Fısıltıyı popun merkezine taşıyan, karanlık estetiği küresel bir dile dönüştüren, Z kuşağının hem kırılganlığını hem öfkesini sahneye taşıyan bir fenomen.
Billie Eilish Pirate Baird O’Connell, 2001 doğumlu Amerikalı şarkıcı-şarkı yazarıdır. İlk çıkışını 2015’te ağabeyi Finneas O’Connell’la birlikte kaydettiği “Ocean Eyes” ile yaptı; parçanın dijital ortamda viral olması onu bir anda küresel pop sahnesinin odağına taşıdı. Melankolik vokali, fısıldaşan söyleyişi, minimal prodüksiyonları ve karanlık temalarıyla modern popun sınırlarını yeniden tanımlayan bir müzisyendir.
2019’da yayımlanan When We All Fall Asleep, Where Do We Go?, Eilish’i küresel yıldızlığa taşıdı; albüm hem eleştirmenlerden tam not aldı hem de Grammy Ödülleri’nde “Yılın Albümü” dâhil dört büyük ödülü kazanarak tarihe geçti. Billie, bu başarıyla “dört ana kategoride aynı yıl ödül kazanan en genç sanatçı” oldu.
2021’deki Happier Than Ever daha olgun, daha kişisel bir anlatı taşıyordu; toksik ilişkiler, şöhret baskısı, özgürleşme ve beden politikaları gibi temaları incelikle ele aldı. Eilish, aynı dönemde çevre duyarlılığı, veganlık, beden olumlama ve kadın hakları üzerine açık sözlü bir figüre dönüştü.
Stüdyoda ise ağabeyi Finneas ile kurduğu yaratıcı ortaklık müziğinin temel dinamiğidir. Finneas’ın elektronik-minimalist prodüksiyon anlayışı ile Eilish’in teatral-fısıltılı vokali, günümüz popunda kolayca ayırt edilen bir imza hâline geldi.
Modern pop kültürünün en etkili figürlerinden biri olarak kabul edilen Billie Eilish, özgün ses tasarımı ve ürkütücü güzellikteki vokalleriyle tanınır. Kamuoyunun dikkatini ilk kez 2015’te, ağabeyi Finneas O’Connell’ın yazıp ürettiği ve SoundCloud’da yayımlanan “Ocean Eyes” ile çekti. 2017’de yayımladığı ilk EP’si Don’t Smile at Me, ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya dahil pek çok ülkede ticari başarı yakalayarak Eilish’in yükselişini hızlandırdı.
2019 tarihli ilk stüdyo albümü When We All Fall Asleep, Where Do We Go?, ABD Billboard 200 ve UK Albums Chart listelerine zirveden girdi; yılın en çok satan albümleri arasında yer aldı. Albümün ikonik teklisi “Bad Guy”, 21. yüzyılda doğmuş bir sanatçının ABD Billboard Hot 100’de bir numara olan ilk şarkısı oldu ve RIAA tarafından Diamond sertifikası aldı. Ertesi yıl, No Time to Die James Bond filmi için seslendirdiği aynı adlı tema şarkısı UK Singles Chart’ta zirveye yerleşti ve 2022’de “En İyi Özgün Şarkı” dalında Oscar kazandı.
Eilish’in ikinci stüdyo albümü Happier Than Ever (2021), birçok ülkede bir numara oldu. “My Future”, “Therefore I Am”, “Happier Than Ever” ve “Your Power” gibi tekliler, hem ABD’de hem Birleşik Krallık’ta ilk ona girmeyi başardı. 2023’te, Barbie filmi için Finneas ile birlikte yazıp seslendirdiği “What Was I Made For?” sanatçıya ikinci Oscar’ını kazandırdı ve UK Singles Chart’ta bir numara oldu. 2024’te yayımlanan üçüncü albümü Hit Me Hard and Soft, eleştirmenlerden övgü topladı; “Lunch” ve “Birds of a Feather” ABD listelerinde ilk beşe yükseldi ve “Birds of a Feather” Eilish’in Billboard Global 200’deki ilk bir numarası hâline geldi.
Eilish’in ödülleri neredeyse kariyerinin kendisi kadar dikkat çekicidir: iki Oscar, dokuz Grammy, dokuz American Music Awards, yirmi Guinness Dünya Rekoru, sekiz MTV Video Music Awards, dört Brit Awards ve iki Altın Küre. Grammy tarihinde tüm genel alan kategorilerini—Yılın Kaydı, Yılın Albümü, Yılın Şarkısı ve En İyi Yeni Sanatçı—aynı törende kazanan ikinci, bunu başaran ilk kadın ve en genç sanatçıdır. Ayrıca 21. yüzyılda doğmuş ilk Grammy ve Oscar sahibi, Oscar’ı iki kez kazanan en genç isimdir.
Time dergisi onu 2019’da ilk Time 100 Next listesine, 2021’de ise Time 100 listesine dahil etti. RIAA ve Billboard verilerine göre, Eilish dijital single satışları bakımından tüm zamanların en çok sertifikalı 26. sanatçısıdır ve 2010’ların en başarılı müzisyenlerinden biri kabul edilir. 2022’de BBC’nin 100 Women listesinde yer aldı. Eilish, kariyeri boyunca iklim krizi farkındalığı, kadınların üreme hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konularda aktif politik tutum sergileyen bir sanatçıdır.
Billie Eilish’in vokal aralığı soprano olarak sınıflandırılır. Vice yazarı Avery Stone onun sesini “uhrevi”; Rolling Stone eleştirmeni Maura Johnston ise “fısıltı tonunda” diye tanımlar. The New Yorker’dan Doreen St. Félix, Eilish’in zaman zaman “tizleşen, kırılgan bir tınıya kadar inceltebildiği, kısık ve sürüklenen bir sese” sahip olduğunu yazar. Eleştirmen Robert Christgau, Eilish’in hem müzikal hem ticari anlamda pop içinde konumlansa da “popun ne kadar şekilsiz bir hâl aldığını hatırlattığını” ifade eder; onun sopranosunu “vokal jimnastiklerine uygun olmayan ölçüde narin” bulur ve “ergen gotik kaygısının oyunbaz bir yorumu ile elektro doygun ilk albümünün geniş bir dinleyici kitlesini cezbettiğini” belirtir.
Eilish’in müziği, pop, alternatif, elektronik, dans, dark pop, electropop, emo pop, deneysel pop, goth-pop, indie pop, teen pop, alt-pop ve pop rock gibi geniş bir yelpazeye yayılır. Müzikolog Jessica Holmes, Eilish’in şarkılarının önemli bir bölümünün depresyon temalarını işlediğini vurgular.
Billie Eilish ve ağabeyi Finneas, şarkı yazımı sürecinde sürekli birlikte çalışır. Finneas, Eilish’in albümlerinin büyük kısmını besteler, düzenler, prodüktörlüğünü üstlenir ve sahne performanslarında da ona eşlik eder. İkili, “tamamen kurgu karakterler yaratmayı”, hikâye temelli şarkılar yazmayı sever; ancak pek çok parçanın çıkış noktası yine kendi deneyimleridir. Amaçları “ilginç, konuşma tonuna yakın” sözler üretmektir: “Çok derine inmeyen ama doğru ifade edildiğinde çok daha derin bir anlam kazanan şeyler söylemeye çalışıyoruz,” der Eilish.
Finneas, kardeşi için yazarken “onun bağlantı kuracağı, söylemekten keyif alacağı, sözlerinde kendini bulacağı şarkılar” üretmeyi hedeflediğini anlatır. Birlikte yazdıkları süreçte ise “Billie’nin anlatmak istediği hikâyeyi açığa çıkarmaya yardım ettiğini, onun fikirlerini dinlediğini ve anlatıyı Billie’nin sesine uygun bir dille kurmaya çalıştığını” söyler.
Eilish, 14 yaşından beri kendi müzik videolarını yönetmek istemiş fakat tecrübe eksikliği gerekçesiyle uzun süre bu fırsatı bulamamıştır. Nihayet 2019’da, “Xanny” için çektiği video ile yönetmenlik debut’unu gerçekleştirmiştir.
Billie Eilish, çocukluğunda The Beatles, Justin Bieber, Green Day, The 1975, Arctic Monkeys, Nine Inch Nails, Linkin Park ve Lana Del Rey gibi çok farklı türlerden sanatçılar dinleyerek büyüdü. YouTube’da Aurora’nın “Runaway” adlı şarkısına rastlamasının, müzik kariyeri peşine düşmesinde belirleyici bir an olduğunu sık sık vurgular. Buna karşın, hip hop’ın Eilish’in “favori türü” ve en büyük esin kaynağı olduğunu kendisi açıkça ifade etmiştir.
Eilish, The 1975’ın solisti Matty Healy’nin kendi üzerinde çok erken bir dönemde güçlü bir etki bıraktığını söyler: “Hayatta gittiğim ikinci konser onun konseriydi. Kim olduğumu, nasıl yazdığımı o kadar çok değiştirdi ki.” Bunun yanında Tyler, the Creator, Childish Gambino ve Avril Lavigne’i hem müzikal hem de stil açısından temel yönlendiricileri arasında sayar. Adele, Earl Sweatshirt, James Blake, Amy Winehouse, Spice Girls, Lorde, Marina, Britney Spears, Taylor Swift, Nicki Minaj, XXXTentacion ve Twenty One Pilots da Eilish’in geniş ilham haritasında yer alır.
Hayley Williams’a duyduğu saygıyı, Paramore’un “Misery Business” şarkısını birlikte sahnede söylemeye davet ederek göstermiş; Williams daha sonra Eilish ile “Happier Than Ever”ı da yorumlamıştır. Eilish, moda anlayışı üzerindeki en önemli etkiyi Rihanna’ya bağlar; Rihanna’nın bir ödül konuşmasında modayı “savunma mekanizması” olarak tanımladığını ve bundan derinden etkilendiğini belirtir. Ayrıca Damon Albarn’ın sanat ve müzik üretimine bakışını değiştirdiğini söyleyerek ona olan hayranlığını dile getirir.
Medya, Eilish’i sık sık Avril Lavigne, Lorde ve Lana Del Rey ile karşılaştırsa da Eilish, özellikle Del Rey benzetmelerine mesafelidir: “O kadın kariyeri boyunca kendi markasını kusursuz yarattı. Bu karşılaştırmaları duymak zorunda olmamalı,” der. Ariana Grande’nin Thank U, Next (2019) albümü ise Eilish’i müzik yapmayı sürdürme konusunda teşvik eden çağdaş ilham kaynaklarından biridir.
► Billie Eilish’i diğer pop yıldızlarından ayıran şey nedir?
Kendi kuşağının kaygılarını fısıltı vokaller, karanlık elektronik katmanlar ve ironik şarkı sözleriyle birleştirir. Müziği, yüksek dramatik patlamalar yerine içe doğru bükülen bir duygusallık taşır.
► Finneas’ın rolü ne kadar belirleyici?
Özellikle ilk iki albümde yaratıcı sürecin neredeyse tamamı ikilinin yatak odasında kurduğu küçük stüdyoda şekillenir. Bu “ev yapımı pop” estetiği, Billie’nin minimal ama yoğun atmosferini mümkün kılar.
► Şöhretle ilişkisi nasıl?
Genç yaşta gelen küresel ilgi onu hem kırılganlaştırmış hem de politikleştirmiştir. Röportajlarında sosyal medyanın toksik etkileri, beden algısı baskısı ve kadın sanatçıların maruz kaldığı cinsiyetçi denetimi açıkça dile getirir.
► Müzik videoları neden bu kadar dikkat çekiyor?
Gotik imgeler, beden-mekan ilişkisi, kabus estetiği ve performatif soğukkanlılık, onun görsel dünyasının temelidir. Sinematografik videoları, müziğinin duygusal ağırlığını görsel bir dile çevirir.
► Billie Eilish sürdürülebilirlik konusunda neden bu kadar aktif?
Hem turnelerinde hem de moda tasarımlarında çevre dostu materyaller kullanmaya özen gösterir. İklim aktivizmini Z kuşağı kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görür.
James Bond için seslendirdiği “No Time to Die” ile Oscar kazanan en genç sanatçı oldu. Moda dünyasında da oversize siluetleri, cinsiyetsiz giyim tarzı ve değişken imaj estetiğiyle etkili bir figürdür. Dizilerde, filmlerde ve sosyal medya kültüründe Eilish estetiği; pastel melankoli, karanlık mizah ve kırılgan gücün karışımı olarak kabul edilir.
Billie Eilish, pop müziği büyük sahne gösterilerinden çekip bireyin iç odasına taşıyan nadir figürlerden biridir. Karanlıkla ışık arasında salınan müziği, çağının kaygılarıyla uyumlu bir duyarlılık kurar. Hem bir ses hem de bir atmosfer yaratıcısı olarak, çağdaş popun dönüşümünde belirleyici bir rol oynamaktadır.