Soykırım yapmakla suçlandığı Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'i savunan avukat Christopher Staker'ın AİHM'deki Yalçınkaya davasında Türkiye hükümetinin avukatı olduğu ortaya çıktı.
Güney Afrika’nın Gazze’de soykırım yaptığı gerekçesiyle İsrail’i suçladığı davada ilginç bir ayrıntı dikkati çekti. İsrail’in Gazze’deki saldırılarının meşru olduğunu savunan avukatlardan Christopher Staker’ın, AİHM’in Türkiye aleyhine hak ihlali kararı verdiği ByLock davasında Türkiye’nin avukatlığını da üstlendiği ortaya çıktı.
Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’i savunan avukatın ‘baskıcı’ rejimleri savunmada ün yapmış bir isim olduğu belirlendi. Avukatın geçtiğimiz günlerde kararı yayınlanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) Yalçınkaya/ByLock davasında Türkiye’yi savunan Christopher Staker olduğu ortaya çıktı. AİHM, ByLock, Bank Asya, sendika üyeliği gibi sebeplerle verilen mahkumiyetin haksız olduğunu belirterek, Türkiye’nin hak ihlali yaptığına karar vermişti.
Gazeteci Cevheri Güven, sosyal medya hesabı üzerinden her iki davadan görüntü paylaşımında bulunarak, İsrail ve Türkiye’yi savunan avukatların aynı kişiler olduğunu belirtti. Güven, “Bylock Davasında (Yalçınkaya) AİHM’de Erdoğan Rejimini aynı avukat savunuyordu” dedi.
Erdoğan’ın rejimini savunmak için bulduğu avukat Staker’ın, İsrail’i savunurken ilginç argümanları var. Özetleyeyim:
-Uluslararası Adalet Divanı’nın Güney Afrika’nın İsrail’in operasyonuna ara verilmesi talebini kabul etmemesi gerektiğini çünkü UAD’nin Bosna soykırımı sırasında…— Cevheri Güven (@cevheritv) January 15, 2024
Staker’ın İsrail’i savunurken ilginç argümanları olduğunu ifade eden Güven, şöyle devam etti:
“Uluslararası Adalet Divanı’nın Güney Afrika’nın İsrail’in operasyonuna ara verilmesi talebini kabul etmemesi gerektiğini, çünkü UAD’nin Bosna soykırımı sırasında askeri faaliyetlere son verilmesini emretmediğini savundu. Staker, Ukrayna-Rusya savaşında Rusya aleyhine verilen durdurma kararının haklı olduğunu ama İsrail hakkında haklı olmayacağını savundu.
Güney Afrika’nın Gazze’deki askeri operasyonunu durdurması için İsrail’e karşı geçici tedbir talebinin, Hamas’ı İsrail’in 7 Ekim’de gerçekleştirdiği vahşete vereceği tepkiden korumak için tasarlandığını ve terör örgütünü bu vahşeti tekrarlamaya teşvik edeceğini savunuyor.”