Erdoğan sonrası AKP: Taht mücadelesi kızışıyor

Görünen o ki AKP'deki "taht kavgası" çok sert geçecek. Bilal Erdoğan, Hakan Fidan ve Selçuk Bayraktar, bu kavgada ön plana çıkıyor. Çelmeler, kasıtlı fauller, sızıntılar artarak devam edecek gibi.

Gören gözler için “alâmetler” pek fazla. AKP’de “Erdoğan sonrası” artık kamuoyuna açık platformlarda bile gündem oluyor, üzerine düşünceler ileri sürülüyor. “Erdoğan sonrası” için bazı isimler öne çıkarken, kavga da giderek sertleşiyor. Fahrettin Altun’un görevden alınmasıyla belirginleşen “iç kavga”, Erdoğan’ın bu “zafer” olarak lanse edilmeye çalışılan Beyaz Saray çıkarmasını bile boşa düşürecek “KAAN hamlesi”yle bir başka boyuta evrildi. Saray’daki sızıntılar da hız kesmiyor.

Erdoğan sonrası için taht mücadelesinde Bilal Erdoğan, Hakan Fidan ve Selçuk Bayraktar, favori isimler olarak öne çıkıyor.

Üçü de alttan alta birbirlerine çelme atarak mücadelelerini sürdürüyor.

BİLAL ERDOĞAN: AİLE DESTEĞİ VE BÜROKRASİ ÜZERİNDEN YÜKSELİŞ

Kamuoyundaki imajı güçlü olsa da, geçmişteki kayıtlar elini zayıflatıyor.

Bilal Erdoğan, Kartal İmam Hatip’ten arkadaşları aracılığıyla bürokraside önemli ölçüde güç kazandı. Ayrıca vakıf ve dernek faaliyetleriyle gençlere ve vatandaşlara ulaşmaya çalışıyor. Ailenin desteğini de arkasına almış görünüyor. Sürekli ülkeyi dolaşan, valiler ve belediye başkanları tarafından ‘prens’ edasıyla karşılanan bir isim.

Şu anda Fidan ve Bayraktar’a göre bir adım önde olsa da, kamuoyundaki imajı bu üstünlüğünü gölgeliyor. 17-25 Aralık soruşturmalarıyla ilgili kasetlerde babasıyla yaptığı konuşmalardaki pasif ve anlaşılması güç tavırları, onun için ciddi bir dezavantaj oluşturuyor. Ayrıca ‘arkadaşlarının hızla yükseldiği’ algısı da kamuoyunda eksi puan olarak görülüyor.

SELÇUK BAYRAKTAR: TEKNOLOJİ VE PR STRATEJİSİYLE ÖNDE

Ailenin “dahi çocuğu” PR çalışmalarıyla sadece AKP kitlesine değil, genel kamuoyuna da hitap ediyor.

Selçuk Bayraktar, Erdoğan ailesine damat kontenjanından dahil olmuş bir isim. Ürettiği SİHA’lar sayesinde ailenin ‘dahi çocuğu’ muamelesi görüyor. Bayraktar da bunu pekiştirecek her türlü faaliyetin içinde yer alıyor. Teknofest’ler üzerinden kendisine önemli bir PR alanı yaratıyor. SİHA ve İHA’larla sürekli gündemde kalıyor.

Ayrıca bir sosyal medya platformu kurarak rakiplerine karşı alan açmaya çalışıyor. Şimdiden kendisine akın onlarca “haber hesabı”, ajans ve haber mecrası faaliyette. “Ben konuşmamı yaparım” tarzı bir anlayışla yol alıyor ve rakiplerini geride bırakmaya çabalıyor. Bilal Erdoğan ve Hakan Fidan’ın aksine, AKP seçmen kitlesi dışından da destek bulabilecek bir profil çiziyor.

HAKAN FİDAN: DERİN DEVLET BAĞLANTILARIYLA AVANTAJLI

15 Temmuz’daki rolü ve istihbarat tecrübesi onu güçlü bir aktöre dönüştürüyor.

Hakan Fidan’ın en önemli özelliği, 15 Temmuz’daki rolü. Darbe girişiminin öncesinde ve esnasında oynadığı rol, AKP’liler arasında önemli bir başarı olarak anlatılıyor. TikTok üzerinden, Kurtlar Vadisi film müzikleriyle kahraman olarak lanse edilmeye çalışılıyor. Ayrıca uzun süre istihbaratın başında olması, elde ettiği özel bilgilerle onu avantajlı bir konuma getiriyor.

KOLTUĞUN SAHİBİ ZAYIFLIYOR, MÜCADELE GÖZLE GÖRÜLÜR HALE GELİYOR

Erdoğan’ın sağlık durumu kötüye gidiyor. Saray’daki mücadele artık açık açık yaşanıyor.

Üç adaya tek koltuk var. Koltuğun mevcut sahibinin sağlık durumu ise her geçen gün kötüye gidiyor. Yürüme zorluğu, uzun süre programlara katılamama ve konsantrasyon eksikliği yaşadığı, yakından takip eden herkesin dikkatini çekiyor.

Erdoğan’ın siyasi ömrünün sonlarına doğru yaklaşırken, Saray’da taht kavgası çıkması ise kaçınılmaz. Üç adayın daha önce perde arkasında yürüttüğü mücadele artık göstere göstere yapılıyor.

KAAN UÇAĞI AÇIKLAMASI: SİYASİ BİR ATAK MI?

Hakan Fidan’ın açıklaması, Selçuk Bayraktar’ın KAAN üzerinden yaptığı PR çalışmalarını zayıflattı.

Hakan Fidan’ın, savaş uçağı KAAN’ın motorunun ABD’den temin edilemediğine dair açıklaması, Selçuk Bayraktar ve Bilal Erdoğan’ın kalesine doksana takılmış bir gol oldu. Bu açıklama, Bayraktar’ın KAAN üzerinden yaptığı PR çalışmalarına darbe vurdu. Aynı zamanda Bilal Erdoğan’a da “elimin zayıf olmadığını unutma” mesajı verdi.

AKP yandaşı medya tarafından sağından solundan çekiştirilerek “çok başarılı” havası verilmeye çalışılan “Beyaz Saray görüşmesi” de Fidan’ın koca uçağı adeta basit bir planöre çeviren çıkışıyla gölgede kaldı.

CAN HOLDİNG OPERASYONU: MESAJ MI VERİLİYOR?

Fidan’ın hedefinde Erdoğan ailesi mi var? Can Holding bağlantısı önemli olabilir.

Fidan neden bu kadar açık şekilde Erdoğan ailesini hedef alıyor? Can Holding’e yönelik operasyonun bu stratejiyle bir ilgisi var mı? Can Holding yönetiminin Hakan Fidan’a yakın olduğu iddiaları ciddiye alınmalı.

SARAY’DAN SIZINTILAR: İÇ HESAPLAŞMA MI?

Boeing görüşmesi ve gazetecilere bilgi sızdırılması, Saray’daki çatlağın dışa vurumu.

Geçen hafta Erdoğan’ın Trump’ın oğlu ile yaptığı Boeing görüşmesinin Özgür Özel’e kim tarafından sızdırıldığı hâlâ net değil. Bu sorunun cevabını bulmak için İbrahim Kalın’ın yoğun mesai harcadığını tahmin etmek zor değil. Bu durum, Kalın’ın görevini yeterince yerine getirip getirmediği sorusunu da gündeme getiriyor.

Son olarak, Erdoğan’a sorulacak soruların Faruk Bildirici’ye sızdırılmasının arkasında kim vardı? Bir hafta içinde Erdoğan’ın ABD gezisini anlamsız hale getirecek sızıntılar kim tarafından yapıldı ve neyi hedefledi?

SIZINTILARIN ARDINDAKİ STRATEJİ: KİM NEYİ HEDEFLİYOR?

İçeriden dışarıya sızan bilgiler, taht mücadelesinde kritik rol oynuyor.

Bu kavganın aleni hale gelmesi, Saray’ın korunaklı duvarları arkasında çevrilen birçok şeyi öğrenme imkânı sunabilir. Ancak dışarı sızan bilgileri tek yönlü değerlendirmek yanıltıcı olur. Bu sızdırma ve ifşalar, aslında “doksandan hedefi vuruyor.”

Bundan sonra da hedef olan kişinin ne yapacağı önemli hale geliyor. Erdoğan’ın bu sızdırmalara nasıl cevap vereceğini çok geç olmadan öğrenebiliriz…

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER