Meclis’in asli görevini yerine getirmemesi, iktidar vekillerini bile rahatsız etti. Yasama organı, sadece onay makamına dönüşmekle eleştiriliyor.
Meclis Genel Kurulu.
Vatandaşın demokratik düzene katılımını sağlayan en önemli kurum olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), uzun süredir işlevini yerine getirmekte zorlanıyor. Eskiden milletin iradesini yansıtan bir merkez olan Meclis, bugünlerde giderek daha çok bir “kötü noter” gibi çalışıyor; yani sadece önüne geleni onaylayan, sorgulamayan, denetlemeyen bir yapıya dönüştü.
Gazeteci Nuray Babacan’ın Nefes’te yer alan yazısında, Meclis’in etkisizleşmesinden iktidar vekillerinin de rahatsız olduğunu belirerek, pek çok AKP’li isimin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hem Meclis’i hem de milletvekillerini işlevsizleştirdiğini açıkça ifade ettiğini belirtti. Vekillerin, hazırlanan eksik yasalar, içeriği bilinmeden imzalanan teklifler, yazılı soru önergelerine verilen yanıtsız cevaplar ve artan bürokratik çöküşün sistemin sorgulanmasına yol açtığı belirtildi.
Babacan’ın yazısı şöyle:
“Vatandaşın demokratik düzene katılmasını sağlayan en önemli kurum olan TBMM, uzun bir süreden beri acınası bir halde patinaj yapıyor, yaptırılıyor. Ülkenin öncelikli sorunlarına seçmenin gönderdiği temsilciler aracılığıyla çözüm üretmesi gereken bu yapı, işini iyi yapmayan NOTER’e döndü.
Daha önce yazdığımız gibi, toplum bilimcilerin en kibar haliyle, ‘kişileştirilmiş siyasal iktidar’ dediği ve yetkilerin tek kişide toplanması anlamına gelen yeni sistemden en büyük zararı Meclis gördü. Tanık olduklarımız, aktarılanlar, şikayetler gerçekten üzücü;
***
– Meclis, ülkeye makas değiştirecek projelerden, reform niteliğindeki düzenlemelerden, vatandaşın sevinçle izlediği yasa çalışması yapmaktan uzaklaşalı çok oldu. Yapılan yasal düzenlemelerin çoğu, geçmişte yapılan hataları düzeltme, eksik olanı giderme, bir gruba avantaj sağlama, Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği yasaları tadil etme amacı taşıyor.
– TBMM müthiş bir tıkanıklık yaşıyor. Sanki kurum, iktidar mensuplarının muhalefete katlanmak zorunda oldukları yer muamelesi görüyor. Sorunlara yönelik önerilerin dikkate alınarak ‘ortak yasama yapma kültürü’ çoktan yok oldu.
– İşin ilginci bu inançsızlık iktidar mensubu milletvekillerinde de var. Çünkü hiçbiri yasama sürecine dahil edilmiyorlar. Zamanında Genel Kurul’a katılıp, el kaldırmadıkları için sürekli fırça yiyorlar. Ciddi bir çözülme ve inançsızlık hakim.
– Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden sonra milletvekillerinin hiçbir ağırlığı kalmadı. İçeriğini bilmedikleri yasa tekliflerine imza atıyorlar. Sorduğunuzda da ‘gruptan aradılar, gittik imza attık’ diyorlar. Tek işlevleri, hasta seçmene doktor randevusu ayarlayıp, tayin, atama ve iş bulma takibi yapmak.
– Meclis sadece yasama yetkisini değil, millet adına yaptığı denetim gücünü de kaybetti. Sayıştay raporlarının içi boşaltıldı. ‘Yerindelik denetimi yapamazsınız’ diye yıllar önce yapılan düzenleme nedeniyle Sayıştay’ın eli kolu bağlandı. Müfettiş raporlarına denetim getirildi, yönetimin onaylamadığı raporlar Meclis’e gönderilmedi.
– KİT’ler tam bir kara deliğe dönüştü. Daha önce haftalar süren KİT Komisyonu toplantılarında tüm eksikler ve yanlışlar masaya yatırılırken, artık işlevsiz kaldı. Komisyonun düzeltilmesi için talimat verdiği konuların takibi gölgelendi.
– Muhalefet milletvekillerinin en büyük denetim aracı olan yazılı soru önergeleri artık birer boş metne dönüştü. Soruların çoğunluğuna yanıt verilmediği gibi, verilenlerde de ‘bakanlığımız hakkındaki bilgileri internet sitemizde bulabilirsiniz’ gibi vekili değil, Meclis’i hiçe sayan yanıtlar verilebiliyor…”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, içi boşaltılan kamu yönetimi, hafızasını kaybeden bakanlıklar, ülke yararından çok, siyasi tercihleri önceleyen karar vericiler yüzünden büyük bir sorun yaşıyor. Bunu, hazırlanan eksik yasalar, yanlış düzenlemeler, altına imza attığı teklifin içeriğini bilmeyen AKP’li vekillerden biliyoruz.
Bu tartışma sadece muhalefet milletvekilleri arasında değil, iktidar mensupları tarafından da yapılıyor. Geçmiş dönemlere ilişkin coşkulu anılarını anlatanlar, sorumlunun “50 artı 1 sistemi” olduğunu itiraf ediyorlar.
Yaşanan hem antidemokratik sorunların hem ekonomik krizin nedeninin yeni sistem ve onun zorladığı 50 artı 1 mekanizması olduğunu dile getiren AKP’liler, ‘güçlendirilmiş parlamenter sisteme’ dönmenin zorunlu olduğunu anlatıyorlar.
Bu değerlendirmelerde, ‘AKP iktidarının 50 artı 1’i bulma güçlüğü, zorunlu koalisyonların yarattığı sıkıntı’ olduğu gerçeği de var tabi.
Kendilerine ‘yetecek kadar bir oyla’ yeniden iktidar planı yapıyorlarsa da “Cumhurbaşkanını artık bunun bir zorunluluk olduğunu söylememiz gerekiyor” diyen AKP’li siyasilere rastlamak mümkün…
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
