Gazeteci Dal: Haberini yaptığım ihlalleri cezaevinde birebir yaşadım

Gazeteci Esra Solin Dal, haberini yaptığı hak ihlallerini birebir cezaevinde yaşadığını, böylece haberlerinin doğruluğuna tanıklık etmiş olduğunu belirtti. Dal, "Çıplak aramayı haberlerimizde defalarca yazdık, bunun bir hak ihlali olduğunu söyledik. Ancak kendim de maruz kaldım. İtiraz etmeme rağmen iki kez çıplak aramaya zorlandım" dedi.

  • ü
  • 27 Mayıs 2024
  • ü
  • Gündem

Haberini yaptığı hak ihlallerine cezaevinde birebir maruz kaldığını aktaran gazeteci Esra Solin Dal, “Tecrit ve kadın haberleriyle suçlandım. Bir gazeteci olarak bu durumu topluma iletmek suç değildir” dedi.

İstanbul merkezli soruşturma kapsamında 23 Nisan’da yapılan ev baskını ile gözaltına alındıktan sonra “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Esra Solin Dal, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Dal, gazetecilere yönelik baskı, gözaltı ve tutuklama süreci ile yaklaşık 25 gün boyunca tek kişilik hücrede tutulduğu cezaevinde maruz bırakıldığı hak ihlallerini anlattı.

Dal, haber kaynaklaıyla yaptığı görüşmelerin dahi kriminalize edilerek suç hale getiriliğini belirterek, “Ben ve diğer gazeteci arkadaşlarım 23 Nisan’da evimize yapılan baskınla gözaltına alındık ve bu süreçte birçok hak ihlaline maruz kaldık. Telefonlarımıza ve diğer cihazlarımıza el konuldu, avukatlarımızla görüştürülmedik, dosyamıza gizlilik kararı getirildi. Neyle suçlandığımızı bilmeden dört gün boyunca gözaltında tutulduk. Dört günün sonunda avukatlarımızla görüşme imkanı bulduk ancak bu süre zarfında da çeşitli kötü muamelelerle karşılaştık” diye belirtti.

‘AVUKATIMLA GÖRÜŞMEME İZİN VERMEDİ’

Emniyette dört gün avukatıyla görüşmesine izin verilmediğini anlatan Dal, diğer arkadaşlarından izole edildiğini belirtti. Öcalan’a yönelik uygulanan tecridi yazdığı için suçlandığını anlatan Dal, “Kadınlara ilişkin yaptığım haberlerden, kadın örgütlerinin basın açıklamalarını takip ettiğim için de suçlanıyordum. Açıklamaları niçin takip ettiğim ve kadın örgütlerini nereden tanıdığım soruldu. Şu an cezaevlerinde yaşanan birçok sorun var. Bu sorunlar, havuz medyası tarafından yazılmadığı için Özgür Basın veya muhalif basın ‘terörize’ edilerek susturulmak isteniyor. Sadece basın değil toplumun genelinde büyük bir baskı söz konusu. İnsanlar bir tweet attığı için yıllarca cezaevine kalabiliyor. Gazetecilere yönelik baskı ve susturma politikası aynı zamanda toplumun bilgi alma hakkına yöneliktir. Tecrit konusu da bunun bir parçasıdır. Abdullah Öcalan’ın mevzuat gereği hakları vardır. Bu haklarının verilmemesi Türkiye hukukuna aykırıdır. Bir gazeteci olarak bu durumu topluma iletmek suç değildir.”

‘ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ KALDIM’

Tutsaklara dair yaptığı haberlerdeki hak ihlallerine birebir maruz kaldığını söyleyen Dal, böylece haberlerinin doğruluğuna tanıklık etmiş olduğunu belirtti. Dal, cezaevinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Çıplak aramayı haberlerimizde defalarca yazdık, bunun bir hak ihlali olduğunu söyledik. Ancak kendim de maruz kaldım. İtiraz etmeme rağmen iki kez çıplak aramaya zorlandım. Hiçbir gazeteci veya insanın, buna maruz kalmaması gerekiyor. Çıplak arama psikolojik bir baskı olarak kişinin iradesizleştirilmesi amacıyla yapılmaktadır. Kesinlikle karşı çıkmak ve kabul etmemek gerekiyor. Bu bir suçtur ve suç olarak değerlendirilmelidir. Cezaevindeki psikolojik baskı ise çıplak aramayla sınırlı değil. Hiçbir şekilde yönetime sesinizi duyuramıyorsunuz. Yine hücreye ‘oda’, kapıya ‘mazgal’, havalandırmaya ‘bahçe’ denmesi var olan psikolojik baskıyı gözler önüne seriyor. Cezaevinde her şey manipüle edilmiş. Gerçekten her şey çok ince düşünülmüş ve tamamen insanın psikolojisine yöneliktir diyebiliriz.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com