‘Erdoğan’ın AK Parti’yle 31 Mart hesaplaşması sancılı olacak’

Gazeteci Murat Yetkin: "31 Mart yenilgisi ardından acaba parti, parti gibi refleks göstermeye başlamıştı da Erdoğan o nedenle mi süreci zamana yaymak istiyordu? Oysa bu muhasebe geciktikçe sancı artacağa benziyor."

  • ü
  • 24 Mayıs 2024
  • ü
  • Gündem

Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan (Fotoğraf: Ryan LIM / AFP)

Gazeteci Murat Yetkin, yerel seçimlerden hezimetle çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yenilginin muhasebesini zamana yaymak istediğini, ancak süreç uzadıkça dönüşüm sancılarının artacağını söyledi.

Erdoğan’ın 31 Mart gecesi yaptığı konuşmayı hatırlatan Yetkin, “Söylediklerinden yola çıkarak, soruna hemen neşter atacağı, yenilgiden sorumlu tuttuklarını tasfiye edip yola devam edeceği düşünülüyordu. Kendi hesabıma ben de böyle düşünüyordum. Ankara siyaset kulisinde Erdoğan’ın muhtemelen Ramazan Bayramı tatilini parti içi görüşmelerle değerlendirecek ve bayram sonrası AK Parti içinde 31 Mart hesaplaşmasını yapıp yola devam edeceği görüşü hakimdi. Öyle olmadı” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın kendi rutininin dışına çıktığını söyleyen Yetkin, “Hesaplaşmayı kongre sürecine yaydı. Bu durum AK Parti yönetim kademelerinde yukarıdan aşağı doğru bekleyiş gerilimi biriktirmeye başladı. Genel Başkan Yardımcılarından TBMM Grup Başkan vekillerine, İl Başkanlarına dek parti yönetim kademelerindeki hemen herkes, yarın koltuğunda oturup oturmayacağı belirsizliği ile ne yaparsa zamana yayılmış bu süreçte koltuğunu koruyabileceği planlaması arasında kaldı” dedi.

‘İKİ ETKEN ORTAYA ÇIKTI’

Bu süreçte birbiriyle bağlantılı iki etkenin daha ortaya çıktığına dikkat çeken Yetkin, şunları söyledi:

“Bu iki etkenden biri, CHP lideri Özgür Özel’in ‘diyalog’ önerisiyle AK Parti’nin, Erdoğan’ın kapısını çalmasıydı. Diğer de Erdoğan’ın Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Bahçeli’nin Erdoğan’ın bu öneriyi 31 Mart sonrası “siyasette yumuşama” imkânı saptamasıyla karşılayıp, Anayasa değişikliği için -olup olmaması önemli değil- CHP’nin desteğini talep etmesinden rahatsızlık duyması. Gerçi görünüşte Bahçeli, Özel’in kendisini de ziyarete gelerek MHP ile de diyalog önermesinden memnun kalmıştı. Ama CHP’nin özellikle de Sinan Ateş cinayeti davasının peşini bırakmaması canını sıkıyordu. Özel açık açık MHP genel merkezindeki isimleri suçlamaya başlamıştı. Bir de Erdoğan’ın ola ki CHP ile Anayasa değişikliğini görüşme ihtimali, Başkanlık sistemiyle birlikte, artık AK Parti’nin de çıkarlarını zedelemeye başlayan yüzde 50+1 koşulunun tartışılmaya başlaması anlamına gelecekti; AK Parti içinde yüzde 40+1’in çıkarlarına daha uygun olacağı dillendirilmeye başlamıştı. Oysa yüzde 50+1 MHP’nin olmazsa olmaz koşuluydu; barajın düşürülmesi Erdoğan’ın Bahçeli’ye stratejik iktidar bağımlılığını koparabilirdi.”

‘SÜRECİ NEDEN ZAMANA YAYMAK İSTİYOR?’

Bir saptamaya daha vurgu yapan Yetkin, şöyle devam etti:

“AK Parti, Erdoğan’ın 2014’te ilk kez Cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinde önce Abdullah Gül, sonra Ahmet Davutoğlu tasfiyesi ardından “davaya” değil, “lidere” bağlılığın esas olduğu bir kimliğe bürünmüştü. 31 Mart yenilgisi ardından acaba parti, parti gibi refleks göstermeye başlamıştı da Erdoğan o nedenle mi süreci zamana yaymak istiyordu? Oysa bu muhasebe geciktikçe sancı artacağa benziyor.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com