Laetitia Vançon: Yavaşlamayı, bakmayı ve anlamayı hatırlatıyor

Laetitia Vançon sürekli yer değiştirme hali, onda “yer” ve “aidiyet” kavramlarına karşı derin bir duyarlılık geliştirdi.

Fotoğraf: Laetitia Vançon

Fotoğraf dünyasına geleneksel olmayan yollardan giren ve günümüzdeki sanatsal çalışmalara önemli katkılarda bulunmayı başaran fotoğrafçılardan biri de Laetitia Vançon. Fotoğrafçı, özellikle New York Times’da yayımlanan işleriyle ünlü. Vançon aslında bir kimya mühendisi. Ama sonrasında kendisine yeni bir yol çiziyor ve fotoğrafı seçiyor. Onun bu hikayesi, rüyalarının peşinden gitme cesaretini gösterecek pek çok kişiye ilham olmalı. Ve aslında hayatın her zaman bize pek çok başka olasılıklar da sunduğunu bir kez daha hatırlatmalı.

Şu an Münih’te yaşayan Laetitia Vançon, aslen Fransa kökenli. The New York Times, National Geographic ve Vanity Fair gibi saygın uluslararası yayınlarda yer alan çalışmaları, belgesel ve haber fotoğrafçılığı alanında güçlü bir yankı uyandırdı. Fotoğraf dünyasına geleneksel olmayan bir yoldan girmiş olması, onun hikâye anlatımını daha kişisel, daha düşünceli ve insani bir derinlikle besledi.

Babası Fransız Hava Kuvvetleri’nde görevliydi ve bu nedenle çocukluğu boyunca ailesiyle birlikte birçok farklı yerlere taşındı. Bu sürekli yer değiştirme hali, onda “yer” ve “aidiyet” kavramlarına karşı derin bir duyarlılık geliştirdi.

Lise sonrası kimya mühendisliği eğitimi aldı ve bir süre bu alanda çalıştı. Ancak ilerleyen yıllarda yaptığı işin kendisine anlam katmadığını fark etti ve hayatında yeni bir yön arayışına girdi. Avustralya ve Güneydoğu Asya’ya yaptığı bir seyahat sırasında fotoğraf makinesiyle kurduğu bağ, hayatının dönüm noktası oldu. Daha sonra Danimarka’daki Danish School of Photojournalism (Aarhus) okulunda fotoğrafçılık eğitimi aldı.

Bu geçiş – bilimden sanata, endüstriden insan hikâyelerine – onun fotoğraflarına hem gözlemsel bir titizlik hem de duygusal bir derinlik kazandırdı. Uzun soluklu belgesel projelere odaklandı. 2017 yılında “The Other Battlefields” adlı serisiyle Life Framer ödüllerinde ikinci oldu. 2023 yılında ise “Tribute to Odesa” projesiyle Leica Oskar Barnack Award finalistleri arasına girdi. Eserleri Fransa’daki La Gacilly Fotoğraf Festivali, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Xposure Festival ve Avrupa’daki çeşitli galerilerde sergilendi.

Fotoğraf: Laetitia Vançon

Vançon, en bilinen projelerinden biri olan At The End Of The Day’de İskoçya’nın kuzeybatısındaki Hebrid Adaları’nda yaşayan gençleri konu aldı. Amacı, kartpostallardaki pastoral manzaranın ardındaki gerçekliği göstermekti. Gençlerin umutlarını, kararsızlıklarını, yerleşik geleneklerle modern dünya arasındaki çatışmalarını samimi portrelerle anlattı.

“My Home, My Prison” – Arnavutluk onun dikkat çeken diğer işlerinden biri.  Bu serisinde, Arnavutluk’taki kan davası (vendetta) kültürünü konu aldı. Onur ve intikam yasaları yüzünden evlerinden çıkamadan yıllarca yaşamak zorunda kalan aileleri fotoğrafladı.

Vançon, bu ailelere tek kullanımlık fotoğraf makineleri vererek onların kendi bakış açılarını yansıtmalarına izin verdi. Bu yöntem, belgesel fotoğrafın etik sınırlarını genişleten katılımcı bir yaklaşım ortaya koydu.

Laetitia Vançon, kimya mühendisliğinden fotoğrafın insan merkezli dünyasına geçerek, çağdaş belgesel fotoğrafçılığa yeni bir duyarlılık kazandırdı. Onun çalışmaları, hem bireyin, hem de toplumun hikâyesini içten bir dille anlattı

“At The End Of The Day” ve “Tribute to Odesa” gibi projeleriyle fotoğrafın sadece belge değil, anlama ve empati kurma aracı olduğunu kanıtladı. Günümüzün hızlı, yüzeysel görsel dünyasında bize yavaşlamayı, bakmayı ve anlamayı hatırlattı.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER