DEM Parti Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Köln'de konuştu. (Fotoğraflar: Selahattin Sevi)
Almanya’nın Köln kentinde bu yıl altıncısı düzenlenen Dayanışma Festivali’nde Türkiye’deki hak ihlalleri, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırılar ve yeni çözüm süreci gündeme taşındı. Cumartesi günü (8 Kasım) yapılan panele DEM Parti Milletvekili ve avukat Dilan Kunt Ayan, gazeteciler Alin Ozinian ve Yusuf Karadaş, hukukçu Ümit Altaş ile siyasetçi, yazar ve belgesel yönetmeni Kadir Akın konuşmacı olarak katıldı.
Gazeteci Elmas Topçu’nun moderatörlüğünü yaptığı panelde konuşan DEM Parti Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Dilan Kunt Ayan, Türkiye’de son bir yıldır devam eden “yeni çözüm süreci”, Selahattin Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı ve TBMM çözüm komisyonunun çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Yapılan anketlere göre toplumun yüzde 65-70’inin yeni sürece yaklaşımının olumlu olduğunu kaydeden Dilan Kunt Ayan, İYİ Parti hariç tüm siyasi partilerin katılımıyla bir meclis komisyonu kurulmasını önemli bir adım olarak gördüklerini kaydetti.
Çatışmalı dönemlerde yaşamını yitiren asker ve gerilla ailelerini dinlediğini, bunun önemli olduğunu vurgulayan Ayan, komisyonun Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmesini beklediklerini kaydetti. DEM Parti’nin, Öcalan’ın sürecin ana mimarı ve muhatabı görmesi nedeniyle bu ziyareti her fırsatta dile getirdiğini belirten Ayan, ziyaretin “teknik sebeplerle” ertelenmesini ise, bir krizden ziyade sürecin hassasiyetine bağladı.
Sürecin ana muhatabının PKK lideri Abdullah Öcalan olduğunu, onun özgür ve eşit koşullarda bu süreci yürütebilmesi için koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini kaydeden DEM Partili Dilan Kunt Ayan, beklentilerini ise şöyle sıraladı: “Başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere Kobani Davası tutuklularının, siyasetçilerin, gazetecilerin ve politik tutsakların derhal serbest bırakılması. Kürt sorununun demokratik çözümlerinin önündeki engel yasaların düzenlenmesi. Silah bırakan gerillaların topluma yeniden entegrasyonu için demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması. Diasporadaki kişilerin geri dönüşüyle ilgili düzenlemelerin yapılması.”
Yeni çözüm sürecine yönelik kaygılarını dile getiren Evrensel Gazetesi yazarı Yusuf Karadaş, bu sürecin gerçek bir demokratikleşme değil, iktidarın kendi çıkarları doğrultusunda bir manevrası olduğunu düşündüğünü belirterek, iktidarın amacınının Kürtleri yanına çekerek muhalefeti, özellikle de CHP’yi bölme hedefinin olduğunu söyledi.
Erdoğan’ın anayasayı değiştirerek iktidarını pekiştirme isteğinde olduğunu vurgulayan Karadaş, yapılanları yerel seçimlerde kaybedilen büyükşehirlerin ardından iktidarın iç siyaseti dizayn etme çabası olarak değerlendirdi.
Karadaş ayrıca, Demirtaş’ın AİHM kararına rağmen cezaevinde tutulmasını ve Öcalan’la görüşmenin pazarlık konusu yapılması sürecin samimiyetini sorgulattığını vurguladı.
Gazeteci ve yazar Alin Ozinian, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye içindeki baskılara ve hak ihlallerine rağmen uluslararası arenada arabulucu bir lider görüntüsü vermesi konusundaki çelişki hakkında konuştu. Ozinian, Erdoğan’ın “esnek” olarak nitelendirilen “ilkesiz” siyaseti sayesinde 80 milyonluk bir ülkeyi kontrol edebilir hale gelmesinin, başta ABD ve Rusya gibi büyük güçler için konforlu bir durum olduğunu vurguladı. Türkiye’nin jeopolitik öneminin hala büyük olduğunu kaydeden Ozinian, küresel siyasette insan haklarının öneminin azaldığı, pragmatik çıkarların öne çıktığı bir döneme girildiğini öne sürdü.
Yeni barış sürecini desteklediğini belirten Alin Ozinian, Kürtlerin müzakere dışında pek seçeneği olmadığını, mevcut iktidarla buradan gerçek bir “barış ve demokrasi” çıkmayacağı, ancak “çatışmasızlık” ve bazı tutukluların serbest kalması gibi sonuçların gelebileceğini öngördüğünü söyledi.
Ozinian, Kürtlerin taleplerinin çoğunun anayasal olduğu, “kardeşlik” veya “halay çekme” beklentiler yerine hak ve hukukun teslim edilmesi gerektiği belirtti.
Gazeteci ve analist Alin Ozinian, Türkiye’de hukuk, eşitlik ve toplumsal adalet konularında “samimi bir yüzleşme” ihtiyacına dikkat çekti. Ozinian, sadece devletin ya da iktidarın değil, toplumun farklı kesimlerinin de kendi tutumlarını sorgulaması gerektiğini belirtti.
Ozinian, “Gerçekten herkes hukuk istiyor mu Türkiye’de?” sorusunu yönelterek, hukukun yalnızca belirli gruplar mağdur olduğunda hatırlanmasının ciddi bir sorun olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin geçmişindeki 6-7 Eylül olayları ve Varlık Vergisi gibi örnekleri hatırlatan Ozinian, toplumun farklı dönemlerde farklı mağduriyetleri görmezden geldiğini söyledi. CHP tabanındaki bazı kesimlerin Kürtlere yönelik kayyum uygulamalarını normalleştirdiğini, ancak benzer bir durumla karşılaşınca tepki gösterdiğini dile getirdi.
Konuşmasında Gülen cemaatine de değinen Ozinian, cemaat tabanında mağdur kadınlar ve çocuklar bulunduğunu vurguladı, “Kadın dayanışmasından bahsediyorsak, bu kadınları da görmezden gelemeyiz. İnsan hakları seçici olamaz,” ifadelerini kullandı.
Avukat Ümit Altaş da, Türkiye’de hukukun olmamasının tarihsel olduğunu ve devletin muhalifleri her zaman ezdiğini kaydetti. Takrir-i Sükûn Kanunu (1923), Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılması, Tunceli Kanunu, 1960, 1971, 1980 darbeleriyle gelen sıkıyönetim ve olağanüstü hal mahkemeleri sayan Altaş, yıllardır sıradan mahkeme süreçleri yerine sürekli olağanüstü mahkemelerin devreye girdiğini ve bir. hukuk geleneği oluşmadığını öne sürdü.
Panelde Kadir Akın, mevcut süreçte, Bahçeli’nin DEM Parti ziyaretinden 13 ay sonra hâlâ somut bir adım atılmadığının altını çizerek, iktidarın amacının toplumsal muhalefeti (özellikle DEM ve CHP arasını) bölme ve 2027 seçimleri veya erken seçimler için kendine avantaj sağlama hesabı olduğunu düşündüğünü belirtti.
Kadir Akın, AKP’nin ve MHP’nin Türkiye’de faşizmi kurumsallaştırmaya çalıştıklarını iddia ederek, 15 Temmuz sonrası çıkarılan kararnamelerle şiddet uygulayanlara cezasızlık getirilmesini örnek gösterdi.
Öte yandan, soruları yanıtlayan DEM Partili Dilan Kunt Ayan, DEM Partinin, ne CHP’nin ne de AKP’nin “kuyruğuna takılan” bir parti olmadığını, hem CHP’ye hem de sosyalist yapılara ve basına yönelik baskılara sessiz kalmayacaklarını belirtti. Binlerce HDP fikriyatına sahip insan hala cezaevinde olduğunu hatırlatan Ayan, müzakere ve mücadeleyi birlikte yürüttüklerini söyledi.

Dilan Kunt Ayan, “Olmazlar” koymadan, süreci daha iyi nasıl ilerletebileceklerini tartışmaları gerektiğini vurguladı.
DEM Parti’nin tüm tutukluların (cemaat mensupları dahil) insani koşullarda kalması, işkence ve kötü muameleye maruz kalmaması için amasız fakatsız mücadele ettiğini vurgulayan Ayan, Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasına dair artan beklentiler ve hükümetin değişen söylemleri hakkında şunları söyledi:
“Net bir takvim ya da bilgi olmadığı, hukuken serbest bırakılması gerektiği belirtiliyor. Öcalan ile Demirtaş arasında bir ayrım veya mesafe olduğu iddialarının yalan olduğu, her ikisinin de süreci desteklediği ifade ediliyor.
Almanya’nın Köln kentinde insan hakları mücadelesi yürüten Dayanışmanın Sesi Derneği (Stimmen der Solidarität) tarafından 7–11 Kasım 2025 tarihleri arasında 6. Dayanışma Festivali düzenleniyor. Festival, başta Köln Belediyesi, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Kültür Bakanlığı ve Almanya Federal Eğitim, Aile, Yaşlı, Kadın ve Gençlik Bakanlığı (BMBFSFJ) olmak üzere; Willi-Eichler Akademisi, Friedensbildungswerk ve Rosa-Luxemburg Vakfının desteğiyle gerçekleştiriliyor. Etkinlikler ise Köln’deki Kulturbunker, Bürgerzentrum Ehrenfeld, Buchsalon Ehrenfeld ve Filmhaus Sineması iş birliğiyle yapılıyor.
Festival, farklı ülkelerden gelen konuklarla, paneller, sergiler, konserler, okuma etkinlikleri ve tiyatro gösterileriyle dolu zengin bir program sunuyor. Açılış, 7 Kasım Cuma akşamı Devrim Kavallı & Kadıköyband ve müzik grubu Üryan’ın sahne alacağı konserle Kulturbunker’de yapıldı. Hafta sonu programı Bürgerzentrum Ehrenfeld’de devam ediyor. Susma Platformu, Görülmüştür Kolektifi ve Redfotoğraf İnisiyatifi tarafından hazırlanan “Sus-ma: İçeride Dışarıda Sansür ve Otosansür” adlı fotoğraf sergisi açılacak ve küratörlüğünü üstlenen insan hakları aktivisti Adil Okay katıldı.

Festival boyunca üç ayrı panel düzenleniyor. İlk panelde Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü ile insan hakları ihlalleri tartışılacak. Konuklar arasında gazeteciler Alin Ozinian, ve Yusuf Karadaş, yazar ve belgesel yönetmeni Kadir Akın, hukukçu Ümit Altaş, DEM Partisi milletvekili ve avukat Dilan Kunt, Bochum’dan avukat Heike Geisweid, ayrıca Almanya’dan siyasetçiler Gönül Eğlence (MdL) ve Lea Reisner (MdB) yer aldı. İkinci panelde Almanya’da yoğun tartışmalara yol açan iltica yasası ele alındı.
Pazar günü gerçekleşecek üçüncü panelde doğrudan mağdurlar söz alıyor: Uzun yıllar cezaevinde kalan gazeteciler Nedim Türfent, Özgür Sevinç Şimşek ve İsminaz Temel, ayrıca yerel siyasetçi Zizik Şahbaz, insan hakları aktivisti Adil Okay ve dernek yönetiminden Hamide Akbayir deneyimlerini paylaşıyor.
Hafta sonunun edebiyat ve tiyatro bölümü de dikkat çekici: yazar Gül Güzel bir okuma gerçekleştirecek, ardından ise tek kişilik oyun “Uzağa Bakamamak” (Nicht in die Ferne schauen) sahnelenecek. Oyunda Tülin Şahin Okay, hapishanelerden gelen yüzlerce mektuptan yola çıkarak politik tutsakların yaşadıklarını sahneye taşıyacak.
Festival, 10 Kasım’da yazar Yavuz Ekinci’nin Buchsalon Ehrenfeld’deki yeni kitabını, Çiler Fırtına’nın moderatörlüğünde tanıtacağı bir okuma etkinliği ile devam edecek. 11 Kasım’da ise final etkinliği olarak yönetmen ve yazar Kadir Akın’ın “Red” adlı belgeseli Filmhaus Köln’de gösterilecek. Gösterim sonrası Akın ile bir söyleşi de gerçekleşecek. Film, Osmanlı İmparatorluğu’nda 1915’te idam edilen Paramaz ve 19 yoldaşının hikâyesini konu alıyor.
Festival hem Türkiye’deki insan hakları ihlallerine dikkat çekmeyi hem de farklı toplumsal grupları bir araya getirip uluslararası dayanışmayı güçlendirmeyi amaçlıyor.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
