Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu’nda görüşülen ve kamuoyunda “11. Yargı Paketi” olarak bilinen kanun teklifi, infaz sistemindeki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Paketin ilk 15 maddesi kabul edilirken, özellikle infaz düzenlemelerini içeren maddeler muhalefetin sert tepkisine neden oldu. Yeni Ankara’dan Hale Kalem’e konuşan DEVA Partisi Ankara Milletvekili İdris Şahin, paketi “yamalı bohça” olarak nitelendirdi. Şahin, düzenlemenin mevcut halinin Anayasa’nın eşitlik ilkesini ayaklar altına aldığını, iktidarın suçlular arasında ayrımcılık yaparak toplumsal barışı zedelediğini vurguladı.
Sürecin en dikkat çekici boyutu ise eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın KHK TV’deki çıkışı oldu. Arınç, 15 Temmuz’a fiilen katılmayanların terör örgütü üyesi sayılamayacağını savunmuş, geçmişte arkadaşlık yaptığı bazı isimlerin müebbet aldığını hatırlatmıştı.

İdris Şahin, Arınç’ın gündeme getirdiği bu mağduriyetlerin temelinde yatan gerçeği anlattı. Görüşülen paketin 27. maddesinin “Covid izni” olarak sunulmasına rağmen, kamuoyunda “örtülü af” niteliğinde görüldüğüne ve böyle değerlendirildiğine dikkat çeken Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu düzenleme aslında 31 Temmuz 2023’teki hukuksuzluğun bir kopyasıdır. İktidar, ‘kısmi harici tanımlama’ adıyla hırsızlık, dolandırıcılık, kasten yaralama, zimmet ve irtikap gibi suçları işleyenleri denetimli serbestlikle sokağa salıyor. Ancak konu düşünce suçlarına veya ‘terör örgütü üyeliği’ iddiasıyla yargılananlara gelince kapılar kapanıyor. Biz ilk günden beri diyoruz ki; Allah’ın ayırmadığı kullarını siz kanunla, anayasayla nasıl ayırırsınız? Hırsıza merhamet gösterip, düşüncesi nedeniyle yargılanana zulmetmek hangi vicdana sığar?”
Şahin, Bülent Arınç’ın bahsettiği isimlerin durumunun, DEVA Partisi’nin verdiği önergelerle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti. Amaçlarının kişiye özel af değil, ilkesel bir eşitlik olduğunun altını çizen Şahin, şöyle konuştu:
“Bizim yaklaşımımız net: Cezada adalet, infazda eşitlik. Devletin varlığına kasteden, darbe girişimine katılan, eline silah alan ve terör eylemlerinde bulunanlar (İmralı da dahil) hariç tutulmalıdır. Ancak bunun dışındaki tüm suçların yararlanacağı geniş bir düzenleme yapılmalıdır. Eğer komisyonda vereceğimiz önergeler kabul edilirse, sadece Bülent Arınç’ın arkadaşları değil, haksız yere düşünce suçlusu olarak içeride bulunan, şiddete bulaşmamış binlerce kişi de yararlanabilir. Biz infaz rejiminin Avrupa standartlarında, 1/2 oranında eşitlenmesini savunuyoruz. İnsanları içeride çürütmek ıslah değil, intikamdır.”
Gündemdeki “Terörsüz Türkiye” tartışmalarına ve İmralı sürecine de değinen Şahin, sürecin şeffaf yürütülmemesi nedeniyle İmralı’ya komisyon üyesi göndermediklerini açıkladı. Şahin, özellikle şehit ailelerinin hassasiyetine dikkat çekerek, “Biz, belirsiz bir süreçte karanlığa yürümeyiz. İktidar samimi davranmıyor. Mesele şeffaflıktır. Eğer gerçek amaç toplumla paylaşılır, kamuoyu bilgilendirilir ve toplumsal mutabakat sağlanırsa, şehit ve gazi ailelerimiz de bu sürecin dışında hissetmez. Biz 86 milyonun kabul edebileceği, ayrıştıran değil birleştiren adımlar istiyoruz. Şehit ailelerini düşündüğümüz gibi, sadece bir bölgeye yönelik değil, Türkiye’nin tamamını kapsayan demokratikleşme adımları atılmalıdır. Terörle müzakere devlet eliyle gizli yürütülebilir ama hak ve özgürlükler Meclis’te şeffafça konuşulmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
