kumpas kurmaktan yargılanıyor. Olayı soruşturan savcı ise iddianamesini yazıp telsim ettikten 4 gün sonra Islahiye'den gönderildi.
Halk TV yazarı İsmail Saymaz, Gaziantep Islahiye’de jandarma personeli ile güvenlik korucuları arasında yaşanan bir olayı köşesine taşıdı. Fevzipaşa Jandarma Karakol Komutanı H.U. ve sekiz jandarma, yan yana çalıştıkları üç korucuya kumpas kurmaktan yargılanıyor.
Sahte ihbarla başlayıp korucuların evlerinin ve işyerlerinin arandığı olayda; jandarmanın uyuşturucu yerleştirerek videoya aldığı da ortaya çıktı.
Saymaz’ın yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
“Her şey 11 Eylül 2024 günü saat 17.20’de tutulan bir tutanakla başladı.
Tutanağa göre bir kişi karakolu arayıp A.K., M.Ç. ve R.Ş. adlı korucuların Kıbrıs’tan kaçak uyuşturucu ve içki getirip sattıklarını ileri sürdü.
Komutan H.U., derhal arama kararı çıkarttı.
Karakol personeline hangi eve gidecekleri söylenmedi.
Gece adreslere vardıklarında, korucuların evini arayacaklarını öğrendiler.
M.Ç.’nin bahçesindeki biberlerin arasında, A.K.’nin oturduğu konteynırını yükselten parke taşın altında kenevir bulundu. R.Ş.’nin evinde bandrolsuz içki çıktı.
Operasyonun seyri korucuların savcılıktaki ifadeleriyle değişti.
İkisi “Uyuşturucular jandarma tarafından bırakıldı” dedi.
Bir hafta önce deprem yardımlarını zimmetine geçirmekten CİMER’e ihbar ettikleri Komutan H.U.’nun asılsız yere ihbarda bulunup uyuşturucuyu evlere yerleştirdiğini savundular. Hatta M.Ç., jandarmaların elleriyle koydukları paketi bulmuş gibi video çektiklerine ilişkin görüntüleri sundu.
Hal böyle olunca uyuşturucu operasyonu kumpas soruşturmasına evrildi.
Kumpasın birinci perdesi, ihbardı.
Komutan H.U., ifadesinde “İhbarcı kimdir, ihbar hangi tarih ve saate yapılmış, bilmiyorum. Santral ekibinden bir şahsın ihbarda bulunduğunu duydum” dedi.
Santral görevlisi Y.V. ise “İhbar almadım” diyerek, komutanını yalanladı.
Tutanak, “Acele” denilerek, tüm personele imzalatılmıştı.
İkinci perde, A.K.’nin konteynırındaki arama.
Jandarmalar dışarıda konteynırı yükselten parke taşının altında iki paket çıkardı.
Laboratuvar incelemesinde bir paketteki yeşil tozun uyuşturucu olmadığı anlaşıldı. İkinci pakette ise 14 gram kenevir bulundu. Ancak pakette parmak izi yoktu.
Bu, M.Ç.’nin bahçesinde bulunduğu iddia edilen paket için de geçerliydi.
Üçüncü perde M.Ç.’nin bahçesindeki arama.
Jandarmalar M.Ç.’nin evini, bahçesini ve eklentilerini köpekle arayıp suç unsuru bulamadı.
Komutan H.U., “Biber ve maydonoz ekili alanı kontrol ettiniz mi, o alanda bir şey olabilir” deyince yeniden arandı.
Jandarma A.K., telefonun ışığını yakarak, çevreye bakındı. Üç adım sonra şak diye sigara paketi buldu. Paketten yeşil bir madde çıktı. Uzman Çavuş M.C.O. paketi yerine koyup bulmuş gibi canlandırma yaparak, telefona kaydettirdi. Çekilen video dosyaya kondu.
Jandarmalar evdeki kameralarının kendilerini çektiğini görmedi. M.Ç., ertesi gün savcılığa şikayete gittiğinde elindeki kanıtı sundu.
M.C.O., gözaltına alınıp bırakıldıktan sonra, 14 Eylül 2024’te, Komutan H.U.’nun “Kamera kaydını izledin mi? Benim attığım gözüküyor mu?” diye sorduğunu söylüyor.
Kendisinin de “Sen mi attın?” diye cevap verdiğini, H.U.’nun gülerek “Muhbir, muhbir” dediğini anlatıyor.
H.U. ise iddiaları reddediyor.
Kendi mahiyetinde çalışan korucuların depremde bir hırsızlığa karıştıkları için adli işlem yapıldığını vurguluyor. R.Ş.’nin başka bir hırsızlıktan açığa alındığını anlatıyor. Bundan ötürü kendisine kin güttüklerini savunuyor. Aramada, uyuşturucuların bulunduğu yerlerin belli olması için kayıt emri verdiğini anlatıyor. Suç isnat edilmesin diye “Uyuşturucu madde olup olmadığının tespiti için köpek timine bilgi verin. Köpek uyuşturucu olduğuna kanaat getirirse o maddeyi yerine koyarak kamera kaydına alın” dediğini söylüyor. Bir de “Talimatı adil olunması için verdim” demez mi!
İddianamede “İhbarın kaynağını açıklayamadıkları ve bir ihbar yapılmış gibi tutanak tanzim ettikleri” belirtilerek, resmi belgede sahtecilik suçu ve iftira suçu yöneltiliyor.
M.Ç.’nin bahçesine uyuşturucu koydukları öne sürülerek şöyle
deniyor:
“Komutan H.U.’nun aramada sürekli gezindiği, ihbar tutanağı tanzim edip arama gerçekleşmesi için planlı hareket ettiği, akabinde cep telefonundaki WhatsApp konuşmalarını ve kayıtları sildiği…”
Bu yüzden, uyuşturucu madde ticareti suçlaması isnat ediliyor.
M.Ç.’nin evindeki arama sonrası hazırlanan el koyma tutanağındaki gerçek dışı beyanlardan ötürü resmi belgede sahtecilik ve iftirayla da suçlanıyorlar.
Kumpasa uğrayan korucular açıkta…
Jandarmalar ise biri hariç görevine devam ediyor.
Canlandırma videosunu çeken M.C.O.’nun telefonunda Fetullah Gülen’in videosu bulununca hakkında terör örgütü propagandasından da soruşturma yürütülüyor. Bu yüzden açığa alındı.
Jandarmalara Islahiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Duruşma için 5 Mart 2025’e gün verildi.
İddiaya göre, bir kişi de sürüldü.
Kim mi?
Soruşturmayı yürüten genç savcı H. Ezgi Bilgiç Bakır, iddiaya göre kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi için baskı gördü. Bakır, geri adım atmadı ve 15 Kasım 2024’te iddianamesini yazıp mahkemeye teslim etti.
Bakır, dört gün sonra, 19 Kasım’da kararname ile Islahiye’den Osmaniye’ye gönderildi.”