Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'ayrılamazsın' çağrısı aslında 15 Temmuz sonrası istihbarat örgütünü devletin merkezine yerleştirdikleri rejimin yıkılıp altından kalmadan korkuyor aslında. Bahçeli, rejimin Erdoğan'ın ayrılmasıyla su almaya başlayacağını çok iyi biliyor.
Güne CHP lideri Özgür Özel’in “CHP başarılı olmasın diye derin devlet bile elinden geleni yapıyor” sözlerini okuyarak başladım. Ardından AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Turgut Altınok’un sahibi olduğu arsaların yüzölçümünün Vatikan ve Monaco’dan büyük olduğunu öğrenerek yeni bir aydınlanma yaşadım.
Günün sürprizleri bunlarla bitmedi… MHP’nin bugün gerçekleşen 14. Olağan Kongresi haberini okuyarak yeni bir sürprize uyandım. Bahçeli’nin partinin kurucu lideri Alparslan Türkeş’in 30 yıllık genel başkanlığını egale etmeye yakın olduğunu öğrendim. Ülke önemli bir yerel seçime giderken seçim kampanyası bile yapmayan Bahçeli’nin kolunu burktuğunu kongre öncesinde öğrendik. Buraya kadar okuduklarım Türkiye’nin rutin gündeminin birer parçasıydı.
Asıl beni şaşırtan ise geçtiğimiz günlerde ‘bu benim final seçimim’ diyen Erdoğan’a çağrıda bulanan Bahçeli’nin cümleleriydi. Bahçeli’nin Erdoğan’a kısaca ‘ayrılamazsın’ diyen cümleleri aynen şöyle: “Cumhurbaşkanımızın bir konuşması özellikle sol cenahlarda büyük bir iştah olarak kabul edilmiştir. Buradan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum; ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Cumhur İttifakı olarak yanındayız. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak size görmek istiyoruz.”
Erdoğan’ın ayrılmasına sol kesim sevinir mi bilmiyorum ama Bahçeli’nin çok üzüldüğü ortada. Erdoğan’a ‘ayrılamazsın’ diye bir ricada bulunuyor gibi yaparak emrediyor sanki. Bahçeli’nin bilmediğimiz konumu nedir, nasıl oluyor da ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına yönelik bu ifadeleri kullanabiliyor? “Türk milletini yalnız bırakamazsın” ifadesiyle Erdoğan’ın normal siyasetçi konumundan alıp Atatürk gibi kurtarıcı bir lider pozisyonuna yükseltiyor. Bu bağlamda son cümlesi ise “Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak size görmek istiyoruz” diyor.
İki liderin yaşı 70’in üzerinde. Lider pozisyonda olan kişinin üzerinde çok iş yükü bulunur Türkiye gibi kurumları ve sistemi yerleşmemiş ülkelerde. Bu yeni yüzyılda nasıl liderlik yapacak Erdoğan?
Ülkede son dönemde yaşananları hatırlayınca Bahçeli’nin ‘ayrılamazsın’ çağrısının daha iyi anladım. Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra Cumhurbaşkanlığı denen bir sisteme geçildi. Ancak bu sistemin Batılı ülkelerdeki bir başkanlık sistemiden çok Azerbaycan ve diğer Orta Asya ülkelerinde olduğu gibi bir yönetim sistemi olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Bu rejimde yargıçlar iktidara bağlıydı. Basın tek merkezden kontrol ediliyordu burada, farklı ses çıkaran anında kendini Silivri’nin soğuk hücresinde bulduğu bir sistemdi. Cezaevine atılmayan farklı düşünen kişilere ise MHP’nin Ülkü Ocakları’ndan gönderilen ‘kontrolsüz’ üç beş genç tarafından darp edildiği bir rejime geçilmişti. Kendi eski Ülkü Ocakları başkanını sokak ortasında uyuşturucu torbacılığı yapmış adama öldürtmekten çekinmeyecek kadar kendilerine bir şey olmayacağını düşünenlerin rejimi kurulmuştu.
Bahçeli, yüzde 10’luk oy oranıyla yeni bir rejimin, kendi istediği şekilde kurulmasını sağladı. Devletin güvenlik ve yargı bürokrasininin tamamına ehil olmayan kadrolarını yerleştirdi. Erdoğan’a para pul konularını bırakarak ülkeni yönetimini fiilen üstlenen Bahçeli, ‘ayrılamazsın’ ifadesiyle istihbarat örgütünü devletin merkezine yerleştirdiği rejimin yıkılıp altında kalmaktan korkuyor.
Bahçeli belki de korkmakta haklı. 15 Temmuz rejimi yıkıldığında Silivri’nin soğuk hücrelerinin kim tarafından dolduracağını çok iyi biliyor.
Yazıyı yazarken önüme ülkenin en can yakıcı sorunu KHK’lılar ilgili bir tweet düştü. Bir dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hukuki konularda danışmanlık da yapan, mevcut ceza yasasının mimarlarından birisi olan Prof. Dr. İzzet Özgenç, “15 Temmuz sonrasında kamudan ihraçlarla ilgili olarak izlenen yanlış yöntemin ortaya çıkardığı mağduriyetler, mutlaka bir gün birilerinin “Devlet adına” özür dilemesini gerektirecektir. Temennimiz, bu özrün, kuruyan arıkta kurbağanın gözü patlamadan gerçekleşmesidir.” paylaşımında bulundu.
Bahçeli’nin ‘ayrılamazsın’ çağrısı aslında bu özrün gecikmesini sağlamak için mi? Kısacası memleket hukuka dönmesin çağrısında mı bulunuyor Bahçeli?