Yazar Aşkın Balaban’ın pek çok noktası ‘tanıdık’ gelecek polisiye romanı ‘Vurgun - Ajanların Savaşı’, Türkiye, İran ve İngiltere arasındaki istihbarat savaşlarını konu ediniyor. Sade ve yalın anlatımı ile dikkat çeken roman, Türkiye’nin yakın tarihindeki pek çok isim ve olaya da roman kurgusu içinde mercek tutuyor.
Yazar Aşkın Balaban’ın yakın zamanda Homeros Yayınları tarafından yayımlanan romanı Vurgun, sürükleyici ajan savaşlarını anlatıyor. Türkiye’nin son 10 yılına damga vurmuş bazı önemli hadiselerin izlerinin de düştüğü roman, Türkiye, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve İran arasındaki istihbarat savaşlarını konu ediniyor. Roman, polisiyeye meraklı okurların seveceği türden.
Romanın tanımı, arka kapak yazısında şöyle yapılıyor:
“Türk asıllı Tanya Meriç, İngiltere’nin Oxford kentinde bulunan dünyanın en eski ve en prestijli yükseköğretim kurumlarından birisi olarak bilinen Oxford Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmiştir. Londra’da saygın bir hukukçu olma hayali kurarken, babasının eski dostu, MI6 Ortadoğu Masa Şefi John Furniwall’in tavsiyesiyle bir anda kendini ajanlar dünyasında bulur. Furniwall, Tanya Meriç’i MI6 İstihbarat Başkanı Sir Edward Tyson’a tavsiye eder. Kurt istihbaratçı Tyson, Tanya’nın kendi sonunu getireceğini, onun muhteşem ajanlığı sayesinde cezaevinde bir ömür geçireceğini aklından geçirmeden, Türk kızını istihbarat dünyasına alır.
Tanya, birkaç yıl içerisinde Türkiye, İran, Amerika, İngiltere ve Birleşik Arap Emirliği’nde derin bağlantılar kuran İranlı bir çeteyi, kadınlığını ve kurnazlığını kullanarak çökertir. Tanya’nın başarılı operasyonu sonrasında MI6 Başkanı Sir Edward Tyson ve Adalet Bakanı Sir Alan Duncan, görevlerinden azledilir. İngiliz yargısı, organize suç çetelerine yardım ve İran’a ajanlık suçlamasıyla yüksek bürokratları ömür boyu hapse atar. Çete liderinin verdiği inanılmaz itiraflar sonrasında, İran, İngiltere ve Türkiye üçgeninde, diplomatik krizler çıkar. Sorunları perde gerisinden çözmek de yine istihbaratçılar düşer.”
Bölgemizde yaşanan gelişmeleri sembolik bir kurgu üzerinden takip etmek ve bazıları birçok ülke arasında krize de neden olmuş önemli gelişmeler arasında bağlantı kurmak isteyenler için sürükleyici bir roman. İranlı iş insanlarının ambargoyu delmek için kullandığı yöntemler, istihbarat servislerinin bankalar, vakıflar ve ticaret üzerinden başka ülkelerdeki siyaset, medya ve iş dünyasını rüşvete boğarak iş yaptırması gibi pek de yabancısı olmadığımı “durumlar” romanın akışı içerisinde adeta önemli bir hatırlatma görevi üstleniyor.
Kitapta Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı Reza Zarrab, Babek Zencani gibi isimlerin kirli işlerine benzer pek çok isim, yöntem ve gelişme sıralanıyor. Birbirinin içine sızmış istihbarat örgütleri, savaşlarını kah medya önünde, kah devşirilmiş mahkemelerde yürütüyor. Çoğunluğuna sıradan halkın ve kamuoyunun aşina olmadığı pek çok gelişme, romanın kurgusu içerisinde okura sunulmuş. Roman, casus filmlerini izler gibi okuru içine çekiyor.
Her türlü kirli işe bulaşmış gazeteciler, İranlı önemli aktörler, İngiliz istihbaratının zirve isimleri, hapishaneler romandan okura ulaşırken anlatılan hayal ürünü olmaktan çok günümüzde şahit olduklarımıza oldukça benzer. Bir yerde romanla ilgili yazıldığı gibi: “Anlatılanlar bir hayal ürünü ama gerçeğin izdüşümünü yakalamak da mümkün.”
‘Vurgun – Ajanların Savaşı’, güncel veya günceye yakın göndermeleriyle de polisiye türünü okumayı sevenlerin ilgisini çekeceğe benziyor.