Özgürlük, adalet ve eşitlik uğruna yükselen bir sesin susturulduğu an.
Malcolm X (1925–1965), Amerika Birleşik Devletleri’nde siyah özgürlük mücadelesinin en çarpıcı figürlerinden biriydi. Asıl adı Malcolm Little’dı; cezaevinde tanıştığı Nation of Islam hareketiyle birlikte “X” soyadını benimseyerek beyaz egemenliğin kölelik döneminden kalan isim dayatmasını reddetti. Karizmatik bir hatip, radikal bir düşünür ve siyah kimliğin onurunu savunan bir liderdi. Ona göre özgürlük, “ya barışçıl yollardan ya da her ne gerekiyorsa o yoldan” kazanılmalıydı.
Malcolm X, klasik insan hakları retoriğinin ötesinde, ırksal eşitsizliklerin kökenine inmeye çalıştı. Onun düşüncesinde özgürlük, yalnızca yasal bir statü değil, bireyin kendisini yeniden tanımlamasıydı. Bu yönüyle hem korkulan hem de hayranlık duyulan bir figüre dönüştü.
21 Şubat 1965 günü, New York’taki Audubon Ballroom’da konuşma yaparken suikasta uğradı. Henüz kırk yaşındaydı. Üç silahlı saldırgan —Nation of Islam örgütüyle bağlantılı oldukları iddia edilen kişiler— onu dinleyicilerinin önünde vurdu. Kurşunların ardından sahnede yere yığılan Malcolm X, olay yerinde hayatını kaybetti. Cinayetten kısa süre önce, örgütün lideri Elijah Muhammad ile yaşadığı fikir ayrılıkları kamuoyuna yansımış; Malcolm, İslam anlayışını daha evrensel bir düzleme taşımak için hareketten ayrılmıştı.
Suikastın ardından üç kişi —Talmadge Hayer, Norman 3X Butler ve Thomas 15X Johnson— cinayetten hüküm giydi. Ancak yıllar sonra yapılan incelemeler, davada ciddi usulsüzlükler olduğunu ve gerçek faillerin hiçbir zaman tam olarak ortaya çıkarılmadığını gösterdi. 2021’de New York Başsavcılığı’nın yürüttüğü yeni soruşturma sonucunda, iki hükümlünün beraat ettiği açıklandı. Olay, ABD tarihinde devlet, örgüt ve istihbarat ilişkilerinin karanlık yönlerine dair en çok tartışılan dosyalardan biri olmayı sürdürdü.
Malcolm X’in ölümü, yalnızca bir insanın değil, bir fikrin hedef alınmasıydı. Onun ardından gelen sivil haklar dalgası, daha ılımlı lider Martin Luther King’in çizgisine yaklaşsa da, Malcolm’un mirası radikal özgürlük düşüncesinin en güçlü ifadesi olarak kaldı.
► Malcolm X neden “X” soyadını seçti?
“X”, kölelik döneminde siyahlara zorla verilen beyaz soyadlarının reddi anlamına gelir. Aynı zamanda kaybedilmiş Afrika kimliğinin simgesidir. Malcolm bu harfi, kimliğini bilinmeyenin içinde yeniden inşa etmenin sembolü olarak kullanmıştır.
► Malcolm X’in düşüncesi Martin Luther King’den nasıl ayrılıyordu?
King pasif direnişi, Malcolm ise öz savunmayı savunuyordu. King “rüyayı”, Malcolm “uyanışı” temsil ediyordu. Ona göre siyahların kurtuluşu beyazların vicdanına değil, siyahların öz saygısına dayanmalıydı.
► Suikasttan önce Malcolm X ne değişiklikler geçirdi?
1964’te Mekke’ye yaptığı hac yolculuğu, onun düşünce dünyasında bir dönüm noktası oldu. Evrensel İslam anlayışıyla tanışan Malcolm, ırk temelli ayrılıkçılıktan uzaklaşarak insanlığın ortak değerlerine vurgu yaptı. Bu dönüşüm, hem hareket içi düşmanlıkları hem de istihbaratın ilgisini artırdı.
► Cinayette devletin rolü var mıydı?
Resmî belgeler doğrudan bir emir zincirini kanıtlamasa da, FBI’ın COINTELPRO adlı programı aracılığıyla Malcolm X’i ve diğer siyah hareket liderlerini sistematik biçimde izlediği, hatta provoke ettiği artık belgelenmiş bir gerçektir. Suikastın kimin yararına olduğu sorusu, hâlâ gölgede kalmaktadır.
► Malcolm X’in mirası bugün ne ifade ediyor?
Malcolm X, ırkçılığa karşı bilincin, öfkenin ve onurun simgesidir. 21. yüzyılda Black Lives Matter hareketinin sloganlarında, onun sesinin yankısı duyulur. Bugün de özgürlük mücadelesi onun sözleriyle hatırlanır: “Eğer özgürlük için savaşmaya değmezse, yaşamaya da değmez.”
Malcolm X’in yaşamı, sanatın hemen her alanında yankı buldu. 1992’de Spike Lee’nin yönettiği Malcolm X filmi, Denzel Washington’ın unutulmaz performansıyla onun hikâyesini geniş kitlelere ulaştırdı. Public Enemy, 2Pac ve Kendrick Lamar gibi müzisyenler, şarkılarında Malcolm’un sözlerinden alıntılar yaptı. Tiyatro sahnelerinde, romanlarda ve belgesellerde onun ismi, sistemle hesaplaşmanın simgesi hâline geldi. Hatta sinema tarihinde, “karanlıktan aydınlığa geçiş”in en güçlü biyografik anlatılarından biri olarak anılmaktadır.
Malcolm X’in suikastı, Amerika’nın kendi içindeki adalet çatlağını gözler önüne serdi. Devletin güvenlik aygıtı, toplumsal öfke ve ideolojik ayrışmalar, bir düşünceyi ortadan kaldırmak için birleşmiş gibiydi. Oysa öldürülen bir kişi değil, direnen bir bilinçti. Malcolm X, ölümünden onlarca yıl sonra bile, ezilenlerin sesi olarak konuşmayı sürdürmektedir.
► IRKÇILIK
► SİYAH HAKLAR HAREKETİ
► MARTIN LUTHER KING
► AMERİKA’NIN SUÇ DOSYASI
► MAHATMA GANDH SUİKASTI