Cumartesi Anneleri 1010. hafta eylemlerinde, 12 Eylül'ün ardından 1981'de İstanbul’da yolcu otobüsündeyken polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan için adalet istedi: Tüm hukuki girişimler sonuçsuz bırakıldı, 'zamanaşımı' devreye sokularak dosya kapatıldı.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 1010’uncu haftada, 1981’de İstanbul’da yolcu otobüsündeyken polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan için adalet istedi.
Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları, karanfil ve gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
Kayıp yakınları tarafından 1010’uncu hafta açıklamasında, 12 Eylül askeri darbesinin ardından hakkında arama kararı çıkarılan ve daha sonra 29 Temmuz 1981’de İstanbul’da yolcu otobüsündeyken polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Siyasi Şubesinde işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan’ın akıbeti soruldu. Cumartesi Anneleri, açıklamalarında özetle şöyle dedi:
Ailenin, avukatların ve tanıkların 85 günlük ısrarı sonucunda gerçek açığa çıktı: 29 Temmuz 1981’de gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyeti Siyasi Şube’de günlerce işkence gördükten sonra öldürülmüş, ölü bedeni yüksekten atılarak intihar süsü verilmiş ve kaybedilmek maksadıyla, Zindanarkası Mezarlığı’nın kimsesizler bölümünde, “kimliği meçhul kişi” olarak gömülmüştü. Olayın izini süren aile ve gazeteci Kürşat İstanbullu, emniyet tarafından ağır tehditlere maruz kaldı. Süleyman Cihan’ı işkencede gören ve cansız bedeninin altıncı kattan atıldığına tanıklık edenler olmasına rağmen, somut kanıtlara rağmen, tüm hukuki girişimler sonuçsuz bırakıldı; zamanaşımı devreye sokularak dosya kapatıldı. Bilinen failler cezasızlıkla korundu.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Kaç yıl geçerse geçsin; Süleyman Cihan için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.