Asgari ücreti belirlemek amacıyla hükümet-işçi-işveren temsilcilerinden oluşan komisyon, Aralık ayında bir araya gelecek. Komisyonda asgari ücretle çalışan 4 kişi olacak. Komisyonda ilk kez bir de gazeteci bulunacak.
Asgari ücreti belirlemek amacıyla hükümet-işçi-işveren temsilcilerinden oluşan komisyon, Aralık ayında toplanacak. Komisyonda asgari ücretle çalışan 4 kişi olacak. Komisyonda ilk kez bir de gazeteci bulunacak.
Asgari ücretle çalışan, Ulusal Kanal Ankara Haber Müdürü Sezer Özseven ve Meclis Muhabiri ilk kez komisyonda olacak. Sözcü’den Saygı Öztürk’e konuşan Özseven, “Krediyle geçiniyoruz. Ev değiştirirken de krediyle çıkıyorsunuz. Çünkü, geçen sene eve çıktığımızda 15 bin lira kira, emlakçı, 15 bin depozito, taşınma, su, elektrik açma- kapama bedellerini eklediğinizde yaklaşık 63 bin TL nakit paraya ihtiyacım vardı. Biz bunu kredi çekerek karşılamıştık. Kredi taksitlerini de ödeyebilmek adına aslında tekrar kredi çekmek zorunda kalıyoruz” dedi.
Gazeteci Özseven, asgari ücretin ne olması gerektiğini yaşadıklarından örnekler verip Sözcü’den Saygı Öztürk’e şöyle anlattı:
“3 yıldır gazetecilik yapıyorum. Eşim devlet memuru. Ankara-Dikmen’de oturduğumuz evden geçen Kasım ayında çıktığımızda kirası 15 bin liraydı. Şimdi kira 24 bin lira oldu. Şu anda asgari ücret 17 bin 2 lira. Çalışanları kira dışında asıl etkileyen gıda fiyatları. Kira enflasyonunun Ankara’da diğer illere göre daha yüksek olduğu söyleniyor. Kiranın dışında gıda enflasyonu da çok fazla etkiliyor.
Eşim memur. Memur olmasına rağmen en düşük memur maaşı ile asgari ücreti üst üste getirdiğinizde kira ve gıda giderlerimiz dışında çok fazla sosyal yaşantımız olmuyor. En azından gıda enflasyonu esas alınarak asgari ücrete zam yapılması daha makul gibi duruyor bence.
Krediyle geçiniyoruz. Ev değiştirirken de krediyle çıkıyorsunuz. Çünkü, geçen sene eve çıktığımızda 15 bin lira kira, emlakçı, 15 bin depozito, taşınma, su, elektrik açma- kapama bedellerini eklediğinizde yaklaşık 63 bin TL nakit paraya ihtiyacım vardı. Biz bunu kredi çekerek karşılamıştık. Kredi taksitlerini de ödeyebilmek adına aslında tekrar kredi çekmek zorunda kalıyoruz.
Kafamızda şöyle bir plan yapmıştık: Kasım- Aralık- Ocak aylarında kredi çekelim, Şubat ayı itibariyle asgari ücret zammı geldiğinde ya da diğer maaş zamları geldiğinde o kredileri bir şekilde öderiz. Çoğunlukla da böyle yapılıyor zaten. Ailesinden, eşinden, dostundan destek alamayan genelde o ayı döndürebilmek adına krediye başvuruyor. Diğer aylarda da o kredinin ödemesini yaparak aslında borcu bir anlamda ötelemiş oluyor.
Çevremdeki arkadaşlarımın önemli bir kısmı asgari ücret aldığı için onlarla da görüşüyorum. Genelde herkes aynı durumda. Önceki birkaç yıllarda asgari ücrete anlamlı bir zam yapıldığı için ilk birkaç ay en azından asgari ücretli o geçmiş dönemde edindiği borçları ödeyebiliyordu. Ama bu sene yüzde 25 falan konuşuluyor. Yani 22 bin liradan söz ediliyor. Böyle olursa geçmiş dönemde edinilen borçları ödemek de zor.
Türk- İş’te toplantı yapıyoruz. Bir rakam konuşulmuyor. Asgari ücretin mutlaka 25 binin üzerine çıkması gerekiyor. Çünkü 25 binin altında kaldığı zaman aslında vatandaş açısından da psikolojik sınır bence 25 bin. Onun altında kaldığı zaman vatandaşta ‘çok düşük kaldı’ gibi izlenim oluşur. Bir de gerçekçiliğe baktığımızda 25 bin liranın üstü de ne kadar kurtarıyor o da tartışılır. Ben kendimden örnek vereyim: 24 bin lira kira veriyorum. Benim aldığım ücretin tamamı kiraya gitmiş oluyor. Eşimin aldığı memur maaşıyla da kredileri ve diğer masrafları çıkartmak zorunda kalıyoruz. Gelecek dönemin asgari ücretine göre hesaplama yapılacağı belirtiliyor. Halbuki bütün masraflar dönem enflasyonuna göre.”