Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 15 Temmuz gecesine ilişkin askerlerin kendisine 'tatbikat yapıyoruz' dediğini belirtti: “Darbecilerin yat emrine uymayıp birini yere fırlattım...”
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay 2. Başkanıyken yaşanan 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı. Askerlerin kendisine ‘tatbikat yapıyoruz’ dediğini belirten Güler, “Darbecilerin yat emrine uymayıp birini yere fırlattım” dedi
Güler, Sabah’a verdiği röportajda, 15 Temmuz’da aklına 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının geldiğini belirtti. Güler, “Genelkurmay Başkanı’nın yanına gittim, durumu anlattım. ‘Ne yapalım’ dedi. ‘MİT Müsteşarı’nı Genelkurmay karargâhına çağıralım’ dedim. MİT Müsteşarı geldi. Binbaşının söylediklerinin ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini anlamaya çalıştık. Aklımıza 17-25 Aralık ve 7 Şubat MİT krizi geliyor, o zaman yapamadıklarını şimdi mi yapmaya çalışıyorlar düşüncesi geliyor.” ifadelerini kullandı.
Güler, “MİT Müsteşarı ayrıldıktan sonra ben de çalışmalarıma devam etmek üzere odama geçtim. Tabii o dönemde Yüksek Askerî Şura hazırlıkları da devam ediyor. Tespit ettiğimiz 123 FETÖ’cü general/amirali Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde emekli etmek için liste hazırladık. ” diyerek 15 Temmuz öncesi yaptıkları planı anlattı.
15 Temmuz gecesine ilişkin Güler, “Tahminen saat 21.25 civarında makam odamda çalışırken içeriye birdenbire büyük bir bağırış ve çağırışla yüzleri maskeli, kıyafetlerinden özel kuvvetler mensubu olduğunu anladığım 10-12 kadar darbeci girdi. Onların yat emrine uymayıp bir tanesini yere fırlatınca takdir edersiniz ki işin rengi biraz değişti. Hepsi bir anda üzerime çullandı ve kısa bir boğuşmadan sonra beni yere yatırdılar.” şeklinde konuştu.
Yaşar Güler, 15 Temmuz anlatısını şöyle sürdürdü:
“16 Temmuz sabah saatlerinde hapsedildiğim odanın kapısı açıldı ve tanıdık bir ses duydum. ‘Vay, Yaşar’ım’ diyen bir ses. Havacı Akın Öztürk. İlk aklıma gelen bunun burada ne işi olduğuydu. Benim kelepçeli olduğum bir ortamda serbestçe geziyor, emirler veriyor. Kafamda bir sürü soru işareti. Daha sonra görüntüleri izlediğimizde bulunduğum odanın önünde koridorda sabaha kadar tur attığını görüyoruz.
“Kelepçelerimi ve gözümdeki bandı açtırdı, ailemle konuşmayı teklif etti. Akın Öztürk’ün karşı taraftan olduğunu kesin anladım. Bulunduğumuz olay ve ortamdaki özgürlüğü ilginçti. Eğer, bizim taraftan olsaydı, benimle aynı durumda olması gerekirdi. Ama öyle değildi. Ailemle telefon görüşmesi teklifine karşı yerimden kalkmadım. Her hareketimi işleyecekleri suçlara ve cinayetlere bahane olarak gösterebilirlerdi. Çünkü orada onlar için tek problem bendim. Her şeyi bilen tek bir adam var. O da benim. Telefona doğru gitsem, bir senaryonun parçası olarak ‘Kaçıyordu, vurduk’ der geçerlerdi. Odanın öteki ucundaki sabit telefonla evimi aradılar. Ben oturduğum yerden seslenerek eşime iyi olduğumu söyledim, telefonun yanına gitmedim.
Güler, “Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın Akıncı Üssünden yanında Mehmet Dişli ile beraber Çankaya Köşküne gidişinden haberiniz var mıydı?” sorusuna da “Hiç haberim yok” diye cevap verdi.