HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

GÜNÜMÜZDE küresel bir ideal ve amaç… Özünde, vatandaşların ve onları yönetenlerin hukuka uyması gerektiği anlamına gelir.

Hukukun üstünlüğü, ulusal otoriteler (hükümet, yürütmenin farklı seviyelerdeki diğer kolları ve yargı) ile vatandaşlar, ülke sakinleri ve dernekler ya da şirketler gibi diğer özel aktörler arasındaki ilişkilerde uygulanan bir ilkedir.

Hukukun üstünlüğü aynı zamanda, toplumdaki özel aktörler arasında yaşananlara da uygulanır. İster cep telefonu olsun, isterse araba, bir malın alım satımı, bir trafik kazası sonucu uğranan zararın tazminini talep etme hakkı ve evlilik, boşanma ya da miras gibi aile içi konuların da dahil olduğu meselelere uygulanır. Ayrıca, bir parça toprağı ekip biçme ya da arsa alıp satma hakkı gibi meseleleri de ilgilendirir.

Kısaca ifade etmek gerekirse, hukukun üstünlüğü hem yönetilenler ile yönetenler arasındaki ilişkiler için hem de ister gerçek kişi olsun, isterse de dernek ya da şirket gibi tüzel kişi, tüm özel kişiler arasındaki ilişkiler için geçerlidir. Bunu vurgulamak önemlidir, çünkü kimi zaman bazı kimseler hukukun üstünlüğü ilkesinin sadece iktidarın icra edilmesine kısıtlama getirmekle ilgili olduğunu savunabilmektedir.

Hukukun üstünlüğünün üç ana unsuru vardı: Yasallık, demokrasi ve insan hakları…

İlk olarak, hukukun üstünlüğü, kanunların bir dizi şekli karakteristiğe sahip kurallardan oluşmasını şart koşar. Bu karakteristiklere şekli denmektedir, çünkü kanunların içeriği veya anlamı hakkında hiçbir şey söylemezler. Bir kanunun mevzuatın parçası olduğunu, ulusal bir gazetede yayınlanmış olduğunu ve muhatapları tarafından kolay anlaşılacak şekilde düzenlenmiş olduğunu gösteren özelliklere sahip olması bu şekli karakteristiklere örnek gösterilebilir.

İkinci boyut, kanunların nasıl meydana getirildiği ile ilgilidir. Geniş anlamda ele alındığında iki seçenek mevcuttur. Kanunlar, ya halk tarafından seçilen ve halka karşı sorumlu olan insanlar tarafından çıkarılabilir ya da seçilmeden başa gelmiş kişiler tarafından. Ya demokratik yöntemlerle oluşturulurlar ya da demokratik olmayan bir sistem içerisinde meydana getirilirler. Hukukun üstünlüğü hiç şüphesiz ki sadece demokratik bir politik sistem içerisinde tam anlamıyla hayata geçirilebilir.

Üçüncü boyut, hukukun içeriği ile ilgilidir. Buradaki en önemli unsur, hukukun üstünlüğü gereği insan haklarına saygı gösterme zorunluluğudur. Bu özellikle medeni ve politik haklar söz konusu olduğunda doğrudur. Zira hukukun üstünlüğünün konuşma ve örgütlenme özgürlüğü olmadan nasıl var olabileceği hayal bile edilemez.

Bunula birlikte işin içine giren başka insan hakları da vardır, örneğin ekonomik, sosyal ve kültürel haklar gibi.


Kaynak: HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ – Politikacılar için kılavuz, Türkiye Barolar Birliği Yayını, 2012

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com