Restorasyon çalışmaları süren Edirne Selimiye Camii’nde kubbedeki süslemelerin (tezyinat) tamamen kazınarak yerlerine yeni motiflerin kullanılmak istenmesi üzerine başlayan tartışma kamuoyunun gündeminde. İçinde Sadettin Ökten, Uğur Derman, Hüseyin Kutlu gibi İslamcı camianın “sembol” isimlerinin bulunduğu Selimiye Tahkik ve Tetkik Kurulu’nun sunduğu teklif Vakıflar Genel Müdürlüğü Bilim Kurulu’nca üç kez reddedilmiş, ancak Yüksek Kurul’dan onay almıştı. Üç kez reddedilmesine rağmen Kurul’un “Ankara’yı ikna ederek” ‘korsan proje’yi onaylattığı da iddialar arasında. Kurul’un gerekçesi ise ‘16. yüzyıla dönüş’ iddiası. Tartışmalar ve eleştiriler devam ederken projenin durdurulması ve iptali istemiyle Edirne İdari Mahkemesi’ne açılan davada yürütmeyi durdurma kararı çıktı.
Selimiye Tahkik ve Tetkik Kurulu tarafından ‘16. yüzyıla dönüş’ iddiasıyla öne sürülen projeye karşı çıkan restoratörler, sanat tarihçileri ve sivil toplum kuruluşları, projenin ‘tarihi dokuya ve rastorasyon kurallarına aykırı olduğu’ gerekçesiyle itiraz ederken, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Selimiye Camii ve Külliyesi, Mimar Sinan’ın başyapıtı olarak Osmanlı ve dünya mimarlık tarihinde önemli bir yere sahip. Sinan’ın “Ustalık eserim” dediği Selimiye Camii’nde 2021 yılında başlatılan restorasyona ilişkin tartışmalar ise büyüyor. Caminin kubbesinde yer alan taş, mermer ve çini üzerine işlenmiş yazılarda yapılması öngörülen değişiklikler, tarihçiler, hattatlar ve sanat uzmanlarının tepkisini çekti. “Eserin ihyası için” hazırlanan proje kamuoyunda “Eserin imhası” olarak yorumlandı.
Edirne Selimiye Camii’nin kubbesine, çinilerine, taş ve mermerlere işlenmiş bulunan yazılar aslen 16. yüzyılın meşhur hattatı Ahmed Şemseddin Karahisari’nin öğrencisi Hattat Hasan Çelebi (5.1594) tarafından yapıldı.
Ömer Yılmaz, “Birinci fotoğraf Ömer Yılmaz, 24 Temmuz 2021. İkinci fotoğraf: Nano banana, 25 Eylül 2025, 10:43.” ifadeleriyle paylaştı.
Yapının kubbesindeki hat işlerinde ağırlıklı mavi renk kullanılmış, kırmızı tonlarda süslemeler yapılmıştı. Görenlerin hayran kaldığı kalemişi ve hatların restorasyonla silinmesi teklif edildi. Yerine siyah tonların hakim olduğu bir işleme yapılması öngörüldü.
Allah’ın isimlerinin yer aldığı 8 madalyonun silinmesi ve yerine 21. yüzyıl tarzında yeni bir yazı istifi uygulanması da yine proje kapsamında gündemde.
Sosyal medyada da çok tartışılan konuya ilişkin en dikkat çeken yorumlardan biri şu paylaşım: “Arap ülkeleri Balkanlarda birçok Türk-Osmanlı camisini bu şekilde “restore” etti. Cami bançesindeki mezarları yok ediyorlar, şirk kabul ettikleri motifleri siliyorlar ve Vahabi tarzında siyah ve beyaza boyuyorlar. Demek ki sıra TR’deki camilere geldi.”
Selimiye Camii ve Külliyesi, 16. yy.’da Sultan II. Selim adına yaptırıldı. (Fotoğraf: Murat Düzyol / DepoPhotos)
Ya da şu: “Türkiye’de kurgulanmaya çalışan yeni İslam anlayışıyla beraber Selefi islam güç kazanıyor. Onların motifleri işlenerek topluma empoze ediliyor. Bunlar Arap- Vehhabi islamiyetine hizmet ederler. Onların gözünde siz kafirsiniz. Savaş olsa canınız, malınız, eşiniz onların gözünde onlara helaldir. Işid ne ise bunlar odur…”
Projede, restorasyonu tamamlanmış mevcut 18. yüzyıl süslemelerinin kaldırılması, kubbenin beyaza boyanması ve Karahisari ekolünü taşıyan hattın yerine yeni bir yorum nakşedilmesi öngörülüyordu. Selimiye Camii Tehkik ve Tetkik Kurulu’nun, kubbedeki mevcut tezyinatı ‘Osmanlı-Sünni medeniyet tasavvuru ile bağdaşmadığı’ iddiasıyla kazıma girişimi ICOMOS Türkiye Milli Komitesi, Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği, Edirne Kent Konseyi gibi birçok kuruluş tarafından tepki gördü.
Selimiye Camii restorasyonu ve özellikle kalem işlerinin silinmek istenmesiyle ilgili tartışmalar sürerken mahkemeden dikkat çekici bir durdurma kararı geldi. Karar gazetesindeki habere göre “Selimiye Kubbesi Skandalı”nda mahkeme korsan projeye izin vermedi. Projeye karşı çıkan restoratörler, sanat tarihçileri ve sivil toplum kuruluşları, projenin ‘tarihi dokuya ve rastorasyon kurallarına aykırı olduğu’ gerekçesiyle itiraz ederken, bir vatandaş da Edirne İdari Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma ve projenin iptali davası açmıştı. Edirne İdari Mahkemesi, kararında Selimiye Camii’nin harim kısmı, ana ve yarım kubbelerinde yapılacak restorasyonuna ilişkin Yüksek Kurul tarafından onaylanan proje dosyasına dair her türlü bilgi ve belgeleri isterken, projenin hangi aşamada olduğuna, tamamlanıp tamamlanmadığına dair de bilgi talep etti.
Konu o kadar büyüdü ki sosyal medya X platformunda #SelimiyeyeDokunma başlığı altında binlerce yorum ve tepki dile getirildi. O isimlerden biri olan ünlü yazar Ahmet Ümit, “Barbarlık yapma. Selimiye Camii’nin kubbesini bozma” derken; sanatçı Sabahat Akkiraz ise “Selimiye için konuşmak sizin gibi Alevi’ye mi kaldı diyecekler ama Selimiye hepimizin ortak mirasıdır. Buna kıyan; dine kıyar,insana kıyar, tarihe kıyar,insanlık mirasına kıyar. Kıymayın efendiler. Bu din de bu halk da bu gerçeklik de sizden büyüktür” yorumunda bulundu.
Selimiye Camii’nde yapılmak istenen projeye karşı çıkan hattatlardan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslâm Sanatları Tarihi Anabilim Dalı Bölümü’nde Prof. Dr. Fatih Özkafa, “Selimiye kubbesindeki hat ve tezyinatın kazınmasına onay veren yüksek kurul üyeleri kimlerdir?Hat veya tezyinatla ilgili sanat eserleri veya yayınları var mıdır? Resmî heyet varken, PARALEL HEYET yetkisini kimden almıştır?O kurumun yetki verme yetkisi var mıdır?” diye sordu.
“SELİMİYE kubbesini KAZIMAYA başladılar, binlerce feryada rağmen!” diyen Özkafa, “Kadim hikmet,şaibeli ve nizalı işlerde inat etmenin hayırlı olmayacağını öğütler.Her fırsatta “kadim medeniyetimizden” dem vuranlar sanırım bu sefer başka bir düstûru benimsediler!” ifadelerini kullandı.
Tarihçi İlber Ortaylı ise restorasyon için “Edirne Selimiye Camii kubbe yazılan restorasyonu ihya mı, imha mı?” diye sordu ve sosyal medyada dikkat çeken bir paylaşım yaptı. Ortaylı, “Kültürel varlıklarımızın korunması, gelecek nesillere aktarılması ‘aslını bozmadan onarmak’ esasına bağlı kalınarak restore etmektir. Aslı bozularak yapılan restorasyon ihya edilecek eserin imha edilmesidir” dedi. Ortaylı, “Konu hakkında yetkili mercileri Edirne Selimiye Camii’nin aslının korunması için acil müdahaleye davet ediyor, üst kurul tarafından verilen kararın iptalini talep ediyoruz” çağrısında bulundu.
İlber Ortaylı, restorasyon için “Burada da grup işbirliği kokusu geliyor. Eski strüktür ile yeni arasındaki zevk farkını kim çıplak gözle baksa görür. Anlaşılan bu iş ya ehliyetsizce karar altına alınıyor yahut da takım kayırmasıyla” dedi ve şu öneriyi dile getirdi:
“Mimar Sinan, imparatorluğun sanatına kendi üslubunu veren dahidir. Lütfen herkes ustanın en büyük eserine sahip çıkmayı öğrensin. Sinan’ın eserleri her kulun hatta her toplumun kendi tekeline alıp harcayacağı miras değil. Dedelerin büyük mirasına karşı bu uyuşuk halimizden kurtulalım. Varşova yeniden inşa edilirken her gün referandum yapılıyordu. Biz neden uyuyoruz? Bu ilgisizlik uygarlık seviyemizi göstermez mi?”
Ortaylı, mimarlık tarihinin eşsiz yapısı Selimiye Camii’ndeki restorasyon için şu önerilerde bulundu:
– Edirne Selimiye Camii’ndeki Hasan Çelebi’ye ait Karahisari ekolündeki yazılar kesinlikle muhafaza edilmelidir.
– Edirne Selimiye Camii’nin hiçbir yerine günümüz hattatlarından herhangi birisinin yazısı yazılmamalı, 450 yıllık bu tarihi mirasta, yaşayan bir hattatın imzasına yer verilmemelidir.
– Tarihi camilerimizin dönemine ait yazıları konusunda uzman hattatlar ve akademisyenler, restorasyon için oluşturulan bilim kurullarında yer almalıdır.
Karar gazetesinden Saliha Sultan’a konuşan restorasyon dünyasının duayen ismi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay da tartışma katıldı. “Bilim Kurulu’nun kararını destekliyorum” diyen Ahunbay, “‘Biz 16. yüzyıla göre restore edeceğiz’ gibi afaki söylemler doğru değil. Selimiye Tahkik ve Tetkik gibi bir kurulun bir örneği daha yok. Selimiye’yi tarihi dönemlerini koruyarak yaşatmalıyız” ifadeleriyle projeye karşı çıktı.
Zeynep Ahunbay
Ayasofya Bilim Kurulu’nda yer alan Ahunbay, ilk olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü Bilim Kurulu’nun Selimiye Tahkik ve Tetkik Kurulu’nun projesini reddetme kararının doğru olduğu görüşünü paylaşarak, “Ki söz konusu proje, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine bağlı olduğu söylenen bir heyet tarafından sonradan oluşturulan ekstra bir proje. Normalde restorasyonların bir bilim kurulu olur, bu kurulda bütün uzmanlıklar bulunur, tahkik kurulu diye ayrı bir kurul olmaz” diyerek projenin “korsan” olduğuna dikkat çekti.
Kamuoyunda büyük tepki çeken kubbe restorasyonundaki tezyinat (süsleme), hat ve nakışların silinmek istenmesini savunanlar ise hem “16. yüzyıla dönüyoruz” diyerek savunuyor hem de projeye karşı çıkanları “seküler modernist bakış” diyerek tartışmayı “seküler-dindar” tartışmasına çekmekle suçlanıyor. Anadolu Ajansı (AA) 20 Eylül 2025 tarihinde “Selimiye Camisi’nin tezyinatı 16. yüzyıldaki Mimar Sinan tarzına dönüştürülecek” başlığıyla bir haber yayımlayarak Selimiye Tahkik ve Tetkik Kurulu’ndaki isimlere mikrofon uzattı.
Uğur Derman (Fotoğraf: AA)
Heyet Başkanı Uğur Derman, 19. yüzyılda İstanbul’da devrin en güçlü hattatları bulunmasına rağmen Selimiye’de tercih edilen isimlerin bu seviyenin çok altında olduğunu savunarak, “19. asrın başlarında, herhalde Osmanlı’nın mali sıkıntılarının olduğu bir devirde, İstanbul gibi hüsnühattın çok geçerli olduğu yerden gelen hattatları -mesela bir (Mustafa) Rakım emsali olmayan bir kimse, Hattat Sami Efendi gibi- zevatı bir tarafa bırakıp Edirne’de mahalli yazı yazan, yani kendilerine hattat denmeyecek seviyede olan kimselerle 19. asrın başında Selimiye Camisi’nin doldurulması beni çok rahatsız eder. Bunların bir an evvel kalkmasını temenni ederim” diye konuştu.
Derman’ın “mahalli hattatlar” diyerek küçümsediği hattatların yaptığı işlerin, Selimiye Camii’nin en çok öne çıkan ve dillendirilen süslemeleri olması ise dikkat çekiyor.
Konuya ilişkin en dikkat çekici ve tartışma yaratan açıklama ise Heyet Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sadettin Ökten’den geldi. AA’daki haberde görüşlerine yer verilen Ökten, projeye karşı çıkanları “seküler modernist bakış” açısına sahip olmakla suçlayarak, konuyu “seküler-dindar” tartışmasına çekti.
Sadettin Ökten (Fotoğraf: AA)
Selimiye Camii’ndeki Osmanlı medeniyet tasavvurunun “Sünni İslam’ın bir yorumu” olduğunu savunan Ökten, “Seküler ve modernist bir zihin Selimiye’ye bakıyor. Gördüğü şey tarihi bir eserdir. Daha ayrıntıya inersek Osmanlı mimarlık tarihinin çok katmanlı önemli bir belgesidir. Bu zihin için bir antik Yunan tapınağı, bir Roma amfitiyatrosu, Petra’daki kalıntılar, gotik bir katedral aynı anlamda ele alınır. Hepsi tarihi eserdir. Mimarlık tarihi için çok katmanlı önemli vesikalardır. Seküler modernist zihin, Selimiye’yi bu kategoride ele alır ve böyle değerlendirir. Bu yaklaşım seküler modernist zihin için tutarlıdır ve hiçbir mahzur ihtiva etmez. Bu yaklaşım İslam medeniyet tasavvuruna mensup bir birey için fevkalade yanlış ve eksik bakış açısıdır” dedi.
Sadettin Ökten, Selimiye Camii’nde “üstatlarca malum bir tezyinatın icat ettiğini” savunarak, şöyle devam etti: “İslam Medeniyeti noktasından bakıldığında, bu tezyinatın teşekkürlerle tarihe intikal ettirilmesi, onun yerine bizim Sinan camilerinde gördüğümüz ve üstatlarınca malum olan bir tezyinatın yapılması icap eder. Çünkü belli ki bu tezyinat, Sultan Mecid zamanındaki sıkıntılı dönemlerde ortaya çıkan bir resimdir. Sultan Mecid’in tercüme-i hali ve icraatı malumdur. Böyle bir dönem geçirmişiz. Selimiye’yi tarihi bir eser olarak 4. belki 5. safhada görürüz. Öncelikle bizim için orası Mescid-i Nebevi’nin Edirne’deki iz düşümüdür. Tevhidin ve sünnetin sembolüdür. Tevhide ve sünnete götürmeyen her türlü unsurun, oradan edepli şekilde kaldırılması icap eder.”