TYB Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri sahiplerini buldu. Yavuz Ekinci, “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla toplatılan kitabından dolayı ödüle layık görüldü.
Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü, ‘terör örgütü propagandası yaptığı’ iddiasıyla Rüyası Bölünenler kitabının toplatılması kararı alınan Yavuz Ekinci’ye verildi.
TYB, 1994 yılından bu yana düzenli olarak Yayınlama Özgürlüğü Raporları hazırlıyor ve her yıl bir yazar, bir yayıncı ve kitapçıya ödül veriliyor.
Ödül töreninde bir konuşma yapan Yavuz Ekinci, “Rüyası Bölünenler benim evimin ve evimdeki insanların geniş anlamıyla, köyümün, memleketimin, ülkemin hikâyesidir. Rüyası Bölünenler, pencerenin önünde gözü yolda, televizyonun karşısında giden oğullarından, kızlarından veya babalarından haber bekleyenlerin hikâyesidir. Bitmeyen bir bekleyişin hikâyesidir. Öyle veya böyle bu coğrafyanın hikâyesidir.” dedi.
Ekinci’nin konuşmasının tamamı şöyle:
“Size birkaç hikâye anlatayım.
İlk okulun ya 3 ya da 4. sınıfındaydım. Öğretmenimiz bize “Resim defterinizi çıkarın ve evinizi, köyünüzü çizin” demişti. Büyük resim defterimi açtım, sayfanın ortasına önce bir çatı, sonra bir ev… Evin sağına gürül gürül akan bir dere, sol tarafına ise kocaman bir çam ağacı… Sonra evin arkasına sıradağlar, sıradağların arasında yükselen sarı bir güneş, V-M harflerinde onlarca kuş çizdim. En son evin çatısına tüten bir baca çizdim.
Derken yıllar geçti. Üniversiteyi bitirdim ve öğretmen olarak Batman’ın bir köy okuluna atandım. Bir gün öğrencilerime “Resim defterlerinizi çıkarın ve evinizi, köyünüzü çizin” dedim. Çocuklar defterlerini çıkarıp evlerini çizmeye koyuldu. Sıraların arasında dolaşıp öğrencilerimin çizdiği resimlere baktım. Öğrencilerim de tıpkı benim gibi, sayfanın ortasına çatılı bir ev, evin sağına dere, soluna çam ağacı, araka fona sıradağlar, dağların arasında yükselen güneş ve havada asılı kuşlar çizmişlerdi.
Oysa gerçek bu değildi!
Ben bir dağ köyünde büyüdüm. Evimizin duvarları taştan ve damları topraktandı. Köyde tek bir çatılı ev yoktu. Ama ben yine de resim defterime çatılı bir ev çizmiştim.
Görev yaptığım köy, bir ova köyüydü. Evler kerpiçtendi. Hepsi toprak damlıydı ve köyde çatılı tek bir ev bile yoktu. Ama öğrencilerim de benim gibi evlerini çatılı yapmışlardı.
Peki neden çatısı olmayan evimizi değil de kitaplardaki gibi çatılı ev çiziyorduk? Çünkü evimizin bir ev olduğunu düşünmüyorduk.
İşte o günlerde öyküler yazıyordum. Okuduğum kitaplardaki gibi öykülerdi bunlar. Hiç bilmediğim, görmediğim hayatları anlatıyordum. Çünkü bir hikâyemin olduğunu ve hikâyemin de anlatılmaya değer bir hikâye olduğunu düşünmüyordum. Tıpkı yaşadığım evin çizilmeye değer bir ev olduğunu düşünmediğim gibi…
Evimin bir ev olduğunu, hikâyemin de anlatılmaya değer bir hikâye olduğunu anlamamı sağlayan yazarlardan biri Yaşar Kemal’dir. O yüzden Yaşar Kemal benim için bir yazardan öte, bir keşif bir buluştur. Bu vesileyle yıllar önce bu ödülü alan Yaşar Kemal’i saygıyla anıyorum.
Onun sayesinde yüzümü kendi evime, yani kendi hikâyeme çevirdim.
Açıkçası, Rüyası Bölünenler’de anlatıldığı gibi bir hayatım olmadı ama Rüyası Bölünenler benim evimin ve evimdeki insanların geniş anlamıyla, köyümün, memleketimin, ülkemin hikâyesidir. Rüyası Bölünenler, pencerenin önünde gözü yolda, televizyonun karşısında giden oğullarından, kızlarından veya babalarından haber bekleyenlerin hikâyesidir. Bitmeyen bir bekleyişin hikâyesidir. Öyle veya böyle bu coğrafyanın hikâyesidir.
Rüyası Bölüneler romanım mahkeme tarafında yasaklanıp toplatıldığında “Kurgu evrenine açılan dava”ya karşı bir açıklama yapmıştım. O açıklamanın son kısmını tekrar bir kez daha hatırlatmak istiyorum. “Roman bir kurgudur. Kurguladığım evrenin mahkemeye gerçek gelmesi benim edebiyatımın gücünü, mahkemenin de edebiyata yaklaşımını gösterir. Kurgulanmış bir yapıtın evrenine açılan dava soyuttur. Onu bugünün mahkemelerinde yargılayıp yasaklayıp toplatmak ise politiktir. Mahkeme, Rüyası Bölünenler’in kahramanlarına tutuklama kararı çıkarıp onları hapse mi atacak? Gücünüz yetiyorsa buyurun roman kahramanlarını tutuklayıp hapse atın” demiştim.
Şimdi bu açıklamaya bir iki cümle daha eklemek istiyorum. İstanbul Cumhuriyet Savcısı, bu romanı yazdığım için bana dava açmaya hazırlanıyor. Bundan üç ay önce savcılığın isteği üzerine emniyet müdürlüğüne gidip ifade verdim. Bildiğiniz gibi mahkeme şimdiye kadar roman kahramanlarımı tutuklayıp hapse atamadı. Onlar hâlâ dışarda ülke, sınır, dil tanımdan dolaşıyorlar.
Merak ediyorum, mahkeme roman kahramanlarım geri gelsinler diye beni rehin mi alacak şimdi? Beni rehin alıp hapse de atsalar da roman kahramanlarım geri dönmeyecekler. Çünkü ben onların umurunda değilim.
Bu ödül benim için bir onurdur.
Türkiye Yayıncılar Birliği’ne beni bu ödülü layık gördüğü için teşekkür ediyorum.”
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Ödülü’ne ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti layık görüldü. Bu yıl ilk kez verilen Özel Ödül; düşünce ve ifade özgürlüğüne katkıları, sansür karşısında verdikleri mücadeleyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne verildi.
Ödülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti adına ödülü Yönetim Kurulu üyesi Uğur Güç aldı. Ödülü Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner ve PEN Yazarlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Haydar Ergülen verdi.
Kürt asıllı olan Yavuz Ekinci, 1979’da Batman’da doğdu. Yedibölük Köyü İlkokulu (1990), Siirt İmam Hatip Lisesi Orta Kısmı (1993), Batman Endüstri Meslek Lisesi (1997) ve Dicle Üniversitesi Siirt Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünü (2001) bitirdi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Türk Dili ve Edebiyatı alanında yüksek lisans eğitimine devam ediyor. Ayrıca İstanbul’da bir okulda öğretmenlik yapıyor.
Kitapları
2004: Meyaserin Uçuşu
2007:Sırtımdaki Ölüler
2008: Bana İsmail Deyin
2010: Tene Yazılan Ayetler
2012: Bir Dersim Hikâyesi (katkıda bulunanlardan biridir)
2012: Cennetin Kayıp Toprakları
2014: “Rüyası Bölünenler”
2016: “Günün Birinde ”
2016: “Amar ve Sara ”
2018: Peygamberin Endişesi
2019: Ravan Bir At Masalı
Ödülleri
2001 – Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri, Dikkate Değer Öykü Ödülü
2005 – Milliyet Haldun Taner Öykü Ödülü
2005 – İnsan Hakları Derneği Öykü Ödülü
2005 – Gila Kohen Öykü Ödülü
2008 – Yunus Nadi Öykü Ödülü
2012 – Cennetin Kayıp Toprakları kitabında yer alan İncir adlı öyküsü Tayfur Aydın tarafından İz / Reç (2011) adıyla sinemaya uyarlandı. Film 31. Uluslararası İstanbul Film Festivali ‘nde Onat Kutlar anısına verilen Jüri Özel Ödülü’nü kazandı.