Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'de itiraz yolu tanınmayan yargı mensubu başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına ilişkin Kartal v. kararını açıkladı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2014 yılında HSYK Kanunu’nda değişiklik yapan 6524 sayılı Kanun’la görev süresi erken sona eren, bu işleme karşı bir itiraz yolu tanınmayan yargı mensubu başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına ilişkin Kartal v. Türkiye kararını açıkladı.
2014 yılında yapılan kanun değişikliği ile görevi sona erdirilen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Adem Kartal’ın başvurusunu değerlendiren AİHM, Türkiye’yi mahkum etti.
AİHM 10 yıl sonra verdiği kararında, Kartal’ın görevinin kanunla sona erdirilmesine karşı itiraz edebilecek etkili bir hukuk yolu bulunmadığı gerekçesiyle Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verildi.
Fransa’nın Strazburg kentindeki AİHM, Kartal v. Türkiye kararında başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ve bu şekilde Türk yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünün tehlikeye atıldığına, 7.800 Euro manevi zarara, 1.767 Euro masraf ve gidere hükmetti.
Av. Rumeysa Budak’ın X (eski Twitter) hesabından yaptığı değerlendirmede; “Kararda uzun süredir Türk yargısına müdahaleler açısından AİHM’den duymayı beklediğimiz hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı vurgusu oldukça önemli. Ayrıca heyette yer alan Saadet Yüksel de kararla ilgili şerh yazmayıp ihlalden yana oy kullanmış.” ifadelerini kullandı.
Budak başka bir uyarıda da bulunarak, “Aynı konudaki 48 başvuru ve bu başvuru gruplarıyla paralel ilerleyen 2016 yılında yasayla üyelikleri AY’ya aykırı olarak düşürülen 120 Yargıtay üyesinin başvurusu da benzer yönde çıkacak, Türkiye’de yargı bağımsızlığına karşı yapılan reformlar konusunda önemli kararlar olacaktır.” bilgisini verdi.
Karara bağlanan başvuru hakkında daha önce yaptığı değerlendirmede Av. Rumeysa Budak şun hususlara dikkati çekmişti:
“Başvuru, 17/25 Aralık soruşturmaları sonrası, Hükümet’in yargı üzerindeki baskısını arttırma motivasyonuyla gerçekleştirdiği, Anayasa’ya aykırı kanuni değişikliklerle yargı bağımsızlığına yönelik müdahalelerinden birinin AİHM tarafından incelenecek olması bakımından önemli.
Ayrıca AİHM, bu başvuruyla beraber aynı konuda ihlal iddiaları içeren ve ilgili tarihte HSYK’da çeşitli görevlerde bulunan 48 başvurucunun daha başvurusunu Hükümet’e savunma için tebliğ etmişti: https://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-207945
Başvurunun arka planına bakıldığında; 2010 AY değişikliği ile yürütmenin, bilhassa Adalet Bakanı’nın, HSYK üzerindeki etkisini azaltarak yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi amacıyla Anayasa’nın 159. maddesinde reform yoluna gidilmişti
17/25 Aralık soruşturmaları sonrası ise Hükümet’in ilk reaksiyonlarından biri AY madde 159’a aykırı olarak kanunla Adalet Bakanı’nın yetkilerinin arttırılması olmuştu ve bu kapsamda Şubat 2014’te 6524 sayılı Kanun çıkarılmıştı.
Kanun’un 39. maddesi uyarınca yürürlüğe girdiği tarihte Kurul’da görev yapanların görevlerine son verileceği hüküm altına alınarak, HSYK Teftiş Kurulu B.Yardımcısı olan başvurucunun görevi de herhangi bir itiraz yolu tanınmadan sona erdirilmiş ve yeni atamalar yapılmıştı.
Her ne kadar ilgili madde, Anayasa Mahkemesi tarafından sonrasında iptal edilmiş olsa da AİHM, büyük ihtimalle, başvurucunun görevinin sona erdiği sırada herhangi bir etkili hukuki yola sahip olmamasını esas alarak ihlale hükmedecektir.
Diğer 48 başvuru ise, Kartal v. Türkiye başvurusunun sonucuna göre ileriki tarihlerde ve muhtemelen gruplar halinde karara çıkacaktır.”