Bir halkın hikâyesini rock, blues ve caz ritimleriyle anlatmak mümkün müdür?
Geleneksel Kürt ezgilerini Batı müziğiyle harmanlayan Ciwan Haco, hem politik hem estetik açıdan “yeni bir Kürt müziği”nin öncüsü kabul edilir.
Ciwan Haco (d. 17 Ağustos 1957, Tirbespî – Suriye), Kürt müzisyen, besteci ve söz yazarıdır.
Haco, Kürt müziğine modern enstrümantasyon ve çok sesli düzenlemeler kazandırarak, geleneksel formların ötesine geçmiştir.
Eserlerinde hem dengbêj geleneğinden hem de Batı rock, caz ve blues tarzlarından esinlenir.
Şarkılarında aşk, göç, direniş, özgürlük ve kimlik gibi temalar öne çıkar.
Lise öğrenimini Kamışlı’da tamamladıktan sonra Almanya’ya yerleşen sanatçı, uzun yıllar orada yaşadı.
1970’lerden itibaren Avrupa’da Kürt diasporasının kültürel belleğini taşıyan en önemli müzisyenlerden biri oldu.
Kürtçe söylemenin yasak olduğu yıllarda çıkardığı albümler, hem politik bir eylem hem de estetik bir devrim niteliğindeydi.
Ciwan Haco’nun sanat yaşamı, Kürt müziğini geleneksel formdan çıkararak evrensel bir dile taşıyan uzun bir dönüşüm süreci olarak okunabilir. İlk dönem albümleri Emina ve Pêşmerge’de halk müziği geleneğine bağlı kalmış, dengbêjlik mirasını güçlü bir vokal yorumu ve yerel ezgilerle harmanlamıştır. Ancak sonraki yıllarda özellikle Gula Sor albümüyle birlikte Haco, müziğinde folk-rock, folk-caz ve etno-caz unsurlarını öne çıkararak Kürt müziğine modern bir ses kazandırmıştır.
Norveç, İsveç ve Almanya’da gerçekleştirdiği kayıt çalışmalarında, Stein Bull-Hansen, Paolo Vinaccia, Udo Herbst, Audun Erlien ve Knut Reiersrud gibi Avrupa caz ve rock sahnesinin önemli isimleriyle işbirliği yapmıştır. Bu müzisyenlerle birlikte ürettiği albümler, teknik kalitesi, özgün düzenlemeleri ve çok kültürlü müzikal yapısıyla Kürt müziğinde yeni bir ufuk açmıştır.
2000’li yılların başında popa daha yakın bir çizgiye yönelen Haco, bu dönemde özellikle genç kuşak dinleyiciler arasında geniş bir hayran kitlesi edinmiştir. Bununla birlikte, Diyarbekîr, Pêşmerge, Girtiyên Azadiyê ve Gula Sor albümleri hâlâ onun sanatsal doruğunu temsil eder.
2003 yılında Batman’da verdiği ve yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı konser, hem müzikal hem sembolik olarak Kürt müziği tarihinde bir dönüm noktası olmuştur; Haco’nun sesi, uzun yıllar yasaklı bir dilin kitlesel sahnede yeniden yankı bulmasının simgesine dönüşmüştür.
2012’de Hülya Avşar’la birlikte kaydettiği “Esmer” adlı düet, Haco’nun müziğinde hem estetik hem de kültürel sınırların aşılabileceğini gösteren deneysel bir çalışmadır. Bu parça, Haco’nun sanatını yalnız bir kimliğin değil, farklı kültürlerin buluşma alanı hâline getirme arzusunun da göstergesidir.
Ciwan Haco’nun sanatı, yalnızca müzikle sınırlı kalmamış; sinema alanında da derin izler bırakmıştır. Şarkılarındaki dramatik yapı, görsel anlatıya yatkın bir estetiğe sahip olduğundan, Haco’nun müziği birçok filmde “duygusal omurga” işlevi görür.
2007 tarihli Dol filminde hem başrol oyuncusu olarak yer almış hem de müziklerini bestelemiştir. Hiner Saleem yönetiminde çekilen film, savaş, kayıp ve kimlik temaları etrafında döner. Haco’nun besteleri, bu öykünün hem sessiz acısını hem de direniş duygusunu taşıyan ana unsurlardan biridir.
2012 yapımı E: Xile için bestelediği parçalar, sürgün ve aidiyet temalarını yansıtan modern etnik tınılar taşır. Aynı yıl, Chaplin of the Mountains (2013) filminde yer alan müzikleriyle, sessiz sinemanın insani tonlarını Kürt coğrafyasının dramatik atmosferiyle buluşturur. 2017 tarihli Sîrusta Gerîla filminde de besteleriyle yer almış; bu kez daha politik, daha sert ve ritmik bir üslup benimsemiştir.
Haco’nun “1001 Apples” adlı belgesele katkısı ise onun müziğinin evrensel anlatım gücünü bir kez daha kanıtlar. Bu yapımda kullanılan parçası, hem nostaljik hem umut dolu bir ruh taşır; tıpkı sanatçının tüm kariyerinde olduğu gibi, geçmişin acısını geleceğe taşıyan bir tını gibidir.
Bu filmler aracılığıyla Ciwan Haco, yalnız bir müzisyen değil, aynı zamanda sinemanın duygusal dilini şekillendiren bir anlatıcıya dönüşmüştür.
Ciwan Haco, müziğe başladığında ailesinin desteğini görmemiştir; çünkü o dönemde müzik, toplumun alt sınıflarına ait bir uğraş olarak görülüyordu. Ancak bu önyargıyı kırarak 14 yaşında ilk albümünü yayımladı ve 17 yaşında geniş bir dinleyici kitlesi önünde ilk konserini verdi.
Haco, Kürt müziğinde modernleşmenin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Geleneksel halk ezgilerini Batı müziğinin unsurlarıyla — pop, rock, blues ve caz — harmanlayan ilk sanatçılardan biridir. Bu sentez, hem Kürt kimliğini evrensel bir müzikal dile taşımış hem de diaspora kuşaklarına kendilerini ifade etme alanı açmıştır.
2003 yılında Batman’da gerçekleştirdiği ve 200 bini aşkın kişinin katıldığı konser, yalnız müzikal değil, toplumsal anlamda da bir dönüm noktasıydı. Bu konser, Kürt müziğinin yasaklı yıllardan sonra kitlesel bir coşkuya dönüşmesinin sembolü oldu.
Haco’nun şarkı sözleri çoğunlukla sade ve tekrarlayıcı bir yapı taşır; bu bilinçli bir tercihtir. Temel izleği “aşk” olan bu şarkılar, sevginin farklı halleri — özlem, kayıp, sadakat ve teslimiyet — etrafında çeşitlenir. Off (2006) albümündeki “Li hêviya te” (Seni Beklerken) adlı parça, hem Kürtçe hem Fransızca vokalleriyle bu çokdilli ve çokkültürlü anlayışın tipik bir örneğidir.
Tıpkı Şivan Perwer gibi, Haco da kimi zaman Cegerxwîn ve Qedrîcan gibi önemli Kürt şairlerinin dizelerini müziğine taşımıştır. Ayrıca Mehmed Uzun’un romanı Destana Egîdekî’yi albüm formatında seslendirmiştir; bu, edebiyat ve müzik arasındaki etkileşimin en özgün örneklerinden biridir.
Haco’nun müziği, hem Kürt coğrafyasındaki dinleyiciler hem de Avrupa’daki diaspora toplulukları arasında büyük yankı bulmuştur. Avrupa’nın birçok kentinde konserler vermiş, bu sayede Kürt müziğini Batı sahnelerine taşıyan en tanınmış isimlerden biri hâline gelmiştir.
Müziğinin evrensel yönü, sadece bir kültürün sesi olmasında değil, insana dair duyguların yalın ama güçlü anlatımında yatar — tıpkı Haco’nun sahnedeki duruşu gibi, gösterişsiz ama derinlikli.
► Ciwan Haco’nun müziği neden özgün kabul edilir?
Çünkü o, Kürt halk ezgilerini Batı armonisiyle sentezleyerek Kürt müziğini küresel bir dille ifade etmiştir.
► Haco’nun şarkılarında en çok hangi temalar işlenir?
Aşk, sürgün, özgürlük, kimlik ve ulusal hafıza temaları sıkça yer alır.
► Hangi dillerde şarkı söyler?
Ağırlıklı olarak Kürtçe söylese de, bazı eserlerinde Arapça, Türkçe ve Almanca dizelere de yer verir.
► Batman konseri neden önemlidir?
2003’teki Batman konseri, uzun süre yasaklı sayılan Kürt müziğinin kitlesel olarak sahneye taşındığı ilk büyük etkinliktir.
► Haco’nun politik kimliği nasıl tanımlanır?
Doğrudan parti siyasetine angaje olmamış, ancak müziğiyle “kültürel direnişin sesi” olmuştur.
Emîna Emîna (1970 – Kamışlı / Suriye)
Ciwan Haco’nun ilk kayıt deneyimi olan bu albüm, sade bağlama eşliğinde seslendirilmiş halk ezgilerinden oluşur. Geleneksel dengbêj söyleyiş biçiminin genç bir yorumcusunun sesiyle yeniden doğduğu bir başlangıçtır.
Pêşmerge (1979 – Kamışlı / Suriye)
Politik göndermeleri açık bu albüm, Haco’nun müziğinde hem kimlik hem direniş bilincinin belirginleştiği ilk çalışmadır. “Pêşmerge” adı, Kürt halkının özgürlük mücadelesine adanmış bir saygı duruşu niteliğindedir.
Diyarbekîr (1981 – Bochum / Almanya)
Avrupa’da kaydedilen bu albüm, Haco’nun müziğinde diaspora döneminin başlangıcını temsil eder. Kürt ezgilerini batı müziği enstrümanlarıyla harmanlayan düzenlemeleriyle dikkat çeker.
Gula Sor (1983 – Bochum / Almanya)
Sanatçının başyapıtı kabul edilen albüm, melankolik atmosferi ve sembolik sözleriyle halk müziğinden evrensel bir dile geçişin simgesidir. Kürt müziğinde folk-rock tarzının kapılarını açar.
Leyla (1985 – Bochum / Almanya)
Aşk temasını politik bir alt metinle birleştiren bu albüm, hem lirik hem melodik açıdan Haco’nun olgunluk dönemine geçişini gösterir. İsmiyle halk anlatı geleneğine de göndermede bulunur.
Girtiyên Azadiyê (1987 – Bochum / Almanya)
Adı “Özgürlüğün Tutsakları” anlamına gelen albüm, sürgün teması etrafında şekillenir. Elektrik gitar ve perküsyonun belirginleştiği daha dinamik bir tınıya sahiptir.
Nisêbîna Rêngîn / Çaw Bella (1989 – Bochum / Almanya)
Kürt müziğinin geleneksel makamlarını İtalyan halk ezgileriyle buluşturan deneysel bir çalışmadır. “Çaw Bella”, İtalyan direniş marşına yapılan bir selam olarak albümün en dikkat çekici parçasıdır.
Sî û Sê Gule (1991 – Stavanger / Norveç)
Norveç’te kaydedilen bu albüm, Haco’nun müziğinde İskandinav caz dokusunun ilk hissedildiği dönemdir. Mistik atmosferi ve şiirsel sözleriyle özel bir yere sahiptir.
Dûrî (1994 – Stavanger / Norveç)
Sürgün ve uzaklık temalarını işleyen albüm, sakin temposu ve vokal derinliğiyle Haco’nun içsel bir döneme girdiğini gösterir.
Bîlûra Min (1997 – Oslo / Norveç)
“Benim Kavalım” anlamına gelen bu albüm, köklerle bağ kurmanın ve doğayla bütünleşmenin metaforudur. Akustik düzenlemeleriyle öne çıkar.
Destana Egîdekî (1998 – Oslo / Norveç)
Kürt müziğinde anlatı formunu yeniden inşa eden bir “epik” albümdür. Haco burada destansı hikâyeleri modern aranjmanlarla birleştirir.
Derya (2003 – Oslo / Norveç)
Deniz metaforu etrafında dönen albüm, aşk ve yalnızlık temalarını işler. Haco’nun vokal tekniğinin en berrak örneklerinden biridir.
Na Na (2004 – Hamburg / Almanya)
Pop ve caz ögelerinin iç içe geçtiği bu albüm, genç dinleyiciyle yeniden buluşmanın ifadesidir. Hem elektronik hem akustik seslerin dengesiyle dikkat çeker.
Off (2006 – Hamburg / Almanya)
Kültürel sınırları aşan bir sentez albümü olarak, Avrupa müzik sahnesine Kürt müziğinin çağdaş potansiyelini gösterir. Parçalarda Norveçli ve Alman müzisyenlerle kolektif bir ruh sezilir.
Veger (2012 – Hamburg / Almanya)
“Dönüş” anlamına gelen bu albüm, hem kişisel hem sanatsal bir muhasebe gibidir. Melodik olarak erken dönem eserlerine bir selam niteliğindedir.
Felek (2018 – Hamburg / Almanya)
Zamana, yazgıya ve insanın kırılganlığına dair olgun bir anlatıdır. Albüm, minimalist düzenlemeleri ve şiirsel sözleriyle Haco’nun geç döneminde ayrı bir yer tutar.
Şevên Sipî (2020 – İsveç)
“Beyaz Geceler” anlamına gelen bu albüm, sürgün ve hatıra temalarının yeniden yorumlandığı bir kapanış gibidir. İskandinav sessizliğini Kürt ezgileriyle birleştirir.
Batman Konseri (2003)
Tarihe geçen bu konser, 100 bini aşkın kişinin katılımıyla Kürt müziğinin kolektif hafızadaki yerini güçlendirmiştir. VCD ve DVD olarak yayımlanmıştır.
Dol (2007)
Haco’nun müziklerinin de yer aldığı, Hiner Saleem yönetmenliğinde çekilen film, savaş ve özgürlük temalarını epik bir dille anlatır.
Vägen till Diyarbekir (Diyarbekir’e Giden Yol) (2011)
Belgesel nitelikli bu yapım, sanatçının müzikal yolculuğunu, kimlik arayışını ve Kürt diasporasındaki etkisini anlatır. Hem kişisel hem tarihsel bir tanıklık niteliğindedir.
Haco’nun müziği, yalnızca sahnede değil, sinemada da yankı bulmuştur.
Fatih Akın’ın Gegen die Wand (Duvara Karşı, 2004) filminde kullandığı Ez Xezal Im parçası, diaspora duygusunu temsil eden bir motif hâline gelir.
Netflix dizilerinden Ethos (2020) ve Şahmaran (2023) gibi yapımlarda, Haco’nun şarkılarının yeniden yorumlanması, Kürt müziğinin popüler kültürdeki varlığını güçlendirir.
Ayrıca Haco’nun “Gula Sor”u, 2020’lerde yeniden keşfedilen politik şarkılar arasında yer almıştır.
Ciwan Haco, Kürt müziğinin yalnız sesi değil, dönüşümüdür.
O, müziğiyle hem geçmişin ağıtlarını hem geleceğin umutlarını taşır.
Her notasında bir halkın sesi, her susuşunda bir dilin bastırılmış yankısı vardır.
Modernitenin içinde köklerini koruyabilen ender sanatçılardan biridir.
► BLUES
► POPÜLER KÜLTÜR
► DENGBÊJLİK
► ETNIC MÜZİK
► VICTOR JARA