Kamuoyunda Kız Çocukları Davası olarak bilinen davanın karar duruşması İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. 18 ve 19 Eylül günleri arasında görülecek dava öncesi Uluslararası Dini Özgürlükler İstişare Toplantısı (IRF Roundtable) üyeleri ABD yönetimine bir mektup yazarak endişelerini dile getirdi.
Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya hitaben yazılan mektupta, dava kapsamında 41 kadın ve kız öğrencinin (bazıları henüz ergenlik çağında), Kur’an dersi, dini sohbet ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek gibi topluluk faaliyetlerine katıldıkları gerekçesiyle “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandıkları ve haklarında 6 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendiği anlatıldı.
400 imzacı, ‘Kız Çocukları Davası’nda derhal beraat ve uluslararası izleme çağrısında bulundu ve “Dünya gözlerini kaçırmamalı çağrısı” yaptı.
Öte yandan; bugün başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı Şenol Kartal ile avukat Lale Demirkazan arasında gerginlik yaşandığı bildirildi. TR724’ten Sevinç Özarslan’ın aktardığına göre, Avukat Lale Demirkazan, kızlarıyla birlikte yargılanan Aysu Bayram’a daha önce aynı suçlamayla mükerrer yargılandığı dosyadan soru sorulmasına usul yönünden itiraz etti.
Söz konusu itiraz üzerine Kartal, hukuk tartışmasını kişisel bir zemine çekti. Kendi eğitim geçmişini gündeme getiren Kartal, “Ben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum, bizim okul daha iyi. Üniversite sınavında ilk bine girdim. Git hukuk öğren, dosyaya neden çalışmıyorsun?” ifadelerini kullandı.
Avukat Demirkazan, itirazını sürdürünce Kartal’ın bu kez sesini yükselterek onu mahkemeden atmakla tehdit ettiği bildirildi.
Hakim Şenol Kartal, geçen yıl, 23 Eylül 2024’te görülen ilk duruşmada DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu salondan çıkarmıştı.
Kartal, aynı dava kapsamında suç unsuru bulunmadığı yönünde mütalaa veren, Türk Ceza Kanunu’nun hazırlayıcılarından Prof. Dr. İzzet Özgenç’in kitabını mahkeme salonunda yırtıp attığını söyleyerek tepki çekmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla aralarında 15 kız çocuğu ve üniversite öğrencilerinin bulunduğu 41 kişi, 7 Mayıs 2024’te gözaltına alındı, 29 kişi tutuklandı.
Üsküdar Çocuk Şube’ye götürülen 15 çocuk, 16 saat boyunca avukatlarıyla görüştürülmedi. Birbirleriyle konuşması dahi yasaklanan çocuklar bir polis memuru tarafından kan kusturmakla tehdit edildi.
Üç ay telefonları dinlenen ve takip edilen öğrenciler, çocuklar ve ebeveynleri hakkında “120 terör eylemi” tespit edildiği iddia edildi.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 8 Temmuz 2024’te kabul edilen iddianamede “Akören Kamp Evi Sonrası – Marmara Park AVM – Bowling Programı”, “R.B. G.’nin, N.E.’nin ve A.G.’nin Evine Gitmesi” terör eylemi olarak yazıldı.
Savcı çocukları, öğrenci evinde kalmak, bovling oynamaya gitmek, Marmara AVM-Perla Vista AVM’de buluşmak, Yemek Sepeti’nden sipariş vermek, sinemaya gitmek, parkta buluşup piknik yapmak, yurt dışı gezisi organize etmekle suçladı.
Savcının temel iddiası, üniversite öğrencisi 12 genç kızın İstanbul’daki 4 farklı evde gönüllü olarak İngilizce dersi ve dini dersler vermesi, ebeveynlerin de çocuklarını bu aktivitelere göndermesine dayanıyor. Savcı, birlikte namaz kılmayı, Kuran okumayı, sosyal etkinlikleri terörle ilişkilendirdi. Hakim, kadınların altın günü yapmasını, doğum günü kutlamasını, çocukların ders çalışmasını silahlı terör örgütü üyeliğiyle bağlantı kurmaya çalıştı.