Bir söylemle kaç kuş vurulabilir?

Sadece son bir haftaya bakarsak bir "Fetö" gündemi ile kuş sürüsü vurmak mümkün. Ayhan Bora Kaplan'ı da unutturabiliyorsun o hengamede, Sinan Ateş'i de. Ekonomik krizi kimse konuşamaz hale geliyor, kayyım gaspı muhatabı siyasal kitle dışında kimsenin gündemi olamıyor. Elinde her kapıda kullanılabileceğin mükemmel bir "Fetö" maymuncuğun var çünkü.

‘Fetö’ söylemi, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra kurulan yeni rejimin; her kapıyı açan, olmazları olduran, susmazları lâl eden, konuşmazları bülbül gibi şakıtan en önemli aparatı. Sağdan soldan, ortadan düzden, ülkedeki neredeyse her kesimin anında diline dolayabildiği bu aparat ile istediğinizi yapabilir, istediğinizi susturabilir ya da konuşturabilirsiniz. Çünkü muhattabınız bilecek ki bu söyleme maruz kaldığında ya da yaftaya muhatap olduğunda artık ne işleri yolunda gidebilir, ne ihale alabilir, ne inşaat yapabilir. Hatta ve hatta bakkal dükkanı dahi açamaz. Hiçbir devlet katkısından yararlanamaz, kredi çekerken bile türlü eziyetle karşılaşır. Kısaca yaşayan bir ölüye döner.

Bu aparatı kullanarak ülkede neyi gizlemek istiyorsanız gizleyebilirsiniz. Gündemde uyuşturucu baronlarının Türkiye’yi neden mesken tuttuğu ve neden iki günde bir yakalandıkları konusu mu var, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hiç durmayan bürosu anında devreye girsin, hop gelsin bir “ankesör, sınav soruları” operasyonu. En olmadı, toplumdan dışlanan, her türlü hakları ellerinden alınan, çoğu hapisle tanışmış insanların sosyalleşebilecekleri tek insan grubu olan eski arkadaşlarıyla “irtibat” kursun, “yeniden yapılanma” der, çökersin tepesine! Di mi ama! Ne güçlü devlet, ne muhteşem hukuk, ne müthiş azim. İnsanın nutku tutuluyor, yurt dışındaki abisinden hesabına gelen para nedeniyle üniversite öğrencisini hapse tıkan devletin azameti karşısında!

MAFYA DEVLETE OPERASYON ÇEKERKEN DE KULLANIŞLI

Başta emniyeti ve azametli hukuk adamı (Ankara Başsavcılığı’dan Yargıtay üyeliğine terfi etti, biliyorsunuz) Yüksel Kocaman olmak üzere, Ankara’da neredeyse rüşvet vermedik devlet görevlisi bırakmayan mafya lideri Ayhan Bora Kaplan konusu çok mu can sıktı, gelsin hemen bir “Fetö” muhabbeti. Kaplan da, işkence, uyuşturucu, mala çökme, rüşvet, tehdit, kara para aklama gibi tonla suçlama ile hapse giren adamları dahi mahkemede “Fetö, Fetö” deyip duruyorlar. Meğer bu çok kahraman adamlar 15 Temmuz’da devleti TRT önünden başlayıp sokaktan toplamışlar, ellerindeki uzun namlulu silahlarla koskoca orduya kök söktürmüşler, yetmemiş Ankara’yı pir ü pak edip devletimize bağışlamışlar. Bu yüce gönüllülük takdir edilmesi gerekirken hapse atılıp eziyet görmüşler. Ülkede hakim duygunun “Fetö nefreti” olduğunun bilincinde, devletine bazen rüşvet vererek, bazen tehdit ederek, canı isterse operasyon dahi çekebilen (hatırlayın Ankara Emniyeti’ndeki sarsıntıyı) mafya hangi ülkeye nasip olur ki.

SİNAN ATEŞ SOKAK ORTASINDA VURULDUĞUNDA DA…

Ankara’nın ortasında torbacıya öldürtülen eski ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş için ne demeli peki? Tutuklu sanıklarının neredeyse tamamının Ülkü Ocakları ve MHP irtibatlı olduğu ortadayken, cinayetin en önemli sanıklarının biri MHP Milletvekilinin bulunduğu evde yakalanmışken, cinayet öncesi ve sonrası kullanılan araçlar Ülkü Ocakları Genel Merkezi ve MHP adına kayıtlı iken, yapacağınız en önemli savunma tabii ki “Fetö” olacaktır. Eğer şaşkın değilseniz sabah akşam “Fetö de Fetö” der, cinayet nedeniyle sıkıştığınız siyasi hengameden şıp diye kurtuluverirsiniz.

Ülkede neredeyse “irtibatlı kedisine” kadar canına okuduğunuz bir yapının, sosyal medyadan yapılan yayınlarını gerekçe göstererek sabah akşam bir korku figürü olarak lanse etmeniz, “Bak gelir ha”, “Aha yine onlar”, “Vallahi onlar yaptı” söylemleri eşliğinde suçlayacak doğru (!) muhatabı bulmanız çok değerli. Ülkücülüğünüze, milliyetçiliğinize halel getirmek istemiyorsanız sokak ortasında adam da vursanız, devletin polisini cinayetinize ortak da etseniz, yuvalandığınız yargıyı elinizde oyuncağa da çevirseniz, hiçbir şey olmamış gibi davranacak “Fetö de Fetö” deyip sıyrılacaksınız. Kolay çünkü. Hatta, sizden önceki hükümetler, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları için böyle çok kullanışlı bir aparatları olmadığı için ne kadar üzülseniz az!

EKONOMİK KRİZİN SEBEBİ DE “FETÖ” TABİİ Kİ’

Sadece siyasi cinayet ya da mafya-devlet ilişkileri konuşulurken mi çok kullanışı bu “Fetö”? Tabii ki hayır. Ülkenin yüzde 80’inin neredeyse geçinemediği, kirasını ödeyemediği, emeklinin, öğrencinin, asgari ücretlinin ağladığı bir ortamda, krizle baş etmenin en sağlam ve güvenceli yolu tabii ki yine “Fetö” söylemi. Hiçbir kaygı gütmeden suçu “Fetö”ye atabilir, misal sosyal medyada hışmınızdan kaçıp kurtulabilmiş X bir gazetecinin paylaşımının doları uçurduğunu savunabilir, enflasyonu arttırdığına yemin billah etmeye dahi ihtiyaç duymadan ülkenin “en az yarısına” kolaylıkla inandırabilirsiniz.

Cari açık, yüksek enflasyon, faiz, borç yükü, adaletsiz vergi sistemi, sabah akşam nefes aldırmayan zamların konuşulmasını istemiyorsanız “Fetö” diyeceksiniz. Öyle de münbit bir alan ki bu “Fetö”, her sorununuzda yanınızda olur. Ekonomiyi düze çıkarmak istediğinizi ancak “Fetö”nün izin vermediğini, azametli devletinize operasyon çektiğini bir haykırın, görün bakalım ülkenin muhalefeti bile nasıl diziliyor arkanızda!

İRADE GASP EDİLİRKEN “KAÇIRILDI”, “GETİRİLİYOR”, “UÇAKTA ŞU AN” MUHABBETİ…

Ülkenin bir kısmında vatandaşın seçme ve seçilme hakkını gasp ettiğin gün hemen salacaksın gündeme “Fetö”yü. Bak kimse konuşuyor mu o zaman “kayyım”ı, irade gaspını. Bir şey bulamazsan en kötü ihtimalle malına mülküne çöktüğün camianın iç tartışmalarını büyütüp kamuoyunu uyutmaya devam edersin. Kim kimin yerine geçmek istiyor, kim kime operasyon çekmiş, hangi itirafçı neleri görmüş de dili yeni yeni çözülmüş, hepsini topla, imbikten geçir, kullanışlı gazetecilerin aracılığıyla şıp diye at “kan kan kan” diye bağıran kalabalıkların önüne. Burası gladyatör arenasından beter bir yer çünkü. Sen de biliyorsun, “kan kan kan” diye bağıran kitle de biliyor, oyunu organize edenler de.

Ondan sonra gelsin “Fetö”, gitsin “Fetö”. Ne Hakkari’ye kayyım atanması birinci sıradaki gündem olur, ne seçilmiş milletvekillerin eşkıya gibi Meclis’i mesken tutmuş rejim aparatlarınca tekmelenip yumruklanması. Yaşı geçkin, türlü hastalıkla boğuşan, -belki- ölüme daha yakın (elbette ölecek, hepimiz gibi) bir insanı bulsa muhtemelen tırnaklarıyla parça pinçik edecek kitleleri, “yakalandı”, “hastaydı öldü”, “dün ölmedi asıl bugün öldü”, “kaçırıldı”, “Türkiye’ye getiriliyor”, “şu an uçakta hapse tıkılmaya geliyor”, “hapse atmayalım ölür hemen”, “ne hapsi asalım” gibi insan haysiyet ve onurundan epey uzakta milyon tane söylem ile uyutabilir, kandırabilir ve istediğin gibi maniple edebilirsin. Yeter ki iste. Sende “Fetö”yü bir silaha çevirip kitleleri yönlendirme ve susturma kabiliyeti var, kendine inan.

Sadece son bir haftaya bakmak yeterli: Ortaya atılmış suni, yalan dolan ve dedikodu mahiyetindeki “Fetö” gündemi ile bir kuş sürüsü vurmak mümkün. Operasyon, gözaltı vs yoksa en basitinden bir “öldü”, “kaçtı”, “kaçırıldı” gündemi ile ülkede zihinleri esir alabiliyorsun. Ayhan Bora Kaplan’ı da unutturabiliyorsun o hengamede, torbacıya vurdurulan Sinan Ateş’i de. Ekonomik krizi kimse konuşamaz hale geliyor, kayyım gaspı da muhatabı siyasal kitle dışında kimsenin gündemi olamıyor. Elinde her kapıda kullanılabileceğin mükemmel bir “Fetö” maymuncuğun var çünkü.

Kullan tepe tepe, inanmaya hazır milyonların var nasılsa…

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com