Türk asıllı oyuncu Tchéky Karyo’nun ardından: En iyi 20 filmi

Türk asıllı Fransız oyuncu Tchéky Karyo, 72 yaşında kanserle mücadelenin ardından aramızdan ayrıldı.  

  • ü
  • 03 Kasım 2025
  • ü
  • Kültür

Türk asıllı Fransız aktör ve müzisyen Tcheky Karyo (FOTOĞRAF: JOEL SAGET / AFP)

Türk kökenli Fransız karakter oyuncu Tchéky Karyo, ailesi tarafından yapılan açıklamaya göre 31 Ekim 2025 tarihinde 72 yaşında hayatını kaybetti. Ölüm nedeni olarak ileri evre kanser gösterildi.

EW’nin haberine göre; 1953’te İstanbul’da doğan Karyo, genç yaşta Fransa’ya taşındı ve Paris’te oyunculuk eğitimi aldı. 1982’deki La Balance ile “En Umut Vadeden Erkek Oyuncu” César adaylığı elde etti.

1990’larda ise uluslararası arenada adını duyurdu: Luc Besson’un La Femme Nikita filmindeki mentor rolü, ardından 1995 yapımı James Bond filmi Golden Eye’da Rus Savunma Bakanı Dimitri Mishkin karakteriyle geniş kitlelerce tanındı.

Deadline’a göre; televizyon dünyasında da önemli bir figür oldu: BBC yapımı The Missing ve devam dizisi Baptiste’da canlandırdığı Julien Baptiste karakteriyle özellikle İngiltere’de büyük takdir topladı.

Ailesi ve temsilcileri, “O yalnızca harika bir oyuncu değil, müthiş bir insandı. Onun yokluğu dünyayı biraz daha yoksun kıldı.” ifadelerini kullandı.

Tchéky Karyo Kimdir?

Tchéky Karyo (gerçek adı Baruh Djaki Karyo), 4 Ekim 1953’te İstanbul’da doğdu. Aile kökenleri Yunan ve Türk Yahudi sefardik kökenlidir. Çocukluğu Fransa’da geçti; Strazburg Ulusal Tiyatrosu’nda ve tiyatro sahnelerinde çalıştıktan sonra, 1980’lerden itibaren sinema ve televizyon dünyasına adım attı. 140’ın üzerinde film ve dizi projesiyle çalıştı, müzikle de ilgilendi. 31 Ekim 2025’te kanser nedeniyle öldü.

Karyo’nun Mirası

Tchéky Karyo’nun sinema yolculuğu, yalnızca başarılı bir oyunculuk serüveni değil, kimliğin sınırlarını aşan bir temsil hikâyesidir. İstanbul’da doğup Fransa’da büyüyen, Yahudi-Sefarad kökenli bir sanatçı olarak Karyo, ait olduğu yerin kalıplarına sığmayan evrensel bir oyunculuk dili kurdu. Onun kariyeri, “ulus-ötesi karakter aktörlüğü”nün modern örneklerinden biridir.

Luc Besson’un La Femme Nikita (Nikita) filmindeki karizmatik mentoru ya da Golden Eye’daki temkinli bakanı hatırlayanlar için Karyo, bir kimliğin değil, bir duygunun aktörüydü: gururla taşınan kırılganlık. Ne bütünüyle Fransız’dı, ne artık Türk; o, rol aldığı her filmin kendi dünyasına yeniden doğuyordu.

Karyo’nun mirası, Hollywood’un kalıplaşmış “yabancı” tipolojisini dönüştürme gücünde yatıyor. Onun varlığı, sinemanın evrensel dilinde bir kavramı berraklaştırdı: karakter oyuncusu, yalnızca yan rollerde değil, insanın karmaşıklığında başroldedir.

Tchéky Karyo Filmografisi (Başlıca Yapıtlar, 1982–2025)

La Balance (1982)

Karyo’nun kariyerinde bir dönüm noktası. Paris’in arka sokaklarını anlatan bu suç dramasıyla “En Umut Vadeden Erkek Oyuncu” César adaylığı kazandı. Polis-mafya çizgisindeki karakterin ruhsal kırılmalarını incelikle yorumladı.

The Bear (Le Ours) (1988)

Jean-Jacques Annaud’nun yönettiği filmde, doğa ile insan arasındaki etik sınırları keşfeden bir avcıyı canlandırdı. Karyo’nun yüzündeki sessiz suçluluk, filmin ahlaki omurgasını oluşturur.

La Femme Nikita (1990)

Luc Besson’un kült filminde gizli servis eğitmeni Bob Anderson rolüyle uluslararası tanınırlık kazandı. Soğukkanlı disiplinle duygusal kırılganlığı bir arada taşıyan performansı, “karakter aktörlüğü”nün sınırlarını yeniden tanımladı.

Cyrano de Bergerac (1990)

Jean-Paul Rappeneau’nun klasik uyarlamasında D’Artagnan vari bir gururu taşır gibi oynadı. Gérard Depardieu’nün gölgesinde kalmadan, tarihsel filmlerdeki ölçülü jest ustalığını kanıtladı.

The Patriot (1998)

Steven Seagal’la birlikte oynadığı bu Amerikan yapımı film, onun Hollywood’a geçici ama dikkat çekici girişidir. Film zayıf bir senaryoya sahip olsa da, Karyo’nun “soğuk ama insancıl antagonist” çizgisi öne çıktı.

GoldenEye (1995)

James Bond evreninde Rus Savunma Bakanı Dimitri Mishkin rolüyle hafızalara kazındı. Karyo burada politik zekâyla insani korkuyu birleştirir; sahnede ışıltı aramaz, ağırlık yaratır.

Dobermann (1997)

Jan Kounen’in çılgın Fransız aksiyon filminde yozlaşmış Komiser Christini’yi canlandırdı. Aşırı karikatürleştirilmiş şiddeti psikolojik derinliğe dönüştürmeyi başarır.

Joan of Arc (1999)

Luc Besson’un tarihsel destanında Dunois rolüyle yeniden yönetmeniyle buluştu. Filmin teatral temposunda, Karyo’nun varlığı bir denge unsuru işlevi görür.

The Core (2003)

Hollywood felaket filmlerinin tipik bir örneğinde bilim insanı karakterine hayat verdi. Tüm klişelere rağmen Karyo, insanlığın “yeryüzünün kalbine” inme metaforunu kişisel bir vicdan meselesine dönüştürdü.

The Missing (2014–2016)

BBC One dizisinde dedektif Julien Baptiste karakteriyle televizyon kariyerinin doruğuna ulaştı. Kayıp vakaları çözen bir dedektifin değil, insan acısına tanıklık eden bir filozofun portresini çizdi.

Baptiste (2019–2022)

The Missing’in devamı niteliğindeki dizide aynı karakterin yaşlılık dönemini canlandırdı. Yorgun bir bilgelikle, “adaletin ağırlığı” temasını içselleştirdi. İngiliz izleyici nezdinde neredeyse kült bir figüre dönüştü.

The 100 Foot Journey (2014)

Lasse Hallström’ün yönettiği filmde Fransız restoran sahibi rolünde. Karyo, kültürel çatışmayı mizah ve zarafetle harmanlayarak, göçmenlik temasına sıcak bir yorum kattı.

Belle & Sebastian Üçlemesi (2013–2017)

Çocuk seyirciler için çekilen bu Fransız yapım seride, sert mizacının altında yumuşak bir baba figürü yarattı. Karyo’nun bu filmlerdeki performansı, onun oyunculuk yelpazesinin ne kadar geniş olduğunu gösterir.

A Gang Story (2011)

Fransız suç sinemasının modern klasiklerinden biri. Emekli gangster Serge Suter olarak Karyo, pişmanlık ve geçmişle hesaplaşma temasını bir Shakespeare kahramanı ciddiyetiyle taşır.

Valerian and the City of a Thousand Planets (2017)

Luc Besson’la bir kez daha çalışarak bilimkurgu estetiğine geri döner. Rolü küçük olsa da, filmdeki varlığı sinema çevrelerince bir “Besson nostaljisi” olarak yorumlanmıştır.

Cry of the Owl (1987)

Patricia Highsmith’in romanından uyarlanan filmde, takıntı ve arzu sınırlarını keşfeden bir karakteri canlandırır. Bu film, Karyo’nun psikanalitik tonlara yatkınlığının erken işaretidir.

L’Art de la Guerre (2010)

Fransız televizyonu için çekilen bu politik gerilim, oyuncunun yaşlılık dönemindeki “sessiz güç” çizgisini pekiştirir.

Les Rivieres pourpres (The Crimson Rivers) (2000)

Jean Reno’yla birlikte rol aldığı bu karanlık polisiye, Karyo’nun “ahlaki belirsizlik” konusundaki ustalığını perçinler.

Bad Boys Blue: Rendez-Vous in Paris (2020)

Müzik-belgesel formatındaki bu yapımda konuk olarak yer aldı. 1980’lerin nostaljik havasını taşıyan küçük ama dokunaklı bir performans sundu.

The Last Show (2024)

Karyo’nun ölümünden önce tamamladığı son film. Yaşlanan bir tiyatro yönetmeninin hafızayla mücadelesini anlatır. Fransız sinemasında “veda mektubu” olarak anılmaya adaydır.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER