CHP heyeti, Erdoğan'ı Filistin konuşması sırasında protesto ettikleri için tutuklanan gençleri cezaevinde ziyaret etti. Akdoğan; gençlerin ellerinde darp izleri olduğunu, başörtülerinin kesildiğini ve aç bırakıldıklarını söyledi.
CHP heyeti; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve İsrail’le ticareti protesto ettikleri için tutuklanan gençleri, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i, Tayfun Kahraman’ı, Can Atalay’ı, Selçuk Kozağaçlı’yı ve Osman Kavala’yı Silivri’deki Cezaevi’nde ziyaret etti.
Ziyaretin ardından cezaevi önünde açıklama yapan Akdoğan,tutulanan gençlerle ilgili şu bilgileri verdi:
“9 arkadaşımız bir protesto eyleminde bulundu. Bu protesto eylemini anayasanın 34. maddesine dayanarak yaptılar. Gösteri yapmak, protesto yapmak, yürüyüş yapmak anayasal bir hak aslına bakarsanız ama bu 9 arkadaşımızın 2’si Metris Cezaevi’nde, 7’si Silivri Cezaevi’nde maalesef. Kendilerini ziyaret ettik. Bu 9 arkadaşımızın içinde öğrenci olan var. Mücahit Özel öğrenci, Emre Tekinkaya ihracat uzmanı ve akademisyen, Gülşah Eldemir, Türkiye’nin sayılı yapay zeka uzmanlarından birisi. Cemile Akça medya iletişim uzmanı, Çile Uğur bir tekstil işçisi ve 12 yaşında hakim olmak isteyen bir kızı var. Şeyma Yıldırım, İngiliz Dili ve Edebiyatı okumuş. Sena Küçük stajyer avukat. Bir diğer tutuklu stajyer avukat, Fatma Dilara Gezmişoğlu matematik öğretmeni. Fadime Merve Erdem cezaevinde yatıyorlar.”
“Metris Cezevi’nde kalan iki gencin şartları daha kötü” diyen Akdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“16 saat açlık ve susuzluk var bu işkencedir. Ayrıca kahvaltı verildiğine dair yazı imzalatılmaya çalışılmış. Bizler de gördük, arkadaşların ellerinde darp izleri var. Daha sonra buraya geldiklerinde gece 03.00 saatlerinde arkadaşlarımızın başörtülerinin, feracelerinin, şallarının kesilmesi durumu. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Başörtüsü takan olur, takmayan olur. Buna saygı gösterilmesi tarihsel açıdan bizim iktidar partisine göstermemiz, öğretmemiz gereken bir durum özgürlükleri savunmamız bakımından. Ama onlar hep reddetti. Bu cezaevinde 3 kişi bu işe teşebbüs ediyorsa birilerinden cesaret alıyor demektir. Ne imiş, şallar uzunmuş kendilerini asabilirlermiş.
O üç kişinin açığa alınması doğru ama bu üç kişiye bu yetkiyi veren sistemin sorgulanmaması doğru değil. Başörtülü bir kadın hakim, başörtülü genç kardeşlerimizi cezaevine gönderiyor. Cezaevinde de başörtülü arkadaşlarımızın başörtüsü kesiliyor. Türkiye’de sistem maalesef bu duruma gelmiş durumda. Arkadaşlarımız, ‘Biz Dilan Polat olsaydık çoktan çıkmıştık ve şimdi video çekiyor olurduk’ dediler. ‘Biz buradan çıkarız, söylediklerimizi söylemeye devam ederiz’ dediler.”
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Öte yandan Akdoğan, “Cezaevinde boykot ürünleri var ve özellikle hijyen ürünlerinde Filistin davasına gönül vermiş insanların ‘kullanmıyoruz’ dedikleri ürünleri kullanmaya mecbur bırakılması akla ziyan bir şeydir. Hijyen mi vicdan mı konusunda vicdanımızı seçiyoruz ve ölürüz de kullanmayız’ diyorlar” diye konuştu.