Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in avukatları tutukluluğa itiraz etti. 40 sayfalık tutukluluğa itiraz dilekçesi veren avukatlar, ‘kaymakamın katıldığı festivalin bile tutuklama gerekçesi yapıldığına' dikkat çekti.
30 Ekim sabahı gözaltına alınan Özer ‘PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak’ suçlamasıyla tutuklanmış, yerine İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy kayyım olarak atanmıştı.
Özer’in avukatları nöbetçi asliye ceza mahkemesine gönderilmek üzere tutuklama kararını veren İstanbul 7’inci Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz dilekçesi sundu.
Avukatların hazırladığı 40 sayfalık dilekçeyi mahkeme üç gün içinde inceleyerek kararını verecek. İtirazın reddedilmesi durumundaysa Özer’in avukatları bu kez üst mahkemeye itiraz edecek.
Avukatlar itiraz dilekçesiyle birlikte hukukçu akademisyenler Prof. Dr. Adem Sözüer, Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız ile Doç. Dr. Tolga Şirin tarafından hazırlanan 38 sayfalık bilimsel mütalaayı da açıkladı.
ANKA‘nın haberine göre CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan “Esenyurt’ta milletin iradesine siyasallaşan yargı yoluyla el konuldu” dedi:
* Hepinizin malumu taziye görüşmesi ve hesap hareketleri şüpheli sayıldı. Bunlar seçim kampanyası için cüzi miktarlar. Bir başka konuysa hesabında hiç olmayan para suç sayıldı.
* Hayatının hiçbir döneminde Ahmet Özer’in hesabında 36 bin dolar olmamış. 50 milyonluk bir para transferi olmamış öyle bir para da olmamış. Yani çok kolay bir incelemeyle anlaşılabilecek bir şey tutuklamaya konu edildi.
* Esenyurt’taki derneklerin bir araya gelerek yaptıkları bir festival de suçlama konusu. Ne sanatçıların tespitinde belediye başkanının bir dahli var ne de bununla ilgili Esenyurt Belediyesi’nin kasasından bir kuruş para çıkmış. Kaymakamın açtığı, katıldığı festivalden dolayı bu da bir tutuklama gerekçesi yapıldı.
Bakan, Remzi Kartal’la görüşme suçlamasıyla ilgiliyse şöyle konuştu:
* Hemşehrisi olan geçmişte milletvekilliği yapan, buradan tanıdığı… Görüşmenin içeriğine dair bir bulgunun olmadığı bir görüşme. Aynı dönemde AK Parti Milletvekili Hüseyin Yayman da kendisiyle görüşme yapıyor. Yayman daha dün “Ben akademisyen olarak görüştüm” dedi. Bu da trajikomik. Bir AK Partili milletvekilinin akademisyen olarak Remzi Kartal’la görüşmesi normal, herhangi bir suçlama sebebi değil. Ama hemşehrisi ve aynı aşiretten olduğu Remzi Kartal’la yine bir akademisyen olan, 38 tane kitap yazmış, düşünmekten başka hayatta başka hiçbir şey yapmamış bir politikacının görüşmesi suç sayılıyor.
* Ahmet Özer’in 694 tane farklı görüşme yaptığı iddia ediliyor. Hiçbirimizin vatandaşın GBT’sini sorgulama, sabıka kaydını alma hakkımız yok. Yaptığımız her görüşmenin hangi suçtan yargılandığını ya da yargılanmadığını bilemeyiz. Özellikle biz politikacılar günde yüzlerce telefon görüşmesi yapıyoruz. Bu iddia da bir tutuklama gerekçesi olamaz.
* Bir diğer suçlama da makam odasında ele geçirildiği söylenen bir mizah dergisi. Avukatların eşlik etmediği, dijital materyaller alınırken bunların imajının alınmadığı, delil toplanma işleminin her aşamasının hukuka aykırı olarak bunu da bir delil olarak dosyaya koymuşlar ve tutuklama gerekçesi olmuş. Avukat arkadaşlarımız tüm bu tutuklama gerekçelerini ortadan kaldıran dilekçeyi delilleriyle birlikte sundular.
Ahmet Özer’in kızı avukat Seraf Özer de şunları kaydetti:
* Öncelikle bu sürecin beni daha da güçlendirdiğini söylemek istiyorum. Mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Ahmet başkanımız gayet iyi, gayet dik ve güçlü duruyor. Hep birlikte hak, hukuk, adalet diye çıktığımız bu yolda yalnız olmadığınızı biliyoruz. Ahmet başkana da her gün ziyarete gidiyorum ve her gün de ziyaret etmeye devam edeceğim.
* Tabii ki bu yaşananlar bir zul. 38 kitap yazmış, 350’nin üzerinde makalesi, bildirisi olan, 40 yıldır bu devlete hizmet etmiş bir akademisyene, saygın bir bilim insanına bir şafak operasyonuyla bir günde jet hızıyla tutuklamış olmaları sonrasında yaşananları gördüğümüzde trajikomik bir olay olduğunu görüyoruz.
* 15 yıl önce konuştuğunuz birinin ailesinden birisi bir soruşturma geçirmesi sebebiyle Ahmet başkanın terör örgütüyle irtibatta olduğu iddiasında bulundu. Ahmet Özer’in kızıyım. Hayatımdaki en büyük onur da profesör doktor Ahmet Özer’in kızı olmaktır.
* Bu, bugün hiçbirimizin hukuk güvenliğinin olmadığını bir göstergesidir. Beni bir hukukçu olarak da gerçekten hayrete düşürdü.
* Ciddi bir algı operasyonu yapılıyor. Zaten Ahmet başkana sorgu esnasında yönetilen sorularda da ilk önce hüküm verilmiş. Daha sonra da yargılama yapılıyormuş gibi kamuoyuna, sosyal medyaya, basına verilen tamamen gerçek dışı iddialarla halkın, vatandaşın kafasını bulandırılmak isteniyor. Lütfen bilgi sahibi olmadan bir fikir sahibiymiş gibi hareket etmeyelim.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
* 140 sayfa kadar delil sunduk. Ben bu haksızlığın karşısında dimdik duracağım. Herkes yanımızda. Bunu hissediyoruz. İşte bu halkın sesi. İstedikleri kadar tek kişilik bir hücreye atsınlar. Bu haksızlık, hukuksuzluk karşısında da asla sessiz kalmayacağız.