Uluslararası Emmy’lerde küresel televizyonun yükselişi: Farklı ülkeler ödülleri topladı

2025 Uluslararası Emmy Ödülleri’nde dokuz ülkeden yapımlar ödül kazandı; global TV üretimi, yerel bağlamlarıyla uluslararası başarıya ulaştı.

  • ü
  • 27 Kasım 2025
  • ü
  • Yaşam

İngiliz yapımcı Anya Wilson ve İngiliz yönetici yapımcı Kenton Allen, 53. Uluslararası Emmy Ödülleri Galası'nda “Ludwig” ile Komedi dalında ödülün ardından basın odasında poz veriyorlar. (Fotoğraf: Leonardo MUNOZ / AFP)

Televizyon dünyasının küresel dönüşümünü öne çıkaran 53. Uluslararası Emmy Ödülleri, New York’ta düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Kelly Ripa ve Mark Consuelos’un sunduğu gece, 26 ülkeden televizyon yaratıcılarını bir araya getirerek drama, belgesel, güncel gelişmeler, çocuk programları ve dijital formatlar dahil olmak üzere uluslararası hikâye anlatımının kapsamını ve iddiasını gözler önüne serdi.

The Express Tribuneün aktardığı habere göre; gecenin en dikkat çekici başarılarından biri Birleşik Krallık’a aitti. Dame Jilly Cooper’ın 1988 tarihli romanından uyarlanan Rivals, En İyi Drama Dizisi ödülünü kazandı. David Tennant, Danny Dyer ve Emily Atack’ın rol aldığı Disney+ yapımı dizi, kurgusal Rutshire bölgesindeki politik ve kişisel çekişmeleri merkeze alıyor. Dizinin başarısı, yeni oyuncu eklemeleriyle birlikte ikinci sezon hazırlıkları sürerken küresel ölçekte gördüğü ilginin de altını çiziyor. Birleşik Krallık’ın bir diğer büyük ödülü ise En İyi Komedi dalında gelen Ludwig oldu. Anna Maxwell-Martin ve David Mitchell’ın başrollerini paylaştığı yapım, ikiz kardeşlerin bir aile kayboluşu üzerinden çözülmeye başlayan yaşamlarını gizem ve absürt mizahla harmanlıyor.

Rivals

Maxwell-Martin için gece ayrıca özel bir başarıya sahne oldu. Oyuncu, ITV’nin gerçek suç dizisi Until I Kill You ile En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Dizi, Delia Balmer’ın bir seri katille olan ilişkisinin anlatıldığı otobiyografisinden uyarlanmıştı.

Ludwig


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

İspanya da törenden güçlü bir performansla ayrıldı. Yo, Adicto dizisindeki bağımlılıkla mücadele eden bir adamı canlandıran Oriol Pla, En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü. Ülkenin bir diğer başarısı, En İyi Spor Belgeseli ödülünü kazanan #SeAcabó ile geldi.

En İyi Telenovela

Türkiye de bu yıl dikkat çeken ülkeler arasındaydı. Türk yapımı Deha (The Good and The Bad), Uluslararası Emmy Ödülleri’nde “En İyi Telenovela” (Pembe Dizi) kategorisinde ödüle layık görüldü.

Madd Entertainment ve Ay Yapım tarafından hayata geçirilen Deha, En İyi Telenovela ödülünü kazanarak yerli dizilerin uluslararası format pazarındaki güçlü konumunu bir kez daha teyit etti.

Brezilya cephesinde ise ülkenin medya devi Grupo Globo’nun Yönetim Kurulu Başkanı ve Başkanı João Roberto Marinho, bağımsız gazeteciliğin ve kültürel programcılığın güçlendirilmesine yönelik liderliği nedeniyle Directorate Award ile onurlandırıldı. Founders Award ise, 24, Glee, Grey’s Anatomy ve Homeland gibi pek çok uluslararası başarıya imza atan Disney Entertainment eş başkanı Dana Walden’a verildi. Bu ödül, küresel televizyon üzerindeki onlarca yıllık etkisini taçlandırdı.

Gecenin en çarpıcı anlarından biri, Gazze üzerine hazırlanan iki belgeselin kazanımları oldu. Bu, çatışmanın ilk kez bu denli belirgin şekilde kurgudışı kategorilerde temsil edilmesini sağladı. Birleşik Krallık yapımı Channel 4 belgeseli Dispatches: Kill Zone – Inside Gaza, İsrail’in askeri operasyonlarından etkilenen Filistinli sivillere odaklanan çalışmasıyla En İyi Güncel Gelişmeler ödülünü kazandı. Katar yapımı Gaza, Search for Life ise bölgedeki insani krizi doğrudan sahadan aktaran haberciliğiyle haber kategorisinde ödüle uzandı. Bu iki başarı, derinlikli araştırmacı gazeteciliğe yönelik küresel ilgiyi ve Emmy Ödülleri’nin siyasi açıdan hassas yapımları onurlandırma isteğini vurguladı.

Queer Çiftinin Hikâyesi

Birleşik Krallık’ın güçlü performansı diğer kategorilerde de sürdü. BBC Two’nun Hell Jumper belgeseli, Ukrayna’daki gönüllülerin ön saflardaki deneyimlerini aktaran anlatımıyla En İyi Belgesel ödülünü aldı. BBC yapımı Lost Boys & Fairies, evlat edinme sürecindeki bir queer çiftin hikâyesini konu alan yapısıyla En İyi TV Filmi/Minidizi ödülüne layık görüldü.

Apple TV yapımı Fallen, rehabilitasyon sürecine uyum sağlamaya çalışan bir gencin hikâyesiyle En İyi Çocuk Canlı Aksiyon ödülünü kazandı. Birleşik Krallık ekibi tarafından hazırlanan The Gangs of Haiti ise haber kategorisinde adaylar arasındaydı.

Çocuk animasyonu ödülü, dünya çapında ailelerin beğenisini kazanan Avustralya yapımı Bluey’ye gitti. Danimarka yapımı Shaolin Heroes, sıradan yaşamlarını bırakarak dövüş sanatları eğitimi alan yarışmacıları konu alan sıra dışı formatıyla En İyi Non-Scripted Entertainment ödülünü kazandı.

Almanya’nın Auf Fritzis Spuren – Wie war das so in der DDR? adlı yapımı, eski Doğu Almanya’daki yaşamı genç seyircilere aktaran içeriğiyle Çocuk Belgeseli ve Eğlence kategorisinde ödül aldı.

Kanada’nın La Médiatrice dizisi, çatışma çözümü üzerine kurulu sıkı örülmüş anlatımıyla En İyi Kısa Dizi ödülünü kazandı. Japonya yapımı Ryuichi Sakamoto: Last Days, ünlü müzisyenin son aylarını konu alan çalışmasıyla En İyi Sanat Programı ödülüne layık görüldü.

Törene yüksek beklentilerle katılan Hindistan ise bu yıl ödül kazanamadı. Amar Singh Chamkila filmi iki dalda, aralarında Diljit Dosanjh’ın adaylığının da bulunduğu kategorilerde yarıştı ancak her iki adaylık da sonuçsuz kaldı. Bu durum, kategorilerdeki yoğun rekabetin bir göstergesi olarak değerlendirildi.

Uluslararası Akademi Başkanı ve CEO’su Bruce L. Paisner, kazananların çeşitliliğinin küresel belirsizlik döneminde bile televizyonun kültürler ve sınırlar arasında bağ kurma gücünü koruduğunu söyledi. Paisner’ın sözleri, gecenin genel temasını özetliyordu: Dil ya da coğrafya ne olursa olsun, güçlü anlatılar uluslararası televizyonun değişen manzarasını belirlemeye devam ediyor.

Emmy Ödüllerinde Türkiye

Türkiye, Uluslararası Emmy Ödülleri’nde son on yılda giderek artan bir görünürlüğe sahip oldu. Özellikle 2010’lardan itibaren küresel pazarlarda hızla yayılan Türk dizileri, Latin Amerika’dan Orta Doğu’ya, Balkanlar’dan Güney Asya’ya geniş bir coğrafyada izleyici kitlesi oluşturarak ülkeyi uluslararası yapım endüstrisinin önemli aktörlerinden biri hâline getirdi. Bu ivme, Emmy sahnesine de yansıdı.

Türkiye, Uluslararası Emmy Ödülleri’ndeki ilk ödülüne 2017’ye Ay Yapım imzalı Kara Sevda dizisi ile elde etti. Burak Özçivit, Neslihan Atagül ve Kaan Urgancıoğlu’nun başrollerde yer adlığı dizi “En İyi Telenovela” ödülünü kazanarak Türkiye’nin bu kategorideki ilk birinciliğine imza attı.

2019’da ise Ay Yapım imzalı Şahsiyet dizisindeki performansıyla Haluk Bilginer “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazanarak büyük bir başarı elde etti.

2023 yılında yine başrollerini Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu’nun paylaştığı Ay Yapım imzalı Yargı (Family Secrets), “En İyi Telenovela” ödülünü kazanarak Türkiye’den bu dalda ödül kazanan ikinci dizi oldu. Ertesi yıl Aldatmak ve Terzi (The Tailor) gibi yapımlar çeşitli dallarda adaylık elde etse de ödüle uzanamadılar. Ancak bu adaylıklar Türk içeriklerinin dramatik yoğunluğu ve üretim kalitesi açısından uluslararası toplumun dikkatini çektiğini gösterdi.

2025 yılı ise Türkiye’nin Emmy sahnesindeki konumunu daha da sağlamlaştırdı. Madd Entertainment yapımı Deha (The Good and The Bad), “En İyi Telenovela” ödülünü kazanarak Türkiye’nin bu kategorideki güçlü varlığını perçinledi. Türk yapımlarının telenovela kategorisinde üst üste ödüle uzanması, uluslararası senaryo formatı pazarında ülkenin ne kadar belirleyici bir rol üstlendiğini ortaya koyuyor.

Bugün Türk dizileri yalnızca satış rakamlarıyla değil; tematik çeşitliliği, karakter odaklı dramatik anlatımı ve yüksek prodüksiyon değerleriyle de Emmy jürisinin radarında. Türk içeriklerinin farklı kategorilerde adaylık elde etmesi ve ödüle uzanması, yerli sektörün küresel televizyon ekosistemindeki yükselişinin en görünür işaretlerinden biri hâline geliyor.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER