Robotlar hayal kurmaya başlarsa ne olur?

İnsanı hayvanlardan ve robotlardan ayıran en önemli özellik nedir? ‘Hayal kurmak’ en mantıklı açıklama gibi… Zira medeniyet dediğimiz şey, biraz da hayal gücü sayesinde gelişiyor. Ancak tedirginlik yaratan bir soru, az uzağımızda bekliyor bizi: Robotlar hayal kurmaya başlarsa ne olur?

Lexi Love adındaki sanal model yılda yüz binlerce dolar kazanıyor.

Sabah mahmurluğuyla haberleri okurken, bir teknoloji engelliyi bile aşka getirecek bir başlık okudum, küçük dilimi yuttum: Yapay zekâ ile oluşturulan sanal modelin kazandığı para dudak uçuklatıyor.

Asgari ücretin 17 bin 2 lira, en düşük emekli maaşının 10 bin lira olduğu bir ülkede, Lexi Love adındaki sanal modelin, yalnız erkeklerden (!) yılda yüz binlerce dolar kazanması… Doğru kelimeyi bulmaya çalışıyorum; biraz ‘hazin’, biraz da ‘acı’…

Bir kere ‘erkek’ kısmı mühim. Sanal bir ‘kadın’a, sırf kadın olduğu için bunca iltifat edilmesi acı… Nasıl bir kuraklık (!) ve ne menem bir açlık (!) içinde ki bu erkekler, en az canlısı kadar yapayına da arzu ve ilgi duyabiliyor – yazık!

Hazin olan ise şu: Hiçbir şey üretmeden, bir katma değer yaratmadan, Avrupa ve Amerika için bile yüksek sayılabilecek bir para kazanabiliyor bu sanal model! Biri, iki büklüm toprağı çapalıyor, elleri nasır içinde; biri, sekiz saat ayakta, müşterilere siparişlerini yetiştiriyor, götürdüklerini bir gün yiyebilmeyi hayal ederek; biri amele, biri işçi, biri hizmetçi… Aylık kazançları haftalık ihtiyaçlarını karşılamıyor. Gel gör ki, bir sanal model, neredeyse sıfır emekle yüz kişiden fazla kazanıyor. Bu hazin değil de ne!

 

ONDAN EN ÇOK KORKANLAR ONU YARATANLAR

İşin tuhafı ne, biliyor musunuz?

Söyleyeyim: Yapay zekânın risklerinden en çok korkanlar, geçmişte onu inşa etmek için yoğun çaba harcayanlar. Daha geçende, içlerinde Elon Musk’ın da bulunduğu, teknoloji dünyasından bin 100 kişi, gelişmiş mevcut yapay zekâ uygulamalarının topluma ve insanlığa yönelik potansiyel risklerinden söz eden bir açık mektup yayınladılar. Mektupta, bu tür tasarımlar için güvenlik protokolleri geliştirilene, uygulanana ve bağımsız uzmanlarca denetlenene değin yapay zekâ çalışmalarının durdurulması yönünde bir çağrı yaptılar.

İlginç olan, Meta ve Alphabet’in sahip olduğu DeepMind mühendislerinin yanı sıra, Stability AI tepe yöneticisi Emad Mostaque ile Yoshua Bengio ve Stuart Russell gibi yapay zekâ uzmanlarının da bu mektuba imza koyması.

Dahası: Mektup, Future of Life Institue (Yaşamın Geleceği Enstitüsü) adlı bir sivil toplum kuruluşu tarafından yayınlandı. Avrupa Birliği’nin şeffaflık siciline göre, enstitü Musk Vakfı’nın yanı sıra Londra merkezli Founders Pledge ve Silikon Vadisi Toplum Vakfı tarafından finanse ediliyor.

Bu cephede işler biraz karışık gibi…

 

EĞER BİR GÜN ROBOTLAR HAYAL KURMAYA BAŞLARSA…

İnsanı hayvanlardan ve robotlardan ayıran en önemli özellik nedir, dense yanıt vermekte zorlanırım muhtemelen. Lakin ‘hayal kurmak’ en mantıklı açıklama gibi… Medeniyet dediğimiz şeyin hayal gücü sayesinde geliştiğini varsayarım zira.

Ancak tedirginlik yaratan bir soru, az uzağımızda bekliyor bizi: Robotlar hayal kurmaya başlarsa ne olur?

Evrim psikolojisi, hayvan ve robotlarla insan arasındaki ayrımı duygu, kahkaha, hitap ve akıl ile sınırlamıştı vaktiyle… Şimdi ise fikri değişti. Görüldü ki hayvanlar da duygulanabiliyor, gülüyor ve kendince konuşuyor, hatta akıl yürütüyor. Eğer duygu tarafından ele alırsak, araştırmalar, ineklerin doğum yaptıktan sonra şiddetli depresyon ve travma yaşadıklarını, bunun da süt üretimini etkilediğini ortaya koyuyor. Bundan dolayı Avrupa’daki inek çiftlikleri müzikle terapi seansları düzenliyor.

Muhtemel ki, robotlar bir insanın yapabileceği her şeyi yapabilecek. Çoğunu yapıyor zaten… Ama üç vakte kadar insandan daha çok ‘insan’ olacak gibiler.

Duyguları bile taklit edebilen yapay zekâ modelleri söz konusu.

Öte yandan en doğru ve en zor ameliyatları yaptıklarını unutmamalı. Birçok meslekte ve endüstride insanların aksine robotların insanlar için çalıştığı söylenebilir.

O zaman insanı hayvanlardan ayıran ve robotlardan özel kılan fark nedir?

Soru zor, ama yanıtı basit: Hayal! İnsanı bu gezegendeki tüm hayvanlardan ve robotlardan üstün kılan şey bu.

İnsanların gönüllü olarak makinalara teslim olmasıyla ilgili alarm veren tüm uyarılara ve seslere rağmen bir şey haricinde hiçbir şeyden endişelenmiyorum: O da insanın, hayal gücünü robotlara aktarabilmesi. İşte bu olursa robotlarla insanlar arasında yeryüzüne hâkim olma mücadelesine şahitlik edebiliriz.

 

ACEMOĞLU: YAPAY ZEKÂDA BÜYÜK HÜSRAN KAPIDA

ChatGPT’nin yaygınlaştığı 2023, Yapay Zekâ yılıydı. Ancak MIT Profesörü Daron Acemoğlu’na göre 2024 yılı, yetersizliklerinin ortaya çıkması ve özellikle yaratacağı toplumsal sonuçları nedeniyle yapay zekânın büyük hayal kırıklığı yılı olabilir.

Yüreklere bir miktar su serpen, omuzlarımıza binen yükü bir nebze olsun hafifleten bu açıklama, yine de ikna edici değil henüz.

‘Hayal’ dedik ya, Acemoğlu, biraz farklı düşünüyor benden. Şöyle diyor:

“Daha fazla Yapay Zekâ girişimi olacak ve açık kaynak modeli bir miktar ilgi görecektir, ancak bu, Google ve Microsoft/OpenAI’nin devasa modelleriyle alana hakim olmasıyla sektörde sadece iki satıcılı bir düopolün ortaya çıkmasını durdurmak için yeterli olmayacaktır. Çok daha fazla şirket kendi uygulamalarını geliştirmek için bu temel modellere güvenmek zorunda kalacak. Üstelik bu modeller yanlış bilgi ve halüsinasyonlar nedeniyle hayal kırıklığı yaratmaya devam edeceğinden, bu uygulamaların çoğu da hayal kırıklığı yaratacaktır.”

Koskoca profesör yanılacak değil ya…

Ne var ki, işçilerin işlerini elinden alan yapay zekâ, şimdi de yönetici seçkinleri tehdit ediyor. Asıl soru şu: Yapay zekâ, siyasi katılım ve meşru otorite anlayışımızı nasıl değiştirecek?

Demem o ki… Sanal model falan işin lay lay lomu… Biz, ağzımızın kenarındaki köpüğü elimizin tersiyle silmeye üşeneduralım, yapay zekâ ‘devlet’i ve ‘hükümet’i yerinden edecek gibi.

Haydi hayırlısı!

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com