Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski metin yazarı Aydın Ünal, Erdoğan'ı makam konusunda hırsı olmadığını iddia ederek, "Türkiye’nin son çeyrek asrına olumlu yönde mühür vurmuş bir liderin, sağlığı da yerindeyken, kendi iradesiyle kenara çekilmesi, 'emekliye ayrılması' artık kendi iradesini aşan bir durumdur" yorumunda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski metin yazarı Aydın Ünal, Erdoğan’ın ‘bu benim final seçimim’ sözünü anayasal bir durumu ifade etmek için kullandığını belirterek, “Sağlığı da yerindeyken, kendi iradesiyle kenara çekilmesi, “emekliye ayrılması” artık kendi iradesini aşan bir durumdur” dedi.
Ünal, Yeni Şafak Gazetesi’nde yayımlanan yazısında, Erdoğan’ın ‘Bu benim final seçimin’ sözlerini değerlendirdi. Ünal, Erdoğan’ın 49 yıllık siyasi hayatının hiçbir döneminde hırsının olmadığını iddia ederek, “Her başarının, elde edilen her makamın arkasında atılganlık, cesaret, dirayet, sabır ve en çok da mücadele oldu. Hemen hiçbir makam Erdoğan’a “verilmedi”, altın tepside sunulmadı; her birini çalışarak, ter dökerek, çetin mücadeleler vererek elde etti” ifadesini kullandı.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Erdoğan’ın siyasetinin temel düsturlarından birisinin “Zamanı gelince bırakmak” olduğunu savunan Ünal, şu ifadeleri kullandı: “Erdoğan, bir noktadan sonra emanetin gençlere devredilmesi gerektiğini sıklıkla vurguladı. Bu, aynı zamanda bir makama yapışıp kalma, şahsi ikbali uğruna en değerli makamların içini boşaltma hastalığına karşı bir uyarıydı. “3 dönem kuralını” kendisi koydu; Cumhurbaşkanı seçilmede 2 dönem kuralını kendisi getirdi.
Erdoğan, Allah’ın takdirine ve milletin iradesine teslim olmuş; verdiği uzun ve çetin mücadele neticesinde elde ettiği en yüksek makamda muhteris olmayan bir lider.
Erdoğan bugün aramızda ve sağlığı da gayet yerinde. Allah’ın izniyle 2028 yılı Haziran ayına kadar da ülkenin Cumhurbaşkanı olarak görevine devam edecek.
Erdoğan, “Bu benim son seçimim” derken, muhtemeldir ki, mevcut Anayasa’nın getirdiği sınırlamaya atıfta bulunuyor. TBMM’nin bir erken seçim kararı almaması, ya da mevcut Anayasa’nın değişmemesi ihtimalleri üzerinden yorum yapıyor.
Erdoğan benzeri, cesur, atılgan, güçlü, iradeli liderler tarihte karşımıza çok sık çıkmıyor. Böyle bir lider tarih sahnesine çıkınca, açıkçası, kendisiyle ilgili kararlar da kendi iradesinde olmuyor.
Türkiye’nin son çeyrek asrına olumlu yönde mühür vurmuş bir liderin, sağlığı da yerindeyken, kendi iradesiyle kenara çekilmesi, “emekliye ayrılması” artık kendi iradesini aşan bir durumdur.
Tarihe ve kamuya mal olmuş bir büyük lideri Allah bize bağışladığı müddetçe, görevden alabilecek yegâne dünyevi merci millettir.
Dünyanın epeyce ısındığı, 3’üncü dünya savaşı senaryolarının yazıldığı bir ortamda, sadece sevenlerinin değil, muhaliflerin dahi Erdoğan’ın Türkiye’nin başında olmasını isteyeceği açıktır. Covid salgını günlerinde yapılan kamuoyu araştırmalarında, Erdoğan’a güvenin yüzde 70’lere çıkmış olması gibi, kriz döneminde ülke, işini bilen, güçlü bir lideri iş başında görmek isteyecektir.
Öyleyse mesele millete bırakılmalı, millete sorulmalıdır.
Yerel seçim sonrası, bir Anayasa değişikliği halkoylaması tüm tartışmalara son noktayı koyacaktır.
Kimse Erdoğan bırakacak diye ümitlenmesin, kimse de hüzünlenmesin; söz de, karar da milletindir. 1976’dan beri bu ilkeyle yürüyen Recep Tayyip Erdoğan’ın geleceğini, kuşkusuz, yine milletin iradesi belirleyecektir.”