Hizbullah’ın çiğnenen itibarı: Lübnan’da başlayan kitlesel korku dünyaya yayıldı

İsrail’in operasyonu Hizbullah’ı utandırdı. Lübnanlı yöneticileri ve halkı travmatize etti. Diğer istihbarat servislerinin kaşlarını kaldırdı. Orwel’in kulaklarını çınlatan terör uzmanları, bu operasyonun gelecek etkilerini tartışmaya sevk etti. Acaba benzer bir eylemi ‘devlet’ dışı aktör yaparsa, tartışmaların seyri nasıl olurdu?

Hasan Nasrallah (Fotoğraf: Hussein Faleh / AFP)

Geçen hafta, Lübnan ve Suriye’deki Hizbullah taraftarlarına ait çağrı cihazları ve telsizler, arkasında İsrail’in olduğu bir saldırıyla gizemli bir şekilde patlatıldı. Patlamalarda şimdiye kadar 37 kişi öldü ve en az üç bin kişi yaralandı. Grubun lideri Hasan Nasrallah, saldırının ardından yaptığı açıklamada, İsrail’in kırmızı çizgiyi aştığını söyledi.

BİR FİLM SAHNESİ GİBİ

Güvenlik kameralarından alınan görüntüler gerçeküstü bir film sahnesini andırıyordu. Birinde, bir pazar yerinde bir adam, tezgahtan aldığı meyveleri plastik bir torbaya doldururken kot pantolon cebinde ani bir patlama oluyor, etraftaki insanlar panikle kaçışırken, cihazın sahibi acı içinde yerde kıvranıyordu. İsrail istihbarat servisi, karmaşık bir operasyon ile Hizbullah’ın tedarik zincirine gizlice sızmış, örgütün gizlilik için tercih ettiği çağrı cihazlarına ve telsizlere müdahale etmiş, istediği anda da düğmeye basıp onları patlamıştı.

HERKES PARANOYAK OLDU

Büyük bir dehşet ve acıya neden olan saldırının ilk kurbanları hayatlarını, uzuvlarını ve gözlerini kaybeden Hizbullah üst kadrosunun ve yakın çevrede yaralanan sivillerin görüntüsü, bu yeni savaş biçimini tartışmaya açtı. Lübnan başta olmak üzere birçok Arap ülkesinde, Bluetooth sinyalleriyle tetiklenen ve ardından patlayan iPhone’lar hakkında dedikodular çıktı. Her elektronik cihazın potansiyel olarak patlayıcı bir cihaza dönüşmesi, evinde onlarca cihaz barındıran insanları korkuya sevketti. Onlarca evde akıllı televizyonlarının ve süpürgelerinin içini açıp, bakan insanlar oldu. Bu yaşanan olay, terör uzmanlarının yapılan saldırının boyutunu üzerinden bir kez daha terörün tanımının tartışılmasına yol açtı. Peki benzer bir eylemi ‘devlet’ dışı bir aktör yapsaydı, bu eylem nasıl isimlendirilirdi? Bir yandan bu yeni Orwellian savaş ve şiddet biçimi konuşulurken öte yandan Lübnan’da başlayan kitlesel endişe ve korku hissi, dünyanın dört bir yanına yayıldı.

MOSSAD İMAJINI PARLATTI

Hamas’ın 7 Ekim saldırısı karşısında İsrail istihbarat servislerinin başarısızlığı karşısında Arap dünyasında İsrail’in Mossad teşkilatı ve yetenekleri hakkında başlayan tartışmalar tersine döndü. İsrail, Hamas’ın göstere göstere açık havada eğitim yapmasına ve Mısırlıların Tel Aviv’i uyarmasına rağmen, 7 Ekim saldırısını önceden tahmin edip engellemedeki başarısızlık nedeniyle zarar gören istihbarat servislerinin gizemli aurasının bir kısmını geri kazandı.

HİZBULLAH’IN ASIL KAYBI: MORAL

Çağrı cihazı bombalamaları, şüphesiz Hizbullah’a büyük bir darbe vurdu. İsrail, Hizbullah’ın tedarik ağlarına sızdı, binlerce mensubunu havaya uçurdu ve örgütün dahili iletişim kurma yeteneğini çökertti. Bu olaydan sonra muhtemelen örgüt içinde ajan ve işbirlikçi avı başlamıştır ki, bu da örgüt için başka bir handikap. İsrail’in sızmasının ne kadar derine gittiği belirsiz, ancak aynı anda bu kadar çok insanı kaybetmesi Hizbullah için utanç vericiydi.

HALKIN ENDİŞESİ ‘PARANOYA’ DEĞİL

Saldırılardan sonraki saatlerde sosyal medyada, elinde haberci güvercini tutan, maskeli ve askeri üniformalı bir askerin üzerinde ‘Eğer biri beni aramak isterse, bu benim yeni numaram’ yazılı bir kağıdı göstermesi, olayın ne kadar trajikomik olduğunu ve ortaya çıkan paranoyanın boyutunu gösteriyordu. Bunların yanında asıl gerçek, ambulansların yaralıları hastanelere yetiştirmeye çalışması, yoldan geçen sivil insanların panik halindeki kaçışmasını gösteren görüntülerdi. İnsanların yüzündeki korku, panik ve endişe…

BİR BAŞKA ÇILGIN DA BUNU DENERSE…

Şimdi Lübnan nüfusunun geri kalanı ve hatta dünya genelinde böylesine basit bir teknolojinin düşük maliyetli bir savaş yürütmek için kullanılabileceği olasılığıyla sarsılan milyonlarca insana ne olacak? 1990’lardan beri yaygın olarak kullanılmayan çağrı cihazları yerine, mesela cep telefonları için benzer bir potansiyel var mı? 2014 yılında ABD’nin gizli belgelerini açıkladıktan sonra Rusya’ya kaçan Edward Snowden, patşayan çağrı cihazlarıyla ilgili haberler yayılmaya başlayınca şu mesajı paylaştı: ‘Eğer fabrikadan patlayıcılarla çıkan iPhone’lar olsaydı, herkes bugün ne kadar korkunç bir örneğin üretildiğini çok daha hızlı anlardı. Bunu hiçbir şey haklı çıkaramaz. Bu bir suç ve dünyadaki herkes bundan dolayı daha az güvende.’

SİVİLLERİN HAYATI ÖNEMSİZ Mİ?

Bu olay benzer bir teknolojinin popülerleşmesine yol açar mı? Sıradan teknoloji meraklısı birisi ya da kötü niyetli bir devlet, benzer bir girişimde bulunursa ne olur? Bu saldırıda babasının bip sesi çıkaran çağrı cihazını eline alan 9 yaşındaki Fatima Abdullah’ın yüzü parçalandı ve hayatını kaybetti. Sokakta bir Hizbullah görevlisinin yakınında oldukları için, bilmeden binlerce insan yaralandı. Böyle bir eylemin arkasında bir devletin olması, sivillerin ölmesini haklı çıkarır mı?

BİR DAHA YAŞANMAMALI

Böylesine yeni ve benzeri görülmemiş bir savaş eylemi, terörün tanımını yeniden tartışmaya açtı. Eğer böyle bir eylemi devlet dışı bir aktör aynı bu yöntemleri kullanarak yapsaydı, bugün tartışmaların seyri nasıl olurdu? İsrail’in bu karmaşık ve korkunç operasyonundan sonra yapılacak en insani şey, patlamaya yakalanan insanların dehşetini ve paniğini bir kere daha izlemek ve benzer bir eyleme bir daha kimsenin teşebbüs edememesi için uluslararası camianın etkili ve kararlı adımlar atması…

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com