“Parayı bulan İslamcı” hikâyeleri artık o kadar çok ki hangisine değinsek diğerlerinin hatırı kalıyor sanki. Yıllarca “savaş karşıtı” olup, Amerika’nın Irak işgali başta olmak üzere hayatlarını silah tüccarlarını ifşalamaktan “damadın” SİHA’larına secde edenleri mi ararsınız; “şehirlerimiz medeniyetten koptu” şiirleri okuduktan sonra müteahhitlikte karar kılanlar mı dersin; radyolardan haram malın zararlarını anlata anlata milletin beynini yıkamaktan başkalarının mallarına çökenleri mi…
Sembol isimleri var İslamcı camianın. İsimlerini şuraya sıralamak bile onlara bir paye vereceği için, sözcüklerimi daha ihtiyatlı kullanacağım… Çoğu kariyerlerini radyolardan yaptı. “Fragmanlar”la başlayıp, romantik İslamcı şiirlerle devam edip, en sonunda televizyona geçiş yaptılar yılla içinde. AKP’nin 2010’dan sonra gemiyi azıya alıp demokrasiyi, insan haklarını, hukuku ayaklar altına almaya başlayarak yeni bir dönem başlattığı süreçte ise “Aman bizimkilerin yanında olalım” diyerek o güne kadar savundukları her şeyi çöp edip yeni denizlere yelken açtılar.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Anadolu Ajansı’nda, TRT’de kadrolaşmaya başladılar önce. Kanal 7’den, Yeni Şafak’tan, Haber7’den buralara fevç fevc geçişler oldu. Sonra önce “havuz” yapılıp ele geçirilen Turkuvaz medya doğdu, derken Ziraat’in dev kredisiyle Doğan Grubu “ele geçirildi.” Eh, bu da pek çok “yetenekli” için yeni iş fırsatları demekti. Yıllarca uzaktan bakıp iç geçirdikleri dergileri, yayınevlerini, televizyonları ve gazeteleri “yağmalar gibi” işgal ettiler. Pozisyonlardan pozisyon beğendiler, rüyalarında göremeyecekleri kariyerlere eriştiler, yıllarca “aman uzak durun” dedikleri dünya malları içinde yüzmeye başladılar. Arabalar, villalar, “Artık bizim olması lazım” dedikleri tekneler, lüks otel tatilleri…
“Ne hayal ettik, ne olduk” parantezinde özetlenebilecek koca bir hayal kırıklığı listesi yapmak mümkün ama şimdilik İbrahim Paşalı ile iktifa edelim. Belki bir gün, mesela “Erdoğan sonrası”, yeniden “muhaliflik” yapmaya başlayacakları sıralarda son 15 yıldır dönüştükleri “şeyi” ve yapıp ettiklerini suratlarına vurma imkanımız olacak. Şimdilik sığındıkları gölgenin kalınlığına güvenip hiç bitmeyecek sandıkları dünya nimetleriyle meşgul olsunlar.
Pozitifbank, Flash Haber ve Payfix Ödeme Kuruluşu devlet kontrolüne geçerken, Flash Haber’e kayyım olarak Yeni Şafak gazetesinin eski yazarı İbrahim Paşalı atanmıştı. Bu atama kararına “şaşırmak” da bir tür şaşkınlık olsa da o kendine yakıştırıp gidip kuruldu koltuğa. Derken içinde Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT’nin de bulunduğu Can Holding’e el konulmasının ardından boşta kalan Can Medya’ya atandığı haberi geldi. ‘Romantik İslamcı’ olarak anılan İbrahim Paşalı, Marmara FM’deki programı ile tanınmıştı. Paşalı programda okuduğu “İyi Günler İleride” şiiriyle hafızalarda yer edinmişti.
AKP’li belediye etkinliklerinin ve “kayyımlığın” gözde ismi İbrahim Paşalı 1973 yılında Rize’de doğdu. İlkokula Beyoğlu’nda başladı, liseyi Üsküdar’da bitirdi. Yüksek öğrenimini Medya ve İletişim Bölümü’nde tamamladı. 15 yıl boyunca İstanbul Marmara FM radyosunda “Gece Yürüyüşü” adlı programı ile tanındı.
İbrahim Paşalı’nın yazar ve yayıncı kimliğinin yanısıra televizyon yöneticiliği, televizyon programcılığı gibi alanlarda da çalışmaları oldu. Son olarak TVNet adlı televizyon kanalında “Makam Arabası” adlı programı hazırlayan Paşalı’nın İstanbul Kriterleri ve Öğle Uykusu adıyla iki kitabı bulunuyor.
Radyo programlarında daha çok İslam Medeniyeti üzerinde duran Paşalı, yayınladığı doğudan, batıdan şarkılarla da dikkat çekmişti. İbrahim Paşalı Marmara FM’de yaptığı programda sık sık okuduğu “İyi Günler İleride” adlı şiirle tanındı. Öyle ki bu şiirin ismi geçtiğinde akıllara direkt İbrahim Paşalı gelir oldu. Bir süre Milli Gazete’de köşe yazarlığı yapan İbrahim Paşalı, 2012 yılından itibaren Pazar günleri Yenişafak Gazetesi’nde köşe yazıyor.
İslamcı gençler arasında, ‘aforizmalar’ı ile tanınan İbrahim Paşalı’nın bazı ifadeleri şöyle:
– Kölenin sahibi, aynı zamanda onun özgürlük tanımının da sahibidir.
– Dalıp dalıp gitmemiz bundandır.
– İnsan olmanın ve kalmanın bedeli ağırdır. Haklı olmak, her zaman kazanacağımız anlamına gelmez!
– Sahip olmak din dışı bir kavramdır. Dindar bi insan için herşey emanettir.
– Bir fikri kalabalıkların seslendirmesi, onu güçlü yapmaz, sadece popüler yapar.
– Kişinin yaşamak istediği hayatla, yaşadığı hayat arasındaki farka, cari açık denir.
Bir hayal kırıklığı hikâyesi İbrahim Paşalı’nın geldiği yer. “Karşı mahalle” gördüğü şeye kin ve nefretle dolu; iktidar nimetlerinden sonsuz faydalanmanın kıvancı ve utanç duyulması gerekenden hoşnut olmanın ahlaksızlığıyla bir tükeniş hikayesi. Daha fenası da bu tükenişi bir zafer olarak görmekteki fecaat.
Meğer çok haklıymış “İyi Günler İleride” deyip durmakta. Pek haklıymış. İyi, paralı, zengin, bol koltuklu, şahane kariyerli, müthiş imkânlı günler hakikatten de ilerideymiş. Kazıya kazıya oraya vardı. Afiyet olsun, doya doya yesin…
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
