Amerika’nın en etkili kadın girişimcilerinden Eren Özmen’in başkanı olduğu Sierra Nevada şirketi, Amerikan ordusunun ‘Kıyamet’ adını verdiği, nükleer savaşa hazırlık amacı taşıyan devasa projesini almayı nasıl başardı?
Türkiye kamuoyu, Eren – Fatih Özmen çiftinin adını, son Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan duydu. Savunma sanayii sektöründe ve iş dünyasında elbette biliniyorlardı ama Türkiye’de geniş kitlelerce isimlerinin ve işlerinin tartışılması, 2022 seçimlerinde oldu.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ve ülkenin savunma sanayi alanında öne çıkan şirketlerinden Sierra Nevada’nın başkanı ve CEO’su olan karı kocayı Türkiye’de yatırıma davet eden Kemal Bey’e en güçlü tepki, Türkiye’de savunma sanayinin son yıllardaki tartışmasız lideri Baykar Makine’den gelmişti. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da damadı olan, Baykar Başkanı Selçuk Bayraktar ile ağabeyi Haluk Bayraktar, bu olan üzerine Kılıçdaroğlu ile polemik yaşamış ve onu ‘yerli ve milli firmaları’ göz ardı etmekle suçlamışlardı.
Sierra Nevada Corporation (SNC) ve Özmen isimleri, şimdilerde ABD’de bambaşka bir olayla gündemde. ABD Hava Kuvvetleri’nin, gelecek nesil Doomsday (Kıyamet) uçaklarını geliştirmek için açtığı ihaleyi SNC kazandı. Bu alanın dünyadaki en büyüklerinden Boeing firmasını geride bırakarak ihaleyi alan SNC, Amerikan ordusuyla, 13,1 milyar dolar değerinde, 12 yıllık sözleşme imzaladı. Peki yıllık geliri sadece 2 milyar dolar olan SNC, karşısında sektörün devleri Lockeed Martin (yıllık gelir 67,6 milyar dolar, Boeing (yıllık gelir 77,8 milyar dolar) ve Northrop Grumman (yıllık geliri 39,3 milyar dolar) varken bu çok önemli ihaleyi nasıl kazanabildi?
İşte bu sorunun cevabı, Forbes Dergisi’nin ABD’nin en zengin 400 ismi arasına girmeyi başaran Eren ve Fatih Özmen çiftinin hikayesinde gizli. Özellikle de artık ülkedeki en önemli kadın girişimcilerden kabul edilen Eren Özmen’in hikayesinde.
Yaşam öyküleri ve başarıları, ünlü Forbes dergisine de konu olan Eren Özmen aslen Gaziantepli. Özmen çifti, Ankara’da üniversite eğitimi sırsında tanışır ve yolları lisansüstü eğitim için gittikleri Reno Üniversitesi Nevada’da tekrar kesişir. Eren Özmen’in SNC şirketiyle tanışması da bu sırada olur. Eğitim ücretini karşılayabilmek için, şimdi sahibi olduğu firmada temizlik elemanı olarak çalışır. SNC o yıllarda 20 çalışanıyla, savunma sanayinde faaliyet gösteren küçük bir şirkettir. 1988’de Eren Özmen bu şirkete bu sefer mali raporlama müdürü olarak girer. Kocası Fatih Özmen de şirkete katılır. 1994’e gelindiğindeyse Özmen çifti, şirketin yaşadığı mali krizi fırsata çevirip, evlerini ipotek ettirerek SNC’yi 5 milyon dolara satın alırlar. Halen 4 binden fazla çalışana sahip SNC’nin, Amerikan ordusunun en önemli ve stratejik ihalesini alabilmeye kadar gidecek başarı hikayesi de işte bu satın almayla başlayacaktır.
Eren Özmen, Doomsday Projesi SNC’nin şimdiye kadar aldığı en büyük ihale olduğundan, Amerikan Hava Kuvvetleri’nin kendilerine kapsamlı şekilde rehberlik edeceğini anlatıyor. Forbes Dergisi’ne düşüncelerini açıklayan Eren Özmen, “Girişimci olmanın büyük kısmı risk almaktır. Risk almıyorsanız aslında sadece olan biteni takip ediyorsunuzdur. Lider siz değilsinizdir” diyor. SNC’nin yenilikçilikte sınır tanımamasıyla ünlenmeye başladığını vurgulayan Özmen, şöyle devam ediyor: “Bu ihaleyi de bu sayede aldığımızı düşünüyorum. Bu büyüklükteki bir programın altından kalkabileceğimizi bir kere kanıtladıktan sonra, onun gibi on iş daha peşinden gelecektir. Böyle muazzam bir işi üstlenmek elbette bizi geriyor ama aynı zamanda çok da heyecan veriyor.”
Eren Özmen’in ‘peşinden gelecektir’ dediği işlerden biri de, Doomsday’in Deniz Kuvvetleri versiyonu. Ocak’ta yapılacak ihaleyi kazanmak için SNC, yine kendisinden çok daha güçlü bir rakiple, Northrop Grumman ile rekabet edecek. SNC bunun yanı sıra, Amerikan ordusu ile uzun menzilli casus uçakları geliştirmek üzere 1 milyar dolarlık anlaşma yaptı.
SNC şirketinin uzmanlık alanı ağırlıklı olarak, mevcut hava araçlarını yeni teknolojilerle entegre etmek. Kıyamet projesini devralmasında da elbette bu konudaki uzmanlık ve know – how birikimin etkisi var. Ancak SND Amerika’da, Özmenlerin yan şirket olarak kurduğu ve uzay sektöründe faaliyet gösteren Sierra Space ile tanınıyor. Sierra Space son dönemde, gelecek yıl uzaya gönderilmesi planlanan, kendi uzay aracı Dream Chaser’i geliştirmek için mesai harcıyor. Şirketin partneriyse, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un Blue Origin adlı firması. Blue Origin ve Sierra Space’nin hedefi, şimdiye kadar üretilmiş en pahalı inşaat projesi kabul edilen, 150 milyar dolarlık Uluslararası Uzay Üssü’nün (ISS) yerini alacak yeni bir uzay üssü kurmak.
Doomsday Projesi ya da resmi adıyla ‘Hayatta Kalacak Hava Operasyon Merkezi’ (Survivable Airborne Operations Center) Amerikan filmlerinde karşımıza çıkan nükleer kıyamet senaryolarının bir nevi ete kemiğe bürünmüş hali denebilir. 400’den fazla yolcu kapasitesine sahip Boeing 747 – 8 Jumbo Jetler dönüştürülerek üretilen Doomsday Uçakları, bir nükleer felakette Amerika’nın yönetici elitini korumak için geliştiriliyor.
Halen ABD Savunma Bakanlığı’nın elinde, Boeing firmasının geliştirdiği 4 adet E-4B Doomsday uçağı bulunuyor. Bu uçakların filo komutanı Albay David Leaumont, uçakların sağ kalmaya yarayacak, sürekli kesintisiz iletişimi sağlamak için tasarlandığını anlatıyor. Uçaklarda bulunan 40’tan fazla ayrı iletişim sistemi, olası bir nükleer saldırıda çevredeki bütün elektronik cihazları yakıp devre dışı bırakacak elektromanyetik akıma dayanıklı. Şu anki uçakların her biri 111 kişilik kapasiteye sahip. İçinde konferans salonları ve savaş istasyonları da bulunuyor. Bu uçaklar birkaç dakika içinde havalanabiliyor. Mevcut uçakların ömürleri azaldığından, SNC’nin görevi gelecek nesil Doomsday’leri 2036 yılına kadar uçuşa hazır hale getirmek.