MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Öcalan’la resmi görüşme yapılması yönündeki ısrarı, Cumhur İttifakı içinde derin bir çatlağa yol açtı. Bahçeli’nin Meclis’teki İmralı Komisyonu’na MHP’li üyenin de katılması gerektiğini yüksek sesle dile getirmesi, AKP kanadında ciddi rahatsızlık yarattı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Öcalan’la resmi görüşme yapılması yönündeki ısrarı, Cumhur İttifakı içinde derin bir çatlağa yol açtı. Bahçeli’nin Meclis’teki İmralı Komisyonu’na MHP’li üyenin de katılması gerektiğini yüksek sesle dile getirmesi, AKP kanadında ciddi rahatsızlık yarattı. AKP kulislerinde bu çıkışlar “Bahçeli’yi tutamıyoruz” şeklinde yorumlanırken, DEM Parti ile Öcalan konusunda aynı noktada buluşan Bahçeli’nin çıkışı, siyaset sahnesinde alışılmadık bir tabloyu ortaya koydu.
Kısa Dalga yazarı Sedat Bozkurt’un aktardığı kulis bilgilere göre, Ankara-Washington hattında son dönemde gerçekleşen üst düzey temaslar, Türkiye’nin Suriye politikasında dikkat çekici bir yumuşamaya neden oldu.
Sedat Bozkurt’un aktardığına göre, ABD ile yapılan son temaslarda Ankara’ya iki net uyarı verildi:
“Gazze’de İsrail’e çok yüklenmeyin, Suriye’de Kürtlere dokunmayın.”
Bu mesaj sonrası, özellikle Hakan Fidan başta olmak üzere hükümetin Suriye söylemi belirgin şekilde yumuşadı. Erdoğan dahil, iktidarın sert dili geri çekilirken, Türkiye’nin sahada çatışmalara karışmaktan bilinçli şekilde kaçındığı görülüyor.
Bozkurt’a göre, Halep’teki SDG-HTŞ çatışmasında da Türkiye devreye girerek gerilimi düşürdü. Ankara, hem Şam’a hem de SDG’ye Ocak ayına kadar uzlaşmaları için süre verdi. Erdoğan ise bu süreci tamamen Hakan Fidan’a bırakmış durumda.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan ve İmralı ile temas sağlanmasını gündemine alan komisyon tartışmaların giderek büyüdüğünü ifade eden Bozkurt, yazısına şöyle devam etti: “Sürecin en çarpıcı başlıklarından biri ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Öcalan ile resmi görüşme yapılması gerektiğini yüksek sesle dillendirmesi.
DEM Parti’nin de uzun süredir talep ettiği bu görüşmeye, sürpriz bir şekilde Bahçeli de destek verdi. Hem de “önder Öcalan” ifadesini kullanarak. Ancak bu tutum, AKP içinde büyük rahatsızlık yarattı. Edinilen bilgilere göre, Bahçeli bu çıkışını önceden AKP kanadıyla paylaşmış ancak olumlu bir yanıt alamamıştı.
AKP’nin ve TBMM yönetiminin bu öneriye sıcak bakmamasının temel gerekçesi ise, “bir hükümlü ile resmi heyet görüşmesi yapılmasının suistimal edilebileceği” kaygısı. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, süreci zamana yaymak için grup başkanvekilleriyle ön görüşmeler gerçekleştirdi.
Tüm bu itirazlara rağmen Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamasını yaptı ve İmralı’ya gidilecek heyette bir MHP’li üyenin yer almasını istedi. Bu ısrarın ardından iktidar cephesi “Bahçeli’yi tutamıyoruz” yorumunu yaptı.”
Bozkurt, Selahattin Demirtaş’ın bu süreçte hiç anılmadığına işaret ederek, “AİHM’in “hak ihlali” kararına Türkiye’nin son anda itiraz etmesi ve Demirtaş’ın son duruşmada tahliye edilmemesi, dikkat çekici şekilde Öcalan ile yürüyen sürecin dışında tutuldu.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Hükümetin Demirtaş konusundaki tutumu “rutin prosedür” olarak açıklansa da, bu yaklaşımın aslında sürecin politik kurgusuyla doğrudan ilişkili olduğu düşünülüyor. Özellikle Suriye denkleminde, Öcalan’ın hâlâ “aktör” olarak görüldüğü bir ortamda, Demirtaş’ın “etkisiz ve ilgisiz” bir figür olarak dışlandığı yorumları yapılıyor.
Bahçeli’nin çağrısının Öcalan üzerinden yapılmasının nedeni olarak da, hedefin Demirtaş değil Suriye sahası ve oradaki Kürt oluşumlarla kurulacak temaslar olduğu vurgulanıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
