Yenidoğan çetesi davasında örgüt lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Fırat Sarı, savunmasında "Ben özel hastanelerden yanayım. Bu yerler, insan sağlığını önemsiyor ama aynı zamanda para kazanmak istiyorlar" dedi ve ekledi: "Bu sistemi ben keşfetmedim, zaten vardı.
Yenidoğan çetesi davası altıncı gününde devam ediyor. İddianamede örgüt lideri olarak geçen Fırat Sarı, savunmasını yaptı.
“Hayata karşı umudum kalmadı” diyen Sarı, iddia edildiği kadar bir parasının olmadığını söyleydi.
Sarı, “17-18 yaşında Tıp Fakültesine başladım. Üniversitede bir gösteriye katıldım ve terör örgütü üyeliğinden ceza aldım, cezaevinde yattım. Olduğum örgütte var olmaktan çok pişman oldum çıktım. Örgütü benim kadar iyi kimse bilemez. Daha sonra ayrıştım ve güvenlik güçleriyle görüşmeye başladım. FETÖ dönemine kadar devletle bağlantım vardı. Bu yaşananları herkesten gizlemek istedim. Devletle bağım koptu. Ben mesleğimi çok seviyorum, hekim olmayı çok seviyorum. O dönemlerde her şeyimi kaybettim. Bütün insani değerlerimi kaybettim, bir hiç kaldım” dedi.
Esenyurt Devlet Hastanesinde zorunlu hizmetini yaptığını ardından da Reyap Hastanesinde işe başladığını anlatan Sarı, şöyle devam etti:
“Esenyurt’un sosyo ekonomik durumu düşüktü. Hastanenin ekibi çok yetersiz, oradan sevk ediliyordu. Orada Medihouse Tıp Merkezi, Avrupa Tıp Merkezi, aklıma gelmeyen bir sürü tıp merkezi var. Bebek kötüyse oradan sevk hatta ben kendim bile götürürdüm. Orada da çok iyi çalışınca bana oradan iş teklifi geldi. İşletmeci olmam için. Önce işletme nedir diye baktığımda, sadece yenidoğan değil, kulak burun boğaz, göz, fizik tedavi… Hatta fizik tedavi, en çok işletmenin olduğu bölüm. Bu yola baktığımda yapabilir miyim diye düşündüm ve böyle başladım.”
“Bu operasyon süresince A Hastanesi dahil birçok hastaneden teklif aldım ama ‘yoğunuz’ diyerek kabul etmedim. Özel sağlıkta her yerde olan bir durum bu. Hastaneler neden işletme istiyor? Onu da anlatayım. Çalışan hemşire ve hekim bulmak zor. Diğer konu ise bunların ücretiyle ilgili. Özellikle hemşirelerin maaşlarında bir sorun var. Maaşlar genelde asgari ücretin biraz üzerinde. Aldıkları büyük sorumluluklara rağmen yargılanan hemşireler asgari ücretten biraz fazlaya çalışıyor. Birine fazla maaş verdiğinde bu sefer iş ortamındaki denge bozuluyor. Diğer yandan hasta sorunu var. Ben özel hastanelerden yanayım. Bu yerler insan sağlığını önemsiyor ama aynı zamanda para kazanmak istiyorlar. Doğru yönetilmeleri de çok önemli çünkü küçük bir olay bile korkunç boyutlara ulaşabiliyor.”
“İstanbul’da her taraf işletme. Benden önce de birçok kişi bu işi yapıyordu. Sözleşme ise ‘hizmet işbirliği sözleşmesi’ olarak adlandırılıyor. Bu sözleşmeyle her şey hastaneye aitti; doktor, hemşire vs., tamamen hastanenin kendi kurumsal sistemi aynen çalışıyordu. Bu sistemi ben keşfetmedim, bu sistem zaten vardı.”
“112 dışında sevkleri tıp merkezlerinden aldık. Diğer türlü, 112’de kimseye rüşvet vererek hasta almadık. Bugün siz 112’yi ararsanız, bir tuşla sistem yanıt veriyor. 2023 Temmuz’da operasyon başlamıştı. Bu tarihten sonra kaç hasta sevk edildiği bilgisine 112’den ulaşabilirsiniz. Üstelik hastanın gideceği yere hasta yakını karar veremez. İstanbul’daki hastanelerin durumunu size şöyle özetleyeyim hor görülen sevk sistemi için beni milletvekilleri de arardı, herkes aradı. Çünkü yoğun bakımda yer yoktu.”
Sarı, telefon dinleme kayıtlarının belli yerlerinin kesildiğini ve özel hayatıyla ilgili şeylerin de kamuoyuna yansıtıldığını söyledi.
SGK dolandırıcılıkla suçlandık. ‘Hastaları uzun yatırdınız, epirkzini yanlış yazdınız’ vs. dendi. Hekim belirler bunu. İlaç kullanma konusunda SGK ilaç için ilaç parasıdan daha azını ödüyor hastane ilacı kullanmak istemez ki zarara uğrar hastane. İlaçların toplanmasıyla ilgili genelde merkezde toplanmasıyla ilgili bir kez öyle bir şey söyledim. 300-500’e satılmış.
O ilaçlar uygun taşıma koşullarında taşınmazsa bozulur o ilaçtan şifa bekleyen hasta için ölüm olur. İlaçların satılmasıyla ilgili yurt dışıyla bir bağlantı var bunun açığa çıkması lazım. 300 lira 500 lira için neden bu yapılmış. Bir hastane sahibi neden bir bebeğin ilacını kısıtlasın. Vicdanı geçtim, iyi hizmet verdikçe prestij kazanacak. Benim ismim duyulsa ne olur? Böyle bir riske niye gireyim.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
CİMER şikayetini yapan adam (Deniz Korkmaz) benim evladımdır, yanımda taşıdığım adamdır. Şikayeti 2023’te yapmış. Deniz aşırı solcu olan biri. Üslup Deniz’in üslubu değildi. Gözünün önünde bir sürü bebek ölmüşse, sen neden bu hastanede çalışmaya devam ediyorsun. Deniz’in bunu siyasi eylem olarak yaptığını düşünüyorum. Başka türlü açıklayamıyorum. Vatan Emniyet’e giderken diğer arkadaşlara, ‘Ben bir şey yaptım, hepinizi yaktım ama bunu sisteme patronlara karşı yaptım’ demiş. Bunu siyasi bir amaçla yaptığını düşünüyorum.”