Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen'in CIA tarafından MİT'e teslim edildiği iddiasının sosyal medyada yayılması üzerine Ankara'daki önemli "istihbarat kurumunu" aradığını belirten gazeteci Ertuğrul Özkök, Ankara'da “darbecilikle suçlanacak yeni bir kitle yaratılması planlandığını" iddiasını köşesine taşıdı.
Dün akşam sosyal medya başta olmak bazı internet sitelerinde de gündem olan “Fethullah Gülen’in CIA tarafından MİT’e teslim edildiği” iddiasını Ankara’daki “bir bilen”e soran gazeteci Ertuğrul Özkök, aldığı cevaptan çok son günlerde Ankara’da dillendirilen dikkat çekici bir iddiayı gündeme getirdi.
Gülen’in Türkiye’ye getirileceğine dair iddiaların doğru olmadığını Ankara’dan teyit ettiğini, bu söylentilerin devletin içinde iki ayrı kanat arasındaki “vesayet savaşı” nedeniyle yine devlet içinden çıkarıldığını yazdı.
Önümüzdeki günlerde bir devlet içi bir dezenformasyon fırtınasının yaşanacağını kaydeden Özkök, AKP içinde bir kanadın Gülen’in Türkiye getirilmesi ile bir “15 Temmuz heyecanı” yaratmak istediğini başka bir kanadın da “darbecilikle suçlanacak yeni bir kitle yaratılmasını planladığını” öne sürdü. Özkök, peşine düştüğü duyum üzerine ise bu kitlenin MHP olduğunu da vurguladı.
Özkök, yazısında “Devletin içinde iki ayrı kanat bir vesayet savaşı yapıyor. Yani önümüzdeki günlerde çok ilginç bir devlet için enformasyon ve dezenformasyon fırtınası ile karşılaşabiliriz” ifadelerini kullandı.
Ertuğrul Özkök’ün yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
Dün itibariyle “daha ileri” bir söylenti ortaya atıldı.
“CIA, tıpkı Öcalan gibi Fethullah Gülen’i MİT’e teslim etmiş. Ve özel bir uçakla Türkiye’ye getiriliyormuş…”
Ancak dikkat ettim; internet sitelerinin çoğunda böyle bir haber yoktu.
Tabii ki sosyal medya anında bunu satın aldı ve tartışmaya başladı.
İlgiyle izlediğim Youtube haber kanallarından biri olan Özlem Gürses dün neredeyse bütün yayınını buna ayırdı.
Dezenformasyon Merkezi hiçbir açıklama yapmayınca…
Tabii bu arada gözler “Dezenformasyon Merkezi’ndeydi…”
Oradan da bir açıklama gelmeyince olay büyüdü.
Emekli askerler de devreye girdi ve ‘FETÖ’nün canlı olarak veya cesedinin getirilmesinin AKP iktidarına yararı olacak mı’ sorusu bile tartışılmaya başlandı.
Aslında zerre kadar ilgilenmediğim bir konu.
Ama dün öyle teoriler ortaya atılmaya başlandı ki ister istemez ilgimi çekti.
Mesela iktidara yakın bir gazetecinin teorisi şuydu:
“CIA tıpkı Abdullah Öcalan olayında olduğu gibi Ankara ile anlaşmış ve FETÖ’yü teslim etmeye karar vermişti.”
Bu arada iktidara yakın gazeteci, Amerika’yı “Küresel çete” olarak niteliyor.
Aynı gazeteciye göre; “Bu küresel çeteler şimdi FETÖ’nün canlısı veya cesedi karşılığı Türkiye’den yeni bir şey” isteyecekti.
Bu da İsrail ile ilgili bir şey olabilirdi.
Ya da Ukrayna-Rusya savaşı ile ilgili…
Böyle komplo teorilerini dinleye dinleye bıkkınlık geldi ama asıl ilgimi çeken ikinci bir teoriydi.
Şimdi sıkı durun.
“Küresel çete” yani ABD Türkiye’de yeni bir FETÖ oluşumu yaratacaktı.
Ama yeni FETÖ’nün hedefi bu defa muhafazakar taraf olmayacaktı.
İşte bu cümleyi okuyunca “Bir dakika” dedim.
Belli ki Ankara’da bazı kişiler ve çevreler, siyaseti karıştıracak yeni bir planın peşindeydi.
Yani FETÖ’den sonra “darbecilikle suçlanacak yeni bir kitle yaratılması planlanıyordu…”
Yeni FETÖ’nün etki alanı İslamcılar ve muhafazakarlar olmayacağına göre kim olacaktı?
Tabii ki “olağan şüpheli” olarak “laik kesim…”
Nasıl yani?
“Laik kesim bir tarikat gibi devlete sızacak, kurumları ele geçirecek ve darbe mi yapacaktı?”
Şurası kesin.
Laik kesim o konuda dersini fazlasıyla aldı
İşte tam bu noktada Ankara’yı iyi bilen bir gazeteci dostum ilginç bir şey söyledi:
“Bu cümlenin hedefi MHP…”
Dikkat edin, bu teoriyi ortaya atanlar iktidar yanlıları…
Yani “devletin içine sızıp, kurumları ele geçirme konusunda yeni bir günah keçisi mi yaratılacak, suçlanacak yeni mahalle MHP” mi olacaktı?
Milli Eğitim Bakanı’nın açık açık “Tarikatlarla iş birliği yapıyoruz” dediği AKP kanadında böyle bir teorinin tutacağına gerçekten inanan çevreler mi var?
Galiba inanmasalar da bazı şikayetler, böyle bir teorinin altına süpürülüyor sanki.
Öyle ya, son Kızılcahamam toplantısında bile bazı AKP’liler Cumhur İttifakı’nın aleyhlerine çalıştığını ifade etmişlerdi.
İşte bu cümleyi okuyunca, bu konu kafamda ciddileşti ve Ankara’da bu konuları en iyi bilecek bir güvenlik kurumunun yetkili bir ismi aradım ve sordum.
Fethullah Gülen gerçekten Türkiye’ye mi getiriliyor?
Gelen iki kelimelik cevap şuydu:
“Doğru değil…”
“Doğru değil” haberi devletin içinden ise “Getiriliyor” haberi nereden?
Ama şundan da eminim.
Doğru olmadığı söylenen haber de devletin içinden sızdırılmıştı.
Geldiğim nokta şudur.
Devletin içinde iki ayrı kanat bir vesayet savaşı yapıyor.
Yani önümüzdeki günlerde çok ilginç bir devlet için enformasyon ve dezenformasyon fırtınası ile karşılaşabiliriz.
Kimdir bu kanatlar?
İnanın hiç bilgim yok.
Böyle analizlere itibar eden bir insan değilim. Ama giderek daha görünür hale gelen bu tartışmayı bahane ederek asıl söylemek istediğimi söyleyeyim.
Dün ortaya atılan iddialardan biri de şuydu.
Güya AKP 15 Temmuz’a kadar FETÖ’yü ölü veya diri getirtip bu yıl 15 Temmuz anmalarına büyük bir canlılık getirmek istiyor.
Gerçekten böyle bir şeye inanan var mı…
Artık AKP’liler bile kabul ediyor.
15 Temmuz toplumun büyük bölümünde bir heyecan yaratmıyor.
Devletin bütün medyası ve kurumları ile bastırmasına rağmen, milletin ruhunda yaprak bile kımıldamıyor.
Adeta sönmüş, ölü bir bayrama dönüştü.
FETÖ’yü getirmek bu heyecanı arttırır mı?
Hiç sanmıyorum.
15 Temmuz ruhu daha o gün Yenikapı’da öldürüldü
Artık çoğumuz biliyoruz.
15 Temmuz ruhu daha Yenikapı Mitingi’nde öldü.
Daha doğrusu oraya hakim olan klikçi anlayışla öldürüldü.
Askeri bir darbe girişiminin sivil bir direnişle püskürtülmesi demokrasi için büyük bir şanstı ve bir sıçrama platformu olabilecekken, tam aksine demokratik hakların askıya alındığı bir harekete dönüştü.
O nedenle FETÖ’yü ölü veya diri Türkiye’ye getirmek 15 Temmuz’u kurtarmaz.