Skandal skandal üzerine: Son haftadan iki büyük örnek

Aysever, TCK’nın o ünlü maddesinden tutuklanıyor; yani “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” maddesinden. Bu nasıl bir halk ise ne kadar da kolay tahrik oluyor, anlamak mümkün değil; ama muhtemelen tahrik olan halk değil de savcı ve hâkimlerin sözünden çıkmadıkları birileri.

Türkiye’de yaşanan skandalların başı, sonu yok; anlat anlat bitmez maalesef.

Ben de bu hafta iki seçme skandalı anlatacağım siz okurlara.

Birincisi, son anda TBMM Genel Kurulundan çekilen “seyyanen zam” skandalı; ikincisi ise gazeteci Enver Aysever’in tutuklanması skandalı.

Bu iki skandala ilişkin eleştirilerim siyasi eleştiriler asla değil; birincisi (seyyanen zam skandalı) bir anayasa hukuku skandalı, ikincisi ise (Enver Aysever) bir AİHM kriteri skandalı; bu da özünde bir teknik hukuk skandalı.

Önce şu seyyanen zam skandalından başlayalım.

Bu saçma sapan öneriyi, yani sadece bazı bürokratlara (kriter?) otuz bin TL dolayında zam yapılacağını duyduğumda biraz güldüm; bu maddenin (?) Adalet Komisyonunda 11. Yargı Paketine eklenip TBMM Genel Kuruluna getirileceğini zannediyordum, çok ciddiye almadım; sıradan, irrasyonel bir AKP kliantelizm örneği olarak değerlendirdim.

Ancak TBMM’de bütçe görüşmelerinin başladığı gün inanılmaz bir gerçekle karşılaştım: Bu madde (!), Plan ve Bütçe Komisyonunda ele alınmış, önemli bir itiraza uğramadan da bütçe tasarısına Genel Kurulda eklenmek üzere TBMM’ye gönderilmek üzereyken birileri —Allah onlardan razı olsun— bu inanılmaz yanlışı durdurmuşlar ve öneri ertelenmiş; bu birileri kimdir, henüz bilemiyoruz.

Peki bendeniz neden bu duruma büyük skandal adını veriyorum?

Anayasada bütçe sürecini, ilkelerini Anayasanın 161. maddesi belirliyor; bu madde zaten iki sayfalık, evet, sadece iki sayfalık bir madde. 162. ve 163. maddeler, 2017’de yeni sisteme (!!!) geçilirken mülga oldular.

Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin de bu iki sahifeyi ezbere bilmelerini beklemek, istemek normal değil mi?

Anayasa Madde 161’in 5. paragrafında ise aynen şöyle yazıyor: “Bütçenin görüşülmesi sırasında… gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunmazlar.”

Bu maddede bu amir hüküm dururken Komisyondan bu talep (seyyanen zam) bütçe kanun tasarısı ile beraber nasıl gelebildi?

Son anda birileri devreye giriyor ve bu saçma sapan iş engelleniyor ama işin buralara kadar gelebilmesi bile başlı başına bir skandal.

Gelelim Enver Aysever’in bir YouTube yayını sonrası tutuklanmasına.

Enver Aysever’in konuşmasını YouTube’dan dinledim; ben bu konuşmayı yapmazdım ama mesele benim bu konuşmayı yapıp yapmamam değil, bu konuşmanın evrensel hukuk kriterleri doğrultusunda suç olup olmadığı.

Enver Aysever’in konuşmasının ABD’de, İngiltere’de, Fransa’da gazeteciler tarafından İngilizce, Fransızca yapıldığını düşünün; buralarda savcılar kafalarını çevirip bakmazlar bile bu konuşmalara.

Türkiye’nin hukuk devleti olması ise hukuk standartlarının, ifade özgürlüğü standartlarının Batı hukuku ile özdeşleşmesine bağlı.

Aysever, TCK’nın o ünlü maddesinden tutuklanıyor; yani “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” maddesinden.

Bu nasıl bir halk ise ne kadar da kolay tahrik oluyor, anlamak mümkün değil; ama muhtemelen tahrik olan halk değil de savcı ve hâkimlerin sözünden çıkmadıkları birileri.

Aysever, konuşmasının sonunda üstelik suç unsuru kelimeleri ilkokul hocasının “sağcı kimdir, solcu kimdir” tanımlamasından aktardığını da anlatıyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Türkiye-AB ilişkilerinde topun artık AB’de olduğunu söyleyebiliyor; onların (ne demekse) artık yapmaları gereken şeyleri yapmaları bekliyoruz diyor.

Peki Sayın Fidan, bu süreçte bizim yapmamız gerekenler ne olacak?

Bu konuya çok değindim ama bir kez daha söylemekten, yazmaktan geri durmayacağım.

Dışişleri internet sitesinden “AB ilişkileri” bölümüne girin lütfen; Ulusal Eylem Planlarını göreceksiniz ama aynı zamanda iki de skandal çıkacak karşınıza.

Birincisi şu: 2021–2023 Ulusal Eylem Planı var; nedense 2024–2026 bir türlü açıklanmıyor. Hakan Fidan “biz üzerimize düşeni yaptık” diyor ama çok önemli bir resmî belge olan 2024–2026 Eylem Planını bir türlü göremiyoruz.

İkincisi ise çok daha vahim: 2021–2023 Eylem Planında tüm müzakere dosyalarında yapılması gerekenler belirtiliyor, daha doğrusu öyle olması lazım ama çok ilginçtir, dosyalar resmî belgede 1, 2, 3, 4… 6, 7 diye gidiyor; nedense beş atlanmış.

İnsan bu, merak ediyor; beşinci dosya nedir diye… Bir bakıyorsunuz, bu dosya “kamu alımları” dosyası, yani kamu ihaleleri dosyası.

Dışişlerimiz, kamu alımları dosyasını nedense (???) oraya koymuyor.

Sizce bu durum sehven mi oluşmuş bir durum?

Hiç zannetmiyorum.

İnanılmaz bir şey ama Dışişleri resmî belgede tahrifat yapmış çok muhtemelen ve resmî belgeden kamu ihaleleri dosyasını çıkarmış.

Ve bu kafayla da AB üyesi olmaya hazırız diyor Hakan Fidan.

Allah selamet versin.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER