Yerel seçimlere kısa bir süre kala özlelikle İstanbul ve Ankara'da aday çıkarıp çıkarmayacağı merak edilen DEM Parti Eş Genel Bakanı Tuncer Bakırhan, "Türkiye geneli için İstanbul, Ankara ve birkaç büyükşehir bütün partiler için çok önemli, seçim sonucu açısından. Bizim de bu kentlerde sonucu belirleyebilecek çok yüksek oranda oyumuz var" dedi.
Yerel seçim için özellikle İstanbul ve Ankara’dan aday çıkarıp çıkarmayacağı henüz belli olmayan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) alacağı pozisyon merakla bekleniyor. “Kent uzlaşısı” formülü ile diğer partilerin adaylarını destekleyebileceğini açıklayan DEM Parti’nin Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin yerel seçim hazırlıklarından, iktidara ve muhalefetle kurdukları ilişkiye kadar T24’ten Namık Durukan’ın sorularını yanıtladı.
DEM Parti’nin seçimde tavrının net olduğununu belirten Bakırhan, DEM Parti olarak gizli pazarlıklar içinde olmadıklarını, aksine “dolaylı destek” almak için kapılarının çalınmasına itiraz ettiklerini vurguladı.
Bakırhan’a göre, 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlerde CHP ile netleşmiş bir iş birliği yok ancak başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, bazı batı illerinde sonucu belirleyecek oy potansiyeline sahipler. Bakırhan, bu konuda şunları söyledi: “Türkiye geneli için İstanbul, Ankara ve birkaç büyükşehir bütün partiler için çok önemli, seçim sonucu açısından. Bizim de bu kentlerde sonucu belirleyebilecek çok yüksek oranda oyumuz var. Oylarımız sonuçları belirleyecek durumdadır. Şimdilik sadece Ankara’yı değil, seçime gireceğimiz 7 il 27 ilçe açıkladık. Buralarda en geniş kent uzlaşısıyla adaylarımızı belirleyip seçime gireceğiz. Bunların dışında iş birliği yapacağımız kentlerde; adayın nitelikleri, demokrasiye, kadına, Kürt meselesine; emekçilere, yoksullara, ekolojiye, sanata, evrensel hukuk ilkelerine nasıl baktığıyla da ilgileniyoruz.”
Bu noktada Mersin’in Akdeniz ilçesine dikkat çeken Bakırhan, daha önce tek başlarına girdiklerinde kazandıkları belediyeyi, CHP ile iş birliği yaptıkları seçimlerde kaybettiklerini söyleyerek, “Bence bu sorunun muhatabı Özgür Özel’dir. Nasıl telafi ederler onlara sormak gerekiyor” dedi.
Bakırhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “CHP, DEM Parti’ye teslim oldu” sözlerine de net cevap verdi: “Erdoğan özellikle seçim dönemlerinde kamuoyunu manipüle etme konusunda Allah var çok mahir. Ne başka bir parti bize teslim oldu ne biz başka bir partiye teslim olduk.”
Son dönemde Erdoğan, MHP lideri Bahçeli ve İYİ Parti lideri Akşener başta olmak üzere siyasi parti temsilcileri tarafından “terör” söylemleriyle hedef gösterilmelerine de tepki gösteren Bakırhan, “Biz bu ucuz siyaseti reddediyoruz. Kimler bu çatışma atmosferinin yaratmış olduğu iklimden yararlanıyor çok açık şekilde ortadadır” dedi. İktidarın olanağa sahip olmasına ve zemin oluşmasına rağmen meseleyi çözümsüzlüğe terk ettiğini ifade eden Bakırhan’a göre barış bir risk ve iktidardan düşme korkusu yaratıyor: “Müzakere ve onurlu bir barıştan neden korkuluyor? Barış bir risk ve iktidardan düşme korkusu yaratıyor. Ama barış için alınan her risk değerlidir, kıymetlidir. Barış, insanların çatışmalarda ölmemesine ve mutfağımızdan giden her bir kuruşa çaredir. Her zaman uzlaşmaya, iş birliğine, görüşmeye açık olduğumuzu belirtmek istiyorum.”
Tuncer Bakırhan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ve kızı ile ilgili bir anıyı anlatırken, “Biz geçmişimizde siyasi cinayetlere şahit olduk ama mertçeydi” şeklindeki sözleri için de “Hiçbir siyasi cinayet mertçe değildir. Kalleşçedir, korkakçadır; vahşicedir. İYİ Parti’nin başkanı aynı zamanda aslında faili meçhul cinayetlerin en yoğun olduğu bir dönemi iki kelime ile özetlemiş. Buradaki sorumluluk payını da bilerek ya da bilmeyerek açığa çıkartmıştır. Böyle bir şey olabilir mi? Vedat Aydın’ın vücudunda söndürülen sigara izleri, kesilen uzuvları, çıkarılan gözleri nasıl mertçe olabilir? Ape Musa’nın o yaşında barışçıl, demokrat bir Kürt aydınının katledilmesi nasıl mertçe olabilir? Bir katliam mertçe olabilir mi? Bu nasıl bir savunma, akıl tutulması?” değerlendirmesinde bulundu.